Ve bir kaç yıl önce düşündüğümüz... ...olabilecek en kötü halden daha hızlı arttığıdır. | TED | وهو يزيد بوتيره أسرع حتى مما ظننا أنها الحالة الأسوأ منذ بضع سنوات. |
O kadar çok kural ve kısıtlama var ki bir çocuğun bakışıyla, bu, olabilecek en kötü doğa. | TED | هناك العديد من القواعد والقوانين من وجهة نظر طفل، ليعتبر هذه الطبيعة الأسوأ على الإطلاق. |
olabilecek en kötü şey hepimizin ölümüyle örümceğin son bulmasıdır. | Open Subtitles | السيناريو الأسوأ هو بموتنا جميعًا وفناء العنكبوت. |
Bilim adına olabilecek en kötü şey sistemin en önemli şey olmaya başlamasıdır. | Open Subtitles | أسوأ شيء ممكن حدوثه بإسم العلم .. هو عندما يكون النظام مهماً جدا |
Sana olabilecek en kötü şey sana "EVET" demesi olur. | Open Subtitles | أسوأ شيء يمكن أن يحدث لك هو أن تقول نعم. |
Sonra da olabilecek en kötü şey oluyor. | Open Subtitles | واسوأ شيئ حدث |
Sadece bu skala ile uğraşan ve insanları güvende tutmaya görevli bizler, olabilecek en kötü şeyi düşünmek zorundayız, çünkü bizim için milyonda bir şans gerçekleşmesi oldukça mümkün bir orandır. | TED | إلّا أنه بالنسبة لمن يتعامل مع حجم كبير، ومن يتحملون مهمّة حماية الناس، يتحتم علينا افتراض أن الأسوأ سيحدث، لأنّه بالنسبة لنا، احتمال الواحد في المليون هو احتمال جيّد جدّاً. |
"Eğer olay belirli bir apartmanda, mahallede veya posta kodunda gerçekleşmişse hemen aklıma olabilecek en kötü şey geliyor." | TED | "عندما أرى حالة من مبنى سكني، أو حي أو رمز بريدي معين، أفكر تلقائيًا في الأسوأ." |
Eminim olabilecek en kötü şeyi önleyebilirsin. | Open Subtitles | أنا متأكد أنك ستستطيعين تجنب الأسوأ |
Durum birdenbire olabilecek en kötü hale geldi. | Open Subtitles | اتّخذ الوضع منعطفًا" "مفاجئًا نحو الأسوأ المُطلق |
Tomografiden önce olabilecek en kötü senaryoları konuşmuştuk ve en kötüsü bu. | Open Subtitles | تحدثنا عن السيناريو الأسوأ قبل القيام بالتصوير، و ... هذا هو. |
Jensen'in gözdesi olmak olabilecek en kötü şeydi. | Open Subtitles | أن تكون طفل "غينسون" المفضل كان المصير الأسوأ |
olabilecek en kötü şey: | Open Subtitles | سيناريو الحالة الأسوأ: |
Bu olunca olabilecek en kötü şeyin, onu kaybetmek olduğunu anladım. | Open Subtitles | ولكن بعد حدوث هذا أدركت الآن أن أسوأ شئى هو فقدانها |
Koordine gücü düşe düşe olabilecek en kötü kişinin eline mi düştü? | Open Subtitles | لِمَ تحتّم على النظير أن يقع بين يدَيّ أسوأ شخص يمكن تصوّره؟ |
Bunun olumlu bir şey yapmak için güvenli bir yol olacağını düşünmüştüm ama tabii ki olabilecek en kötü şansa sahiptim ve hepimiz tutuklandık. | TED | اعتقدت أنها قد تكون طريقة آمنة لعمل شئ إيجابي، لكن بالطبع وبما أنني أملك أسوأ حظ على الإطلاق فقد تم اعتقالنا جميعًا. |
Baban gitmek için hep olabilecek en kötü zamanı seçiyor. Bu sefer doğru söylüyorum. | Open Subtitles | ـ والدك دائماً ما يذهب بعيداً في أسوأ اللحظات ـ إنها الحقيقة هذه المَرة |
Muhtemelen olabilecek en kötü şey bazı çocukların vahşice dansı olacaktır. | Open Subtitles | أسوأ شىء ستحصل عليه . أنك ستكون مسؤولاً عن حفلة أطفال عابثة |
Sonra da olabilecek en kötü şey oluyor. | Open Subtitles | واسوأ شيئ حدث |