Öğretmenim ayın sarı olamayacağını söyledi. | Open Subtitles | المعلمة قالت بأن القمر لا يمكن أن يكون لونه أصفر |
Yani yer değiştirme ihtimallerinin olamayacağını mı söylüyorsunuz? | Open Subtitles | أتقول لي أنّه لا يمكن أن يكون قد أخذا مكان بعضهما البعض؟ |
Kulağa çılgınca geldiğini biliyorum ama 10 yıl önce doktor kuzenime çocuk sahibi olamayacağını söylemişti. | Open Subtitles | اعرف انة يبدو جنونياً لكن منذ عشرة سنوات الطبيب اخبر ابنة عمى ان لا يمكنها الانجاب |
Bunun sadece teknolojiyle olamayacağını farkındayız. | TED | لا يمكن أن تكون فقط تكنولوجيا، ندرك هذا |
Bu da senin hiçbir zaman ünlü bir romancı olamayacağını gösteriyor. | Open Subtitles | أترين ، لهذا السبب لن تكوني أبداً الروائيّة الأكثر مبيعاً |
Sözlerimi geri alabilmek için hiç şansım olamayacağını düşünüp duruyorum. | Open Subtitles | أعيد ذلك الموقف في رأسي دوماً و كيف أنني لن أحظى بالفرصة لاستعادة هذا |
Onun kadar ateşli bir karın olamayacağını biliyordum. | Open Subtitles | عرفت ذلك، عرفت أنَّكَ لا تستطيع الحصول على زوجة مثيرة مثلها. |
Bunun tesadüf olamayacağını biliyordum. | Open Subtitles | كنتُ أعرف أنّه لا يُمكن أن تكون مُصادفة. |
Hapse girmeden önce bana sahip olamazsa, kimsenin olamayacağını söyledi. | Open Subtitles | قبل ان يذهب الى السجن، وقال إذا كان لا يمكن أن يكون لي، لا يمكن لأحد آخر. |
Senin o budalanın, Büyücü olamayacağını biliyordum. | Open Subtitles | كنت أعلم أن هذا الاحمق لا يمكن أن يكون ساحراً |
Noel'in vatansever olamayacağını kim demiş? | Open Subtitles | حسنا,ومن يقول أن الكريسماس لا يمكن أن يكون وطنيا |
Bu kadar tesadüf olamayacağını biliyordum ve kontrol ettim. | Open Subtitles | علمت أن ذلك لا يمكن أن يكون من قبيل الصدفة، لذا تحققت من الأمر |
Şu anki durumundan daha kötü olamayacağını. | Open Subtitles | لا يمكنها الشعور باسوء من ما تشعر به الان |
Ütopyaların gerçek olamayacağını ikimiz de biliyoruz. | Open Subtitles | يعلم كلانا بأن المدينة الفاضلة لا يمكنها التواجد بالحقيقة |
Ne derler bilirsiniz. "Bir kıza birşeye sahip olamayacağını söyle... " | Open Subtitles | حسنا، أنت تعلمين ما الذي يقولونه " أن تقول لفتاة أنه لا يمكنها الحصول على شيء ما " |
Ve o kadar büyük olamayacağını düşünürler. İnsanları peşinden koşturacak kadar. | Open Subtitles | إنهم يظنون أنك لا يمكن أن تكون بهذا الكبر |
Kan ve etten oluşmuş görünüyorsun. Ama yine de bu anlamsız. Mantığım, gerçek olamayacağını söylüyor. | Open Subtitles | تبدو لي أنك من لحم ودم، لكن هذا سُخف فعقلي يخبرني أنك لا يمكن أن تكون حقيقياً |
Böyle anları hatırlamak durumu daha zorlaştırabilir çünkü bir daha öyle mutlu olamayacağını hissediyorsundur. | Open Subtitles | إن لحظات التذكر مثل هذه يمكن أن تجعل الوضع القاسي أسوء إذا فكرتي أنكِ لن تكوني بتلك السعادة مُجدداً |
Öyleyse onun yanında olamayacağını söylemelisin. | Open Subtitles | حسناً , سيكون عليكِ إخبارها بأنكِ لن تكوني هنا من أجلها |
Bir ailem olamayacağını. | Open Subtitles | أن أحظى بحياة طبيعية, و لن أحظى بعائلة أبداً. |
Bugün annenin konuşmasını duydum.Bana arkanı dönüp, annemi ele vermeden nasıl kendi hayatına sahip olamayacağını söylüyordu. | Open Subtitles | سمعت كلام أمك اليوم ..عندما قالت أنك لا تستطيع الحصول على الحياة حتى ..تُسلم أمي إلى الشرطة وتدير ظهرك نحوي |
Daha çok, işlerin her zaman kötü olamayacağını söylemek gibi. | Open Subtitles | -أي أن الأمور لا يُمكن أن تكون سيئة دوماً . |
Fiziğin geri kalanı neyin olabileceğini ve neyin olamayacağını anlatmaktadır. | TED | أما بقية علم الفيزياء فيختص بشرح ما يمكن أن يحدث.. وما لا يمكن أن يحدث. |
Tam daha duyarsız olamayacağını düşündüğümde, duruma el koyuyorsun. | Open Subtitles | كلما ظننت أنك لا تستطيع أن تكون أكثر وقاحة تفاجئني |
Annesi açıkça onun hayatında olamayacağını söylemişti eğer kendisini de hayatında olmazsan. | Open Subtitles | أوضحت لك أمه أنه لم يكن يمكنك البقاء في حياته إن لم تكن ستبقى في حياتها أيضاً |