"olan şu" - Translation from Turkish to Arabic

    • يحدث هو
        
    • ما يجري هو
        
    • ما حدث هو
        
    • والمثير
        
    • إليكِ ما
        
    • ما حصل هو
        
    • إليكم ما سيحدث
        
    • الشيء الغريب
        
    • القصد هو
        
    Olan şu: Üçüncü bir tarafın kışkırtması tarafların birbirine karşı harekete geçmesine neden olup iki tarafı da gitgide istemedikleri bir duruma sokuyor. TED ما يحدث هو أنّ طرفًا ثالثًا يحرّض طرفًا منهما على التحرّك، فتُفتح بذلك دوّامة، تسحب كلًا منهما نحو مكانٍ لا يريدان التوجه إليه.
    Bugünlerde olan şu: transistörler gittikçe küçülüyor, küçülüyor, küçülüyorlar. Ve artık bu şekilde davranmıyorlar. TED الآن ، ما يحدث هو أنه يتم الحصول على ترانزستورات أصغر وأصغر وأصغر ، لذلك لم تعد تتصرف على هذا النحو.
    olan şu ki, eğer bizi beraber görürlerse, ikimiz de ölürüz. Open Subtitles ما يجري هو إن رآنا أحد معاً فكلانا سيموت
    Eh, olan şu ki; yerli halk kendine geldi. TED حسناً، ما حدث هو أن المجتمع المحلي قد تعافى.
    Biliyorum. Ve ilginç olan şu ki birçok öğrenci zeki ve bunu başarabilir. TED والمثير للاهتمام بخصوص ذلك أن العديد من الطلاب أذكياء ويستطيعون أداء ذلك.
    Burada olan şu. Lisa dün gece beni sevdiğini söyledi. Open Subtitles إليكِ ما حدث ليزا أخبرتني أنّها تحبّني البارحة
    Olan şu: Open Subtitles ما حصل هو أنّ الفتى رآنا ليلة البارحة وأثناء نومنا نهض عاد
    Olacak olan şu, elinizdeki her şeyi bana vereceksiniz yetkililere verme işini ben halledeceğim. Open Subtitles إذاً، إليكم ما سيحدث. ستعطونني كل ما لديكم، وسأتولى إرجاعه إلى السلطات.
    Ama.. komik olan şu ki İnsanlar hep iyi olmayan şeyleri yapar Open Subtitles ولكن الشيء الغريب أن الناس يداومون على فعل أشياء مضرة لهم
    Önemli olan şu, beyaz hap mavi kadar iyi değil, mavi kapsül kadar, kapsül de iğne kadar iyi değil. TED القصد هو القرص الأبيض غير مفيد كالقرص الأزرق وغير مفيد كالكبسولة, وغير مفيد كالإبرة.
    olan şu ki dünya dönerken resimler çekiyorsun ve gökyüzünde bir yelpaze elde ediyorsun. TED ما يحدث هو عندم تصور في وقت دوران الارض، تلتقط صورة مروحة عبر السماء.
    Aslında, olan şu, boğa pelerinin hareketine doğru gider. Open Subtitles في الواقع ما يحدث هو أن الثور يقترب من حركة الوشاح
    olan şu ki, eğer bizi beraber görürlerse, ikimiz de ölürüz. Open Subtitles ما يجري هو إن رآنا أحد معاً فكلانا سيموت
    olan şu ki o evi beğenmedim. Bence basit ve sıkıcı bir ev. Open Subtitles ما يجري هو أن ذلك المنزل لا يعجبني أعتقد أنه معتاد وممل
    olan şu; o sizin düşündüğünüz gibi biri değil. Open Subtitles ما حدث هو أنها ليستَ الشخص الذي كُنتِ تظنيه
    olan şu ki, ben kedimi almaya çalışıyordum. Open Subtitles نعم , ما حدث هو أني كنت أحاول أن استعيد قطي
    Şimdi, ilginç olan şu, o sessiz videoyu çalıştırdığınızda, hala reklamlar çıkıyor. TED الآن، والمثير للاهتمام، لا زالوا يبيعون إعلانات لتلك الموسيقى، إذا لعبت الفيديو الصامت.
    Şimdi ironik olan şu ki, benim gördüğüm kadarıyla bu konuda benimle aynı fikirde olan insalar, yani ahlaki soruların doğru ya da yanlış cevapları olabileceğini düşünenler genelde o ya da bu inanışa sahip dinci demagoglar. TED والمثير للضحك بالنسبة لي من منظوري ان الاشخاص الذين يوافقونني الرأي والذين يظنون انه يجب ان يكون هنالك مفاهيم صحيحة وخاطئة عامة للقضايا الاخلاقية هم الرموز الدينية من مختلف الطوائف
    - Burada şaşırtıcı olan şu. Open Subtitles . إليكِ ما يحيّرني
    Olacak olan şu. Open Subtitles إليكِ ما سيحدث.
    olan şu, yargıçlarınızdan biri silah sorununun çözümünün insanların silah taşımalarına izin vermemek olduğuna karar verdi. Open Subtitles ما حصل هو ان احد القضاة ادرك جواب مشكلة السلاح بالتأكيد هي منع الناس من حمل السلاح
    Ama ateş etmeyin Çünkü olan şu Open Subtitles لكن لا تضربونا لأن إليكم ما سيحدث
    Garip olan şu iki farklı kız çıkma teklif etti üstelik bir dakika içinde. Open Subtitles الشيء الغريب أنه فتاتين مختلفتين للتو طلبوا مني الخروج في غضون دقيقة واحدة
    Baban biraz konu dışına kaymış olabilir ama hayatım, önemli olan şu ki bugün yaptığın seçimler-- Open Subtitles حسناً أعتقد بان والدك خرج قليلا عن المسار هنا عزيزتي القصد هو الإختيار الذي تقومين به اليوم

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more