Fakat resmettiğim çeşit olasılıklar hakkında düşününce, biraz olsun korku duymalıyız. | TED | لكن حين نفكر في نوع الاحتمالات التي أرسمها، علينا أن نحس بنوع من الخوف. |
Bizi ilerleten şey de bu çılgınca olasılıklar ve cevaplanmamış sorular. | TED | و تلك الاحتمالات المجنونة و الأسئلة التي لا أجوبة لها هي التي تدفعنا إلى الأمام. |
Evrim genellikle bizim kat ettiğimiz tek bir yol olarak sunuluyor, ama gerçekte içinde geniş bir olasılıklar dizisi barındırıyor. | TED | عادةً يُنظر للتطور كأنه مسار واحد نأخذه، لكنه في الحقيقة يُمثل مجموعة ضخمة من الاحتمالات. |
Aslında bazen bu olasılıklar kesinliğe yakındır. | TED | الآن، بعض الأحيان هذه الإحتمالات تقترب من اليقين. |
Benim bakış açıma göre, kırılgan bir yaşam adasında, bir olasılıklar evreninde yaşıyoruz. | TED | ومن وجهة نظري ، نحن نعيش في جزيرة هشة من الحياة ، في كون من الإحتمالات. |
Bunlar küçük değişikliklerdi ve yeni olasılıklar yarattı. | TED | لقد كانت تغييرات بسيطة، وهذه التغييرات خلقت احتمالات جديدة |
Sanırım yakalanmayacaklarına güveniyorlar. Ama olasılıklar gerçekleşebilir. | Open Subtitles | لاكن كل الأحتمالات في النهاية تشير الى ذلك |
Bu kadar küçük olduklarında, tek gördüğün olasılıklar. | Open Subtitles | عِندما يَكونوا صِغاراً لا تَرى إلا الإمكانيات |
EM: Bence şu var -- Geleceğe olasılıklar açısından bakıyorum. | TED | أعتقد أن هناك.. أنا أنظر للمستقبل من ناحية الاحتمالات. |
Bu sanki dallanan bir olasılıklar akıntısı gibi ve bu olasılıkları etkileyen veya bir şeyi hızlandıran veya diğer bir şeyi yavaşlatan eylemleri yapabiliriz. | TED | يبدو وكأنه تيّار متشعّب من الاحتمالات، وهناك أفعال يمكننا القيام بها تؤثّر على هذه الاحتمالات أو تعجّل وقوع أمر ما أو تؤخر أمرًا آخر. |
Ayrıca farklı olasılıklar için de koşullar vardır. | TED | هناك أيضا الأمور المشروطة التي تمثل الاحتمالات المختلفة. |
Bizi, takip etmesi öğretilen bir köpek gibi, her zaman takip etmeyen, fakat daha önce mimarinin kelime haznesinin parçası olmamış, başka olasılıklar, başka deneyimler gösteren yönlere doğru hareket eden bir alan. | TED | مساحة لا تتبع دائما لنا مثل الكلب الذي تم تدريبه على متابعتنا ، ولكن يمضي قدما في اتجاهات تظهر الاحتمالات الأخرى ، والتجارب الأخرى ، التي لم تكن أبدا جزءا من المفردات المعمارية. |
Elemek isteyeceğim bir takım olasılıklar var aslında. | Open Subtitles | هناك بعض الاحتمالات أود العمل على إيقافها |
Gerçek deneyimi ortaya çıkarmak için kim veya ne bu olasılıklar arasından seçim yapar? | Open Subtitles | من الذي يختار بين هذه الاحتمالات.. ليحضر الفعل الحقيقي لهذه التجربة ؟ |
Bunlar göreceğiniz en iyi olasılıklar. | Open Subtitles | هذه هي أفضل الإحتمالات التي ستعرض عليك كنت سأقبل بها لو كنت بمكانك |
Sen etrafta olduğunda, olasılıklar biraz daha yüksek gibi görünüyor. Evet, şans doluyum. | Open Subtitles | تبدو الإحتمالات دائما أفضل قليلا عندما تكون بالجوار |
Çeviri: shawshank48 Yukarı Doğu Yakasında, olasılıklar sonsuzdur. | Open Subtitles | على الجانب الشرقي الأعلى الإحتمالات لانهاية لها |
Böylece düşüncelerimizi 180 derece değiştirdik ve yeni olasılıklar bakmaya başladık. | TED | إذا غيرنا طريقة تفكيرنا بصورة مختلفة تمامًا وبدأنا بالبحث عن احتمالات جديدة |
Adalet sistemimiz hakkında yeni olasılıklar keşfetmeye ve gerçekleri ve bizim için gerçek değişimin nasıl olduğunu ortaya çıkarmaya başladık. | TED | وبدأنا باكتشاف احتمالات جديدة، وكشف الحقائق عن نظام العدالة، وكيف يحدث التغيير الحقيقي لنا. |
Geleceği değiştirdin. Yeni bir olasılıklar zinciri oluşmasına sebep oldun. | Open Subtitles | لقد غيّرتَ المستقبل، أوجدتَ احتمالات جديدة. |
Buradan da olasılıklar tüm bunların birleşimiyle şu an olduğumuz yere geliyoruz Bay Morkos. | Open Subtitles | يترأس الأحتمالات وهذا هو ما لدينا هنا سيد مومخس |
Yaptığım seçimlerle çocuklarıma yardımcı olmadığım konusunda birçok endişem vardı onlar için olasılıklar olmasını istiyordum. | Open Subtitles | إنني أقلق كثيراً ، كما تعلم القرارات .التيإتخذتها،لم تساعدأبنائي،لذا. أريدهم أن يحصلوا على الإمكانيات .و أريد. |
Bu yalnızca size bir sürü para kaybettirecek çünkü poker bir olasılıklar ve kesinlikler oyunu ve bu yüzden kendinizi sayılar hâlinde düşünme konusunda eğitmelisiniz. | TED | لن يُسبّب ذلك سوى خسارة النقود، لأنّ البوكر لعبة إحتمالات ودقّة، ولذلك أنت بحاجةٍ إلى تعويد نفسك على التفكير بالأرقام. |
olasılıklar aleyhinde olmasına rağmen, bir şekilde hayatta kalmanın yolunu bulduğuna inanmıştım. | Open Subtitles | بالرغم من أن الإحتمالاتِ كَانتْ ضدّها إعتقدتُ بطريقةٍ ما إنها ستَجِدُ طريقه للنجاه |
olasılıklar hep vardır, ama insanlar her zaman kötülüğü seçerler. | Open Subtitles | الناس لديهم إمكانيات أخرى ولكنهم دائمًا ما يختارون الشر. |