"olasılıkları" - Translation from Turkish to Arabic

    • الاحتمالات
        
    • الإحتمالات
        
    • الإمكانيات
        
    • احتمالات
        
    • الأحتمالات
        
    • يضيق
        
    • ضيقنا
        
    • الإمكانيّات
        
    • احتمالاتنا
        
    • امكانية
        
    • تفادي حالات الطوارىء
        
    Ve size evrenin içine dalmamız durumunda önümüzde açılan olasılıkları simgeleyen bazı örnekler göstermek istiyorum. TED وأريد أن أعرض بعض الأمثله التي تصور الاحتمالات المقفله من خلال الغوص في هذا العالم
    Yani, eğer sifonlu tuvalet ve artıma tesisi paradigmasını ortadan kaldırabilirsek, bütün bu olasılıkları açabiliriz. TED إذا فأنه يمكننا أن نفتح كل هذه الاحتمالات إذا استبعدنا النموذج القديم من المراحيض ومحطات المعالجة.
    Bilgisayar tüm olasılıkları değerlendirip potansiyel etki bölgesini iniş elipsi halinde çıkarıyor. TED وبأخذ كافة الاحتمالات بعين الاعتبار يحدد الحاسب الآلي المنطقة المحتملة للاصطدام في شكل إهليلجي للهبوط.
    Bütün sınırlayıcı kutuları oluşturuyor ve aynı anda olasılıkları sınıflandırıyor. TED فهي تنتج كافة المربعات المحيطة وفئة الإحتمالات في آن واحد.
    - Bazen birisi bize olasılıkları gösterene kadar neyi isteyip istemediğimizi bilemeyiz. Open Subtitles حسناً، أحياناً لا نعرف ما نريده حتى يوضح لنا شخص ما الإحتمالات.
    Ama onun yaptığı şey aslında sanatsal olasılıkları kısıtlamak olur. TED لكن ما يؤدي إليه ذلك هو في الواقع، الحد من الإمكانيات الفنية.
    Hayatınızda reddedildiğinizde, bir engelle karşılaştığınızda veya başarısız olduğunuzda olasılıkları göz önünde bulundurun. TED عندما يتم رفضك في الحياة، عند مواجهة العقبة التالية أو الفشل التالي، فكر في الاحتمالات.
    Bu sanki dallanan bir olasılıklar akıntısı gibi ve bu olasılıkları etkileyen veya bir şeyi hızlandıran veya diğer bir şeyi yavaşlatan eylemleri yapabiliriz. TED يبدو وكأنه تيّار متشعّب من الاحتمالات، وهناك أفعال يمكننا القيام بها تؤثّر على هذه الاحتمالات أو تعجّل وقوع أمر ما أو تؤخر أمرًا آخر.
    Tabii ki burada soğuğu veya sıcağı hissetmezsiniz -- yalnızca olasılıkları görürsünüz. TED بالتأكيد، هنا لاتشعرون بالبرودة، أو الحرارة إنكم فقط ترون الاحتمالات
    Ve ben dinleyicilerle aynı dalgada buluşmak için tüm olasılıkları keşfetmekten hoşlanırım. TED و انا احب معرفة جميع الاحتمالات على أمل أن تكونوا على نفس الطول الموجي لجمهوركم
    - olasılıkları bir düşünsene. - Ah, Tanrım. Open Subtitles ـ تخيل الاحتمالات اللا متناهية ـ يا إلهي
    Ama bazı olasılıkları elemek için bir takım başka tahliller de yapmak isterim. Open Subtitles لكن ما أود فعله إجراء فحوصات أخرى للتأكد من بعض الاحتمالات
    Sadece olasılıkları hesaplayabiliriz. Open Subtitles أفضل ما نستطيع فعله فقط هو حساب الاحتمالات
    Daha fazla devam etmemize gerek kalmadı. Bir görüntü araması şehirdeki olasılıkları buldu. Open Subtitles لن نضطر للذهاب إلى مكانٍ بعيد، فبحث الصُور وجد بعض الإحتمالات في المدينة.
    ve bütün olasılıkları değerlendirecek zamanımız olmadığında, kestirme yol davranışı bazen hayatımızı kurtarabiliyordu. TED وعندما لا يكون هنالك وقت لتحليل جميع الإحتمالات منطقيًا، فبإمكان الاستدلال أحيانًا أن ينقذ حياتنا.
    En azından bazı olasılıkları ortadan kaldırmış oluruz. Open Subtitles على الأقل هو سيزيل بعض الإحتمالات الأخرى
    Ülkenin her yerinde, bahsi işletenler, kazananlara paralarını öderler, ama eğer yarışlarda olasılıkları düşürecek kimseniz yoksa, ortadaki paranın çok olması tehlikelidir. Open Subtitles في جميع أنحاء البلاد وكلاء المراهنات يدفعون للفائزين بطريقة الإحتمالات إنّها طريقة خطيرة حينما يواجهون فرصة ذهبية
    Tek istediğim başkalarına da... gördüklerimi gösterebilmekti, olasılıkları. Open Subtitles لَم أُرِد شيئاً إلا أن أُري الآخَرين الرُؤى التي رئيتُها و الإمكانيات
    Ama ayrıca dedim ki... bilim yanıldığında sıra dışı olasılıkları göz önünde bulundurmalıyız. Open Subtitles لكنّي أيضا قلت ذلك عندما علم يفشل... نحن يجب أن نعتبر الإمكانيات المتطرّفة.
    Size bu küçük robotlar ile neler yapabileceğimizle ilgili bazı olasılıkları verdiğimi düşünüyorum. TED لذلك أعتقد أنني أعطيتكم بعض احتمالات ما يمكننا القيام به من خلال هذه الروبوتات الصغيرة.
    Geleceğin sunabileceği sınırsız olasılıkları,... sadece her köşe başında bir felaket olduğu... düşüncesi, engeller. Open Subtitles الأحتمالات اللانهائيه التي يمكن أن يجلبها المستقبل متوقفه فقط بفكره الكارثه التي تدور في كل الاركان
    Evet, bu da olasılıkları azaltıyor gibi. Open Subtitles نعم,هذا يبدو أنه يضيق الأحتمالات
    olasılıkları Central City'deki 35 mücevher dükkanı ve 48 otele indirdik. Open Subtitles حسنًا، لقد ضيقنا حلقة البحث لـ 35 محل مجوهرات و 48 فندق في مدينة "سينترال"...
    Ama bütün olasılıkları araştırmamız gerek. Open Subtitles يجب أن نتحرّى بكلّ الإمكانيّات المُتاحة.
    Siktir et olasılıkları. Kendi olasılıklarımızı yaratacağız. Open Subtitles سحقاً للاحتمالات, نحن نصنع احتمالاتنا الخاصة
    Kendi sabit bilimsel bakış açından, tüm olasılıkları tamamen reddediyorsun. Open Subtitles انتي دائما تغلقين ابواب امكانية بأن هناك تفاسير أخرى. باستثناء نظرتك العلميه المتشدده للعالم.
    Bir avukat olasılıkları düşünmelidir. Open Subtitles إنه مهم للمحامى تفادي حالات الطوارىء

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more