"olaydı" - Translation from Turkish to Arabic

    • حادثاً
        
    • حدثاً
        
    • حدثا
        
    • ذلك مهما
        
    • كان ذلك أمراً
        
    • كانت مأساة
        
    • حدثًا
        
    • شيء حصل
        
    Bu arada uyumam var ya tek seferlik bir olaydı. Open Subtitles بالمناسبة حين غفوت لقد كان هذا حادثاً عرضياً.
    Belki de münferit bir olaydı. Open Subtitles ربما كان حادثاً مُنعزلاً, تعلم؟
    Sel, suyun topraklarımızı döllediği, mutlu bir olaydı. TED والفيضانات كانت بالنسبة لنا حدثاً سعيداً، عندما خصبت المياه أراضينا.
    Ve İkinci Dünya Savaşı özellikle Japonya için berbat bir olaydı, TED و الحرب العالمية الثانية كانت حقيقة حدثاً فظيعاً ، و كذلك إقتصادياً بالنسبة إلى اليابان.
    Kültürel yorumcular, dünya çapında 1,3 milyar izleyici ile birlikte olayın önemini tartışa dursunlar bu hepimizin katılım gösterdiği bir olaydı. Open Subtitles وبينما يناقش المثقفون أهميتها وبجمهور بلغ 1.3 مليار مشاهد علي مستوي العالم فقد كان حدثا شاركنا فيه جميعا
    Basit bir olaydı, Mike. Moe bir şey kastetmedi. Open Subtitles لم يكن ذلك مهما يا مايكل مو لم يقصد شيئا بذلك
    Aktif göreve geri dönmek onun için büyük bir olaydı. Open Subtitles العودة للعمل بكل طاقته, كان ذلك أمراً مهماً بالنسبة له.
    Çok üzücü bir olaydı. Open Subtitles لقد كانت مأساة حقيقية
    Moskova'da Powers'ın casusluk mahkemesi medya için büyük bir olaydı. Open Subtitles في موسكو، كانت محاكمة باورز بتهمة التجسس حدثًا إعلاميًا كبيرًا
    Ancak bu şeytani yaratıkların gelişi başıma gelen en güzel olaydı. Open Subtitles و لكن وصول هذه المخلوقات الشريرة هو أفضل شيء حصل لي
    Çok makus bir olaydı. Open Subtitles فلقد كان حادثاً مأساوياً
    Joanne'in başına gelenler ender ve trajik bir olaydı. Open Subtitles "ماحدث لـ"جوان كان حادثاً مأساوياً
    Bu başlı başına bir olaydı. Open Subtitles كان ذلك حادثاً منعزلاً.
    Baelor Septi'nin yıkılması çok trajik bir olaydı. Open Subtitles دمار معبد "بيلور" كان حادثاً مأساوياً.
    Noel bizim evde gerçekten büyük bir olaydı. Open Subtitles كانت أعياد الميلاد حدثاً جللاً في بيتي أثناء طفولتي.
    Çok ama çok sessiz olmanız gereken bir yer olan... ...New York Halk Kütüphanesi' nin daracık okuma odasında,... ...çay bardağımı tıkırdatıp durdum... ...ve bu biraz daha fazla ileri gitmeyi umduğum... ...olağanüstü harika bir olaydı. TED ولعبت بفنجان الشاي ودمية سلينكي في قاعة المطالعة الرئيسية بمكتبة نيويورك العامة، حيث من المفترض أن تكون، قاعة المطالعه هادئة جداً، وكان حدثاً رائعا ونأمل أن نفعل الكثير فيما بعد.
    Noel bizim evde büyük bir olaydı. Open Subtitles عيد الميلاد كان حدثا مهما في منزلنا
    Çok büyük bir olaydı. Open Subtitles لقد كان حدثا كبيراً
    Basit bir olaydı, Mike. Moe bir şey kastetmedi. Open Subtitles لم يكن ذلك مهما يا مايكل مو لم يقصد شيئا بذلك
    Basit bir olaydı, Mike. Moe bir şey kastetmedi. Open Subtitles (لم يكن ذلك مهما يا (مايكل مو) لم يقصد شيئا بذلك)
    Aktif göreve geri dönmek onun için büyük bir olaydı. Open Subtitles العودة للعمل بكل طاقته, كان ذلك أمراً مهماً بالنسبة له.
    - Ellen ve Jo'nun ölümü korkunç bir olaydı tamam mı? Open Subtitles (دين) . موت (إلين) و (جو) أجل, كانت مأساة كبيرة, حسناً ؟
    Bu öyle bir olaydı ki dünya çapında kutlanmalıydı. Open Subtitles لقد كان حدثًا لربما احتفى به العالم
    Ama işi kapamadın, ve yerel gazetedeki işini bıraktın ve bu başına gelen en güzel olaydı aslında. Open Subtitles ولكنّك لم تحصلي عليها, وإنتهى بكِ المطاف تعملين بجريدة محليّة والتي تحوّلت لتصبح أفضل شيء حصل معك.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more