"olduğuna inanıyordu" - Translation from Turkish to Arabic

    • كان يعتقد
        
    • يؤمن بأن
        
    • يعتقد ان هناك
        
    Ayrıca, bir kadının rahminin, vücutta dolaşıp hastalığa neden olabilecek, canlı bir hayvan olduğuna inanıyordu. TED أيضاً كان يعتقد أن رحم المرأة هو حيوان حي والذي يمكنه التجول في جسدها وأن يسبب لها الأمراض.
    Schrödinger basit yaklaşımının yalnızca yanlış yolda değil tamamen yanlış olduğuna inanıyordu. Open Subtitles كان يعتقد أن طريقة فهم شرودينجر المفرطة في التبسيط لم تكن ضالة فحسب لكنها خاطئة تماماً
    Ama her birinin ayrı ve Tanrı tarafından yaratılmış olduğuna inanıyordu. Open Subtitles ولكنه كان يعتقد أن الله كان قد خلق كل نوع على حدة. ‏
    Ve onların desteğini kazanmanın tek bir yolu olduğuna inanıyordu. Open Subtitles و كان يؤمن بأن ثمة وسيلة واحدة فقط لضمان دعمهم له
    Totenkopf insanoğlunun neslinin tükenmeye mahkum olduğuna inanıyordu bu yüzden imkansız bir şey önerdi: Open Subtitles -ينهوا ماذا ؟ - فلتخبره ! توتينكوف يؤمن بأن الجنس البشرى محتمعليهالفناء.
    Babam 1928'de keşfedilene benzer bir tane daha olduğuna inanıyordu. Open Subtitles أبى يعتقد ان هناك مصنوعة يدوية ثانية ... ِ قرب الأخرى الذى أكتشفها والدك فى عام 1928
    Berner Sokağı bir çok sürülmüş radikalin tapınağı gibiydi ve Joshua orada bir casusları olduğuna inanıyordu. Open Subtitles شارع بيرنر كان ملاذا لكثير من المتطرفين المنفيين و جوشوا كان يعتقد بوجود جاسوس هناك
    Velakin, ülke için en iyi seçeneğin bu olduğuna inanıyordu. Open Subtitles مهما كان يعتقد لقد اتخذ القرار المناسب لحماية البلاد
    Ve herkes bazı insanların diğerlerinden daha değerli olduğuna inanıyordu. Open Subtitles والجميع كان يعتقد أن بعض الأشخاص يُعدون أكثر قيمة من أشخاص آخرين
    Ve herkes bazı insanların diğerlerinden daha değerli olduğuna inanıyordu. Open Subtitles والجميع كان يعتقد أن بعض الأشخاص يُعدون أكثر قيمة من أشخاص آخرين
    Shaw, Victor Crowne'ın sahte mesih olduğuna inanıyordu. Open Subtitles شو كان يعتقد أن فكتور كرون المسيح الدجال
    Dünyanın bütün okyanuslarının altında deniz tabanına yüzlerce metre yayılan, uçsuz bucaksız, derin ve canlı mikrobiyal bir biyosfer olduğuna inanıyordu, ki bu müthiş, ama sorun şu ki kimse ona inanmadı ve kimsenin ona inanmamış olmasının nedeni okyanus sedimentlerinin Dünya'daki belki de en sıkıcı yer olmasıydı. TED كان يعتقد بوجود محيط حيوي ميكروبي حي وشاسع وعميق أسفل كل محيطات العالم، ويمتد لمئات الأمتار في قاع البحر، وهذا رائع، لكن المشكلة الوحيدة أنه لم يصدقه أحد، وسبب ذلك هو أن رواسب المحيطات قد تكون أكثر الأماكن مللًا على وجه الأرض.
    Ve George, Hector Stokes'un onlardan biri olduğuna inanıyordu. Open Subtitles و كان يعتقد أن (هيكتور ستوكس) واحدا منهم.
    Rahip, çoçuğun ızdırabını dindirmenin sadece bir yolu olduğuna inanıyordu. Open Subtitles كان القس يؤمن بأن هناك وسيلة واحدة فحسب... لتطهير الصبي من علته.
    Durkheim bu seviyeye, kutsallık seviyesi diyor çünkü dinin işlevinin insanları bir grup içinde, ahlaki bir topluluğa dönüştürmek olduğuna inanıyordu. TED و أطلق دوركهايم على ذلك المستوى "المستوى المقدّس" لأنه كان يؤمن بأن وظيفة الدين كانت تجميع الناس في مجموعةٍ واحدة ، في تجمعٍ أخلاقي.
    Einstein daha basit bir yorumun olduğuna inanıyordu. Open Subtitles آينشتاين يعتقد ان هناك كان تفسير أبسط.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more