Evet, ve belgenin sahte olduğunu kanıtlamak istersem, ...cevap mürekkepte değil, kağıtta. | Open Subtitles | أجل وإذا أردت إثبات أن الوثيقة مزيفة الإجابة ليست في الحبر بل الورق شكراً لك |
Onlarda bir şeyler olduğunu kanıtlamak için yıllarca uğraştın değil mi? | Open Subtitles | لقد أنفقت الكثير من السنين في محاولة إثبات أن هناك شيء هناك? |
Ama bir hırsızdan daha fazlası olduğunu kanıtlamak zorundasın. | Open Subtitles | لكن سيكون عليك أن تثبت أنك أكثر من مجرد لص |
Hayır, yani Wolowitz'ten zeki olduğunu kanıtlamak için niye bu kadar zahmete katlanıyorsun? | Open Subtitles | لا، ما أعنيه، لماذا تجهد نفسك حتى تثبت أنك أذكى من وولوتز؟ |
Tek yapmamız gereken Self'i afişe edip, Skylla'nın onda olduğunu kanıtlamak. | Open Subtitles | كلّ ما علينا فعله هو إجبار (سلف) على الظهور، ونثبت أنّ (سيلا) بحوزته |
O zaman bu ülkede iç hava kalitesi üzerine yapılan tek çalışma R.J. Reynolds Tütün Şirketi tarafından finanse ediliyordu ve iş yerindeki sigara dumanının zararsız olduğunu kanıtlamak içindi. | TED | العمل الوحيد الذي تمّ عن نوعية الهواء الداخلي في هذا البلد آنذاك كان برعاية شركة ر.ج. رينولدز للتبغ، وكان ليثبت أنه لا توجد خطورة من التدخين السلبي في أماكن العمل. |
Sadie senin DNA örneğini istiyordu çünkü senin kızının babası olduğunu kanıtlamak istiyordu. | Open Subtitles | اذا فقد أرادت سيدي عينة من الدي ان ايه الخاص بك لتثبت أنك أب ابنة سيدي |
Önemli değil çünkü bakın -- Bunun mümkün olduğunu kanıtlamak için hesap yaptım. | TED | هذا حسن، شاهدوا لدي الرياضيات لأثبت أن هذا ممكن. |
Tüm kontrolün elimizde olduğunu kanıtlamak için. | Open Subtitles | . لإثبات أنّ قمنا بالسّيطرة الكاملة |
Yapabileceğimiz en iyi şey, o kanıtın hatalı olduğunu kanıtlamak. | Open Subtitles | أفضل شيءٍ بإمكاننا فعله هُو الإثبات أنّ تلك الأدلة خاطئة. |
- Gerçek olduğunu kanıtlamak ise kolay. - Bu tarihsiz. | Open Subtitles | ومن السهل اثبات انه اصلى انه ليس مؤرّخا |
Şimdi yalanlarının yalan olduğunu kanıtlamak zorundasın. | Open Subtitles | الان يجب عليك ان تثبت ان كذبك كان كذب |
Yasadışı örgüt davalarının amacı Paddy'nin örgüt başı olduğunu kanıtlamak. | Open Subtitles | قضايا تفريق العصابات كلها مسألة إثبات أن " بادي " هو رأس سلسلة إجرامية |
Ali'nin katil olduğunu kanıtlamak o kadar kolaysa... - ...şimdiye niye yapmadık bunu? | Open Subtitles | لو كان إثبات أن "آلي" هي القاتلة سهلاً أما كنا لنفعل ذلك من قبل؟ |
Daha iyisi, başkasının suçlu olduğunu kanıtlamak. | Open Subtitles | والإفضل من ذلك، إثبات أن أحد آخر مذنب ...لذا |
Bence, önceden söylediğim gibi, özellikle bugün Avrupa'daki terörizm karşılaştığımız küresel durumla ilgili olarak burada yetişmiş bir hareketlilik. yapmamız gereken şey tam olarak bu grupların yanlış olduğunu kanıtlamak bunu da dünyanın bu bölgesinden gelenleri karşılayarak ve etkili şekilde | TED | أعتقد، كما قلت، اليوم، الإرهاب أساسا في أوروبا هو حركة داخلية متعلّق بالوضع العالمي الذي نواجهه، وما الذي نحتاجه بالضبط هو إثبات أن هذه المجموعات خاطئة، من خلال الترحيب بالآتين من هذا الجزء من العالم ودمجهم بطريقة فاعلة. |
Sınıfta birinci olduğunu kanıtlamak ister misin? | Open Subtitles | هل تريد أن تثبت أنك الأفضل في صفك؟ |
İyi bir aktör olduğunu kanıtlamak istiyorsun sen sadece! | Open Subtitles | أنت فقط تريد أن تثبت أنك ممثل جيد! |
Tek yapmamız gereken Self'i afişe edip, Skylla'nın onda olduğunu kanıtlamak. | Open Subtitles | كلّ ما علينا فعله هو إجبار (سلف) على الظهور، ونثبت أنّ (سيلا) بحوزته |
Dolayısıyla, diğer katilleri sadece onların tamamından zeki olduğunu kanıtlamak amacıyla yakaladı. | Open Subtitles | وهكذا،يقبض على القتلة الآخرين فقط ليثبت أنه أذكى منهم جميعا |
Masum olduğunu kanıtlamak için bir kaç ay hapiste kalıcak. | Open Subtitles | بضعة شهور في السجن لتثبت أنك برئ |
Alfa'nın en hafif araç olduğunu kanıtlamak için 3 arabayı da kantara sokacağım. | Open Subtitles | أنا سأقوم بوزن السيارات الثلاثة لأثبت أن سيارة "ألفا" هي الأخف وزنا |
Kristen Reardon'ın kafatasının, çöp fırını kanalına düşüp çatlamadan önce ölü olduğunu kanıtlamak için. | Open Subtitles | لإثبات أنّ (كريستين) ماتت قبل أن تنكسر جمجمتها من الإقحام بداخل الموقد |
Çocuğun Ian'dan olduğunu kanıtlamak onu Wellington'dan kurtarmayacak. | Open Subtitles | أوَتعلمين، الإثبات أنّ الطفل هُو ابن (إيان) قد لا يُبعد (ويلنغتون) عنه. |
Hayatta olduğunu kanıtlamak istiyorum. | Open Subtitles | اريد اثبات انه على قيد الحياة |
Onun bir çeşit olduğunu kanıtlamak için kısa diyebilirsin | Open Subtitles | يمكنك انن تقول يمكنك ان تثبت ان نوع من |