Birisi tüm kusurlarınızı kapatan sizi olduğunuzdan çok daha güzel ve çok daha önemli gösteren bir aynayı gözlerinizn önüne koyarsa o aynayı kırın. | TED | وإذا وضع شخص ما مرآة أمامكم تغطي جميع عيوبكم وتجعلكم ترون أنفسكم أكثر جمالاً وأهمية مما أنتم عليه حقًا، فعليكم فقط كسر هذه المرآة. |
Siz çocuklar da olduğunuzdan daha gerzek görünürdünüz. | Open Subtitles | أما أنتم يا رفاق، فستبدون أكثر حمقًا مما أنتم عليهم |
Siz çocuklar da olduğunuzdan daha gerzek görünürdünüz. | Open Subtitles | أما أنتم يا رفاق، فستبدون أكثر حمقًا مما أنتم عليهم |
Artık ailem olduğunuzdan size çok önemli bir duyurum var. | Open Subtitles | ومنذ أصبحتم عائلتي... أنا أيضاً لدي إعلان مهم أقوم به |
Siz suçlular insan olduğunuzdan beri dramatikleşmişsiniz. | Open Subtitles | أصبحتم دراميين أيها الخارجون عن القانون منذ أصبحتم بشريين |
Sanırım tam da bana Daisy ile nasıl iyi arkadaş olduğunuzdan bahsediyordun. | Open Subtitles | أظنك على وشك إخباري أنك و(دايزي) أصبحتم صديقتين الآن |
Hayır, geleceğim. Orada olacağım. Sizin iyi olduğunuzdan emin olmam gerek. | Open Subtitles | كلاّ، سآتي، يجب أن أكون هناك أودّ التيقّن أنكم ستكونوا بخير |
Hayır, geleceğim. Orada olacağım. Sizin iyi olduğunuzdan emin olmam gerek. | Open Subtitles | كلاّ، سآتي، يجب أن أكون هناك، أودّ التيقّن أنكم ستكونوا بخير. |
Artık ya hissediyorsunuzdur -- olduğunuzdan daha güvenli hissediyorsunuzdur. Güvende olduğunuza dair yanlış bir hisse kapılırsınız. Ya da, | TED | الآن إما أن يكون لديكم إحساس -- أن تشعروا أنكم أكثر أمانا مما أنتم عليه. هناك إحساس زائف بالأمان. أو بطريقة أخرى، |
Bu, sizi şu an olduğunuzdan bile daha kötü bir hâle sokar. | TED | سيجعلكم هذا أسوأ مما أنتم عليه فعلًا. |
Umarım yaratıcı olduğunuzdan zekisinizdir. | Open Subtitles | أتمنى أنكم أكثر ذكاءًا مما أنتم مبدعين |