Ama aynı zamanda, ürünlerimizin güvenli ve sağlıklı olmadığını fark ediyoruz. | TED | ولكن في الوقت ذاته ، ندرك أن منتجاتنا غير آمنة و غير صحية. |
Gerçek inancın kolay cevapları olmadığını fark etmeliyiz. | TED | يجب علينا أن ندرك أن اﻹيمان الحقيقي لا توجد له إجابات سهلة. |
Geri dönüşü olmadığını fark ettiğinde bebekten nefret etmeye başladın. | Open Subtitles | عندما أدركت أن الأمر حتميّ بدأت تكرهين الطفل |
Geri dönüşü olmadığını fark ettiğinde bebekten nefret etmeye başladın. | Open Subtitles | عندما أدركت أن الأمر حتميّ بدأتِ تكرهين الطفل |
İşlediğin hiçbir suçun para ya da açgözlülükle alakalı olmadığını fark ettim. | Open Subtitles | لاحظت ان كل تلك الجرائم التي ارتكبتها لم تكن من اجل النقود او الجشع |
Ya merdivenlerin orada olmadığını fark ederse. | Open Subtitles | ماذا إن أدرك أنك لم تعد .تحرسُ السلم بعد الآن |
Para kazanmaya çalışırken dünyada yaşamanın hiç kolay olmadığını fark ettim. | Open Subtitles | بعد أن قمت بجمع النقود لقد أدركت بأن العيش في عالم البشر ليس سهلآ |
Yanımda olmadığını fark ettiğimde yolu yarılamıştım bile. | Open Subtitles | لقد كنت بنصف الطريق الى البنك عندما أدركتُ أنه ليس معي |
Toparlanıp ona baktığımda, bunun benimle ilgili olmadığını fark ettim. | TED | وحينما استجمعت نفسي، ونظرتُ إليها، أدركت أنه ليس عنّي. |
Ama büyüdükçe, hiçbir şeyin bu kadar basit olmadığını fark ederiz. | Open Subtitles | لكن عندما نكبر ندرك أن الأمر ليس بهذه السهولة |
BİLİM BİNASl ...kısa süre öncesine kadar bakteri dediklerimizin, aslında bakteri olmadığını fark etmemiştik. | Open Subtitles | .. حتى وقت قريب لم نكن ندرك أن العديد من تلك المخلوقات الصغيرة التي كنا نُسميها بكتريا ليست بكتريا على الإطلاق |
Burada bir takımımız var, bu sahnede dans ettikleri her an Hint dansçılarının diğerlerinden bir eksiği olmadığını fark ettiriyorlar bize! | Open Subtitles | لدينا فريق هنا وكل مرة يقومون بالأداء على هذا المسرح يجعلوننا ندرك أن راقصى الهند ليسوا أقل من أى أحد |
Bu algoritmalar çok kullanışlı olmalarına rağmen, aynı zamanda çok ama çok dardırlar ve bundan daha iyisini yapabiliriz. Çünkü karmaşıklıklarının rastgele olmadığını fark edebiliyoruz. | TED | وهذه الطرق، نوعا ما مفيده أيضا محدودة النطاق جداً، ويمكننا أن نفعل أفضل من ذلك، لأننا يمكن أن ندرك أن تعقيداتها ليست عشوائية. |
İşlediğin hiçbir suçun para ya da açgözlülükle alakalı olmadığını fark ettim. | Open Subtitles | لاحظت ان كل تلك الجرائم التي ارتكبتها لم تكن من اجل النقود او الجشع |
Ya merdivenlerin orada olmadığını fark ederse. | Open Subtitles | ماذا إن أدرك أنك لم تعد تحرسُ السلم بعد الآن. |
Sadie Abramovitch'in kanser olmadığını fark ettiğimde her şey yerli yerine oturdu. | Open Subtitles | كل شيء مفهوم عندما أدركت بأن " سيدي " ليس لديها سرطان |
Ayrıca yatak odası duvarımın arkasında sakladığım yarım milyon hakkında hiç bir fikrimin olmadığını fark ettim. | Open Subtitles | بالإضافة إلى نصف المليون دولار الموجودين تحت سرير نومها أدركتُ أنه ليس بحوذتي أى دليل |
Bunun hakkında düşündükçe çok da büyük bir şey olmadığını fark ediyorum. | Open Subtitles | .. كلما فكّرت في الأمر أكثر أدركت أنه ليس بالأمر الجلل |