| Karısına Alzheimer olmadığını söyledim. Belirteç tahlilleri negatifti. | Open Subtitles | أخبرته أنه غير مصاب به اختبار العلامات كان نفى وجوده |
| Evet, Derrick'in gözlerine baktım ve ona doğru kişi olmadığını söyledim. | Open Subtitles | لقدنظرتفى عيون"ديريك" أخبرته أنه ليس من أحبه. |
| Evet, burada olmadığını söyledim. | Open Subtitles | -أجل، لقد أخبرتها أنك لست هنا |
| Saklayacak birşeyiniz olmadığını söyledim onlara. | Open Subtitles | لقد أخبرتهم أنه ليس لديك النيه فى إخفاء شئ |
| - olmadığını söyledim. | Open Subtitles | - أخبرتُكِ بهذا - |
| Burada sana zarar verecek kimsenin olmadığını söyledim ve bu doğru. | Open Subtitles | لقد قلتُ أنه لن يؤذيكي أحدٌ هنا و هذا حقيقي |
| Sana bunun anlamı olmadığını söyledim. | Open Subtitles | إنها بيتي بلاشك لقد أخبرتك أن الأمر ليس مصادفة |
| Evet, ona bu kadar basit olmadığını söyledim. | Open Subtitles | أجل، و أخبرتها بأن الأمر ليس بهذه السهولة |
| - Size burada olmadığını söyledim. - Nerede olduğunu söylemedin ama. | Open Subtitles | لقد اخبرتك انه ليس هنا ولكنك لم تخبرنا أين هو |
| Ona Bayan Fairfax'i Bayan Knightley yapmak gibi bir niyetim olmadığını söyledim. | Open Subtitles | اخبرته انني لا انوي جعل الآنسه فايرفكس السيدة نايتلي |
| Önemli bir şey olmadığını söyledim. | Open Subtitles | اخبرته انه لا يوجد مايدعوا للقلق |
| İzni olmadığını söyledim. Israr etti. | Open Subtitles | أخبرته أنه لم يحجز موعدًا لكنّه أصر |
| Burada olmadığını söyledim, patron. | Open Subtitles | لقد أخبرته أنه ليس هنا، يا زعيم |
| Bunun senin alanın olmadığını söyledim; ama dâhileri dinlemiyorlar. | Open Subtitles | لقد أخبرتهم أنه ليس مجالك و لكنهم لا يصغوا إلى العباقرة |
| Ona tayfayla ciddi bir bağımızın olmadığını söyledim. | Open Subtitles | لفد أخبرتهم أنه ليس لدينا تواصل فعلي مع هذا الطاقم |
| - olmadığını söyledim. | Open Subtitles | - أخبرتُكِ بهذا - |
| Az önce nazal bir tümör olmadığını söyledim. Bekle bir dakika. | Open Subtitles | لقد قلتُ أنه ليس ورماً أنفياً |
| Hayır, size salının yeterince erken olmadığını söyledim. | Open Subtitles | لقد أخبرتك أن الثلاثاء ليس قريباً كفايةً |
| Öyle bile olsa artık hastam olmadığın için, durumun tahmin ettiği gibi olmadığını söyledim. | Open Subtitles | لقد أخبرتها بأن الوضع لن يكون سهلا كما تتوقع بما انكي لم تعدي مريضتي |
| Burada olmadığını söyledim. | Open Subtitles | اخبرتك انه ليس هنا |
| Ona paramın olmadığını söyledim. | Open Subtitles | اخبرته انني لا املك المال. |
| Ona bana geri ödemesine gerek olmadığını söyledim. | Open Subtitles | اخبرته انه لا حاجة لان يدفع لي. |