"Birazcık kafam güzel" sarhoşların sarhoş olmadıklarını kanıtlamak için söyledikleri bir şeydir. | Open Subtitles | الشعور ببعض الطنين.. هو شيء يقوله الثمالى ليقنعوا انفسهم انهم ليسوا ثملين |
Bu yüzden, değişimi senin yapman konusunda memnun olmadıklarını tahmin ediyorsundur. | Open Subtitles | لذا يمكنك التصور انهم ليسوا سعداء جداً بفكرة انك تقوم بالتبادل |
Çingenelerin güvenilir olmadıklarını duymuş ama bunun doğru olmamasını ummuştum. | Open Subtitles | سمعت بأن الغجر ليسوا محل ثقه ولكني تأملت غير ذلك |
Bayideki adam bunların artık sadece anneler için olmadıklarını söyledi. | Open Subtitles | الرجل في الوكالة قال أنها ليست فقط للامهات بعد الآن. |
Gerçek olmadıklarını anlamak için görmeye gerek yok. | Open Subtitles | لست بحاجة لرؤيتها عارية لأعرف أنهما ليسا طبيعيين |
Bütün o saç sallamaları iyi dansçı olmadıklarını saklamak içindi. | Open Subtitles | كل ذلك الأزيز حول ذلك الشعر فقط لتشتيت الانتباه عن حقيقه انعم ليسو جيدين بالرقص |
Randy, kızların şişman olmadıklarını kanıtlamaları için fotoraf göndermeleri gereken bir yerden daire kiralamayacağız. | Open Subtitles | راندي نحن لن نأجر أي شقة حيث هم يَطْلبونَ مِنْ البنات إرْسال الصور لإثْبات بأنهم لَيسوا سمينون. |
Onların bu komplonun bir parçası olmadıklarını biliyorum. | Open Subtitles | بقدر ما أعرف, أنها لم تكن جزءاً من اي مؤامرة. |
- Kulağa geldiği gibi. - Evde olmadıklarını nereden biliyorsun? | Open Subtitles | فقط كما تلفظ كيف تعلمين بانهم ليسوا في المنزل ؟ |
Bazı kadınlar müşterilerinden polis olmadıklarını kanıtlamaları için aletlerini çıkarmalarını ister. | Open Subtitles | بعض النساء لديهم زبائن يظهرون قذارتهم فقط ليثبتوا انهم ليسوا شرطة |
İşim aracılığıyla insanların doğadan ayrı olmadıklarını ve herşeyin birbirine bağlantılı olduğunu aktarmaya çalışıyorum. | TED | أحاول من خلال عملي إظهار أن البشر ليسوا منفصلين عن الطبيعة وأن كل شيء مترابط. |
Ve insanların sadece bencil olmadıklarını görmek bana umut veriyor. | TED | وهذا يعطيني الأمل لأن الناس ليسوا دائماً أنانيين. |
Her 10 kızdan altısı hiçbir şey yapmamayı tercih ediyor, çünkü yeterince güzel olmadıklarını düşünüyorlar. | TED | 6 من 10 فتيات يختارون عدم القيام بمهمة لإعتقادهم أنهم ليسوا بالجمال الكافي |
Bazıları için bu, dünyaya terörist olmadıklarını söylemekti. | TED | فمثّلت للبعض رسالة للعالم أنهم ليسوا إرهابيين. |
Benim teorime göre bunun nedeni isviçrelilerin Kaliforniya'daki meslektaşlarına sıkıcı olmadıklarını kanıtlamak. | TED | و نظريتي هي أنها على هذا الشكل لكي يثبت السويسريون لأصدقائهم في كاليفورنيا أنهم ليسوا مملين. |
Federal mahkemeler, kadın ve erkeklerin fiziksel uygunluk testi programları için fizyolojik olarak aynı olmadıklarını belirtti. | TED | أوردت المحاكم الفيديرالية أن الرجال والنساء ليسوا متساوين فيزيولوجيًا من أجل دعم برامج اللياقة البدنية. |
Amerikalıların kibar olmadıklarını söylemek saçmalık olur. | Open Subtitles | من العبث القول ان الأمريكان ليسوا مهذبين |
Bana birşeyler söyletiyorsun... sonra da doğru olmadıklarını söylüyorsun. | Open Subtitles | توقف يا جورج أنت تضع الكلمات على فمى , ثم تقول أنها ليست حقيقية |
Gerçekte kardeş olmadıklarını öğrendiler ve, ve yatmaya başladılar. | Open Subtitles | تبين أنهما ليسا أخ وأخته لذا بدآ يعاشران بعضهما |
Biliyor musun, bazı insanların travmatik olaylardan sonra asla eskisi gibi olmadıklarını duydum. | Open Subtitles | اتعلمين اسمع ان كثير من الناس ليسو بالمثل بعد الحوادث الكبيرة |
Evet, burada olmadıklarını biliyoruz. | Open Subtitles | حَسناً، نَعْرفُ بأنّهم لَيسوا هنا. |
Kanları üzerinden silmeye başladığımda onların senin kanın olmadıklarını fark ettim. | Open Subtitles | وعندما حاولت مسح الدماء أدركت أنها لم تكن دمائك |
Sağ ve sol elleriniz gibi, aynı görünüyorlar fakat sağ elinizi eldivenin sol tekine sokmaya çalışmak aynı olmadıklarını kanıtlıyor. | TED | كيديك اليمنى واليسرى، تبدوان متشابهتين، لكن محاولة وضع يدك اليمنى في القفاز الأيسر يتثبت أنهما ليستا كذلك. |
Değişimi sağlayacak yetkiye sahip olmadıklarını düşünüyorlardı. | TED | شعروا أنهم لم يُمنحوا السلطة الكافية لإحداث التغيير. |
Öldürmedikleri sürece kötü olmadıklarını sanıyorsun. | Open Subtitles | رأيك لو أنهم لا يستعملون الأسلحة يكونوا من الأخيار |
Onlara verdiğimiz geri dönüşlere göre bazı katılımcılarımız egzersiz yapmak için artık motive olmadıklarını söylediler. | TED | وبناءً على النتائج التي أعطيناهم، أخبرنا بعض المشاركين أنهم غير مُحَفَزون ليتمرنوا أكثر. |