İnsanlar korkuyor. Böyle bir şey burada daha önce hiç olmamıştı. | Open Subtitles | الناس خائفون، لم يحدث أي شئ كهذا مطلقاً هنا من قبل |
Jim Crow'un yaklaşık bir asır öncesindeki köleliğin 12 neslinde olmamıştı. | TED | لم يحدث هذا على مدار 12 جيلًا من العبودية التي سبقت نظام جيم كرو بقرن تقريبًا. |
Vay canına. Hiç uyuşturucu kullanmayan arkadaşım olmamıştı. | Open Subtitles | أنت يا شباب، لم أحظى أبداً بأصدقاء مُستقيمين من قبل |
Hiç yeterince kılım olmamıştı. Anlıyor musun? | Open Subtitles | لم يكن لدي شعراً كافياً أبداً أتعرفين ما أقصد ؟ |
Sana söylemeliyim ki, daha önce savaşmak için hiç amacım olmamıştı. | Open Subtitles | نعم، سأخبرك لم يكن لديّ قضية أحارب من أجلها من قبل |
Hiç böyle şirin bir müşterim olmamıştı. | Open Subtitles | لم احظى أبدآ بـ جون بهذا اللطف |
Sana ikinci bir şans veriyorum, Babanın hiç bir zaman olmamıştı. | Open Subtitles | أنت تتنازل عن فرصة ثانية وهذه الفرصة لم يحصل عليها والدك أبداً |
Bu tarihi birşey. Bu şimdiye kadar tarihte hiç olmamıştı. | TED | يعتبر هذا حدث تاريخي ، لم يحدث من قبل في التاريخ |
Fakat güneydeki iki adamızın yarısı dalgalar altında kaldı Böyle birşey daha önce hiç olmamıştı. Bu yeni bir durum. | TED | وفي أقصى جزيرتين من جزرنا بالجنوب، كانت لدينا أمواج أتت على نصف الجزيرة، وهذا لم يحدث قط من قبل. |
İki tane idiler, ve bu daha önce hiç olmamıştı çünkü insan-yiyiciler hep yalnızdılar. | Open Subtitles | كانا اسدين وهو امر لم يحدث من قبل لان اكلى البشر يصيدون بمفردهم |
Bu daha önce hiç olmamıştı yoksa bugün uğursuz bişeylermi olacak | Open Subtitles | هذا لم يحدث أبداً من قبل أتمنى ألا يكون هذا نذير شؤم لما سيحدث في هذا اليوم |
Cindy, şu arkadaşlık olayını düşünüyordum da bana bu kadar ilgi gösteren arkadaşım hiç olmamıştı. | Open Subtitles | كنت أفكر فى صداقتنا لم أحظى قط بصديق يحبنى مثلك |
Ama daha önce böyle bir ilişkim olmamıştı, yani ikimiz de erkekmişiz gibi ama sonuçta sen erkek değilsin. | Open Subtitles | أنت إمرأه وأنا رجل لم أحظى أبدا بعلاقة كهذه التي لدينا |
Burayı daha önce hiç yukarıdan görmemiştim. Bakmak için hiç zamanım olmamıştı. | Open Subtitles | أنا لم أراها من هنا، لم يكن لدي الوقت لذلك. |
Bu ülkeye gelmeden önce, hiç erkek arkadaşım olmamıştı çünkü annem erkeklerin yalnızca bir tek şeyle ilgilendiğini söylerdi. | Open Subtitles | قبل مجيئي إلى هذه البلاد لم يكن لديّ أصدقاء ذكور لأنّ أمي علّمتني دوماً أنّ الرجال لا يهمّهم سوى أمر واحد |
Beni bu şekilde koruyan biri olmamıştı. | Open Subtitles | لم احظى باحد يحاول حمايتى مثل ذلك. |
Tanrım, ters giden hiçbir şey olmamıştı. | Open Subtitles | يا إلهي , لم يحصل بيننا اي شيء غير متوقع |
Zihnim daha önce hiç bu kadar berrak olmamıştı. | Open Subtitles | كل حياتي وأفكاري لمْ تكن واضحةً كما هي اليوم. |
Daha önce hiç bir kadınla böylesine bir başarım olmamıştı. | Open Subtitles | أنا لم احصل أبدا علي هذا النوع من النجاح مع امرأة من قبل |
Benim için hayatını tehlikeye atacak bir arkadaşım olmamıştı. | Open Subtitles | أتعلم يا دييغو لم أحظ بصديق يخاطر بحياته من أجلي أجل... |
Affedersiniz Bayan Monroe. Daha önce... hiç bu kadar kötü olmamıştı. | Open Subtitles | أنا آسف، سّيدة مونرو لم يكن الأمر بهذا السوء قبل ذلك |
- Çukurda olduğum için buraya çıkıp kontrol etme fırsatım olmamıştı. | Open Subtitles | لم تسنح لي فرصة للصعود هنا مذ علقت في تلك الحفرة |
Nasıldı? Uzun zamandır böyle bir şansımız olmamıştı. | Open Subtitles | كيف ذلك,لم يكن لدينا فرصة مثل تلك منذ زمن طويل |
Ayının saldırdığı sırada, lens kapağını açacak zaman olmamıştı. | Open Subtitles | ,لحظة الهجوم القاتل ,لم تتح له الفرصة لرفع غطاء العدسة |
Dünya'yı besleme sorumluluğu daha önce... ...hiç bukadar az insanın elinde olmamıştı. | TED | ولم يحدث من قبل قطّ أن كانت مسؤولية توفير الغذاء للعالم في أيدي عدد قليل من الناس. |
Ne alacağımı bilmiyorum, daha önce hiç param olmamıştı. | Open Subtitles | ماذا سأشتري ؟ أنا لم يكن معي مال من قبل. |