Viral türleri nelerin oluşturduğu hala çözülememiştir, tabi bizim için açıkçası muazzam bir önem de taşıyorlar. | TED | ما يشكل عالم من الكائنات ما تزال مجهولة، على الرغم من انهم من الواضح على قدر كبير من الأهمية بالنسبة لنا. |
Savcılık makamı Bay Weiland'ın toplum için ciddi bir tehdit oluşturduğu kanaatinde. | Open Subtitles | لدى مكتبنا دليل دامغ بأن السيد (ويلاند) يشكل تهديدا خطيرا على المجتمع. |
Kadınlar için büyük tehlike oluşturduğu açık. | Open Subtitles | يشكل خطر كبير على النساء |
Onları tanıyordu ve onları, şu yeraltı mahkemesinin bir anda oluşturduğu görevi yapabilecek kişiler olarak önerdi. | Open Subtitles | وقد أوصى بالرجال الذين يمكنهم ملء هذا الدور الجديد التي تم إنشاؤها فجأة من قبل محكمة المافيا |
Jesse buraya geldiğinden beri oluşturduğu ölü bölgeleri belirledim yerini buldum. | Open Subtitles | أنا تتبع المناطق الميتة التي تم إنشاؤها من قبل جيسي منذ حصلت هنا وأتابع درب. |
Benjamin Franklin'in oluşturduğu çizim defterini biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعرفين كراسة الرسم التي أنشأها "بينجامين فرانكلين"؟ |
Donmuş deniz yüzeyi gelgitin oluşturduğu basınç sırtları ve çatlaklarla dolu. | Open Subtitles | سطح البحر المتجمد مُوسّمٌ بنتوءات إجهاد وصدوعٌ تشكلت بفعل عمليات المد والجزر المتغيرة |
Sınırlarını neyin oluşturduğu konusunda. | Open Subtitles | فيما يتعلق بما يشكل حدودها. |
Bay Hargrave'in kendisine ve başkalarına fiziksel olarak zarar verme tehdidi oluşturduğu teşhisi koyarak, psikiyatrik bakıma yatırılmasına karar vermiş. | Open Subtitles | (و استنتجوا ان السيد (هارجرايف يشكل تهديد بدني لنفسه و لغيره مبررة امر الأحتفاظ به |
Dünyadaki tüm müzeler, en iyi edebi eserler en güzel şarkılar en basit içgüdümüzün oluşturduğu sanatla ortaya çıktı. | Open Subtitles | الآن، بالنظر إلى أن كل متحف في العالم مليء بالفن تم إنشاؤها من هذه الغريزة البدائية ...أعظم الأدب |
Aaron, bir salon dolusu seyircinin karşısına geçip Creative Commons için oluşturduğu bir platformdan bahsetmeye başlamıştı. | Open Subtitles | وقف هارون أمام جمهور حاشد و أخذ يتكلم ببساطة عن المنصة التي أنشأها للمشاع الإبداعي و كان الجميع يستمعون إليه... |
Ama bu gece olay sadece Pala değil, aşağıda ve etrafınızda genç ressamların oluşturduğu tamamen orjinal sanat eserleri bulacaksınız. | Open Subtitles | لكن الليلة لن نتحدث فقط عن "سكيميتار" إن كان بالأسفل وما حولنا سوف نجده من الأعمال الفنية الأصلية التي أنشأها شباب يافعين بموجب الترخيص الفني بمخططنا |
Bay Barrow önceki yaralanmanızdan kalan bir şarapnel parçasının oluşturduğu yara dokusunun artık hayati fonksiyonlarınızı engellediğini anlıyor musunuz? | Open Subtitles | سيد بارو هل تعي بأن ندبة الأنسجة تلك قد تشكلت حول قطعة من الشظايا التي تبقت في جسدك من الإصابة السابقة |
Çoğu gezegenin kendi yıldızının oluşturduğu gaz ve toz diskinden oluştukları düşünülürken açıkçası pulsar gezegenleri farklı bir yolla oluşmuş olmalı. | Open Subtitles | بينما يُعتقد أن معظم الكواكب قد تشكلت من نفس القرص من الغاز والغبار الذي تكون منه النجم الأم يبدو من الواضح أن مثل هذه الكواكب التابعة للنجوم النابضة قد تشكلت بطريقة مختلفة |