"ona doğru" - Translation from Turkish to Arabic

    • نحوه
        
    • نحوها
        
    • تجاهه
        
    • مباشرة إليه
        
    • ناحيتها
        
    • صوبه
        
    • اتجاهها
        
    • إليه مباشرة
        
    • باتجاهه
        
    • بإتجاهه
        
    Ve bilirsiniz ki, burada oturduğunuz zaman sizin zemininizde bir şeyler olursa, sadece Ona doğru gözlerinizi hareket ettirirsiniz. TED ولهذا السبب ، وكما تعلمون ، اذا كنت جالسا هنا ويحدث شيء ما خلفك ، فستوجه نظرك مباشرة نحوه.
    Ona doğru yürüyün, elini tutun ve "Bunu ödünç alabilir miyim?" deyin. Open Subtitles امشي نحوه ، وخذي بيده وقولي : هل يمكنني ان اقترض هذا
    Çektiğimiz birçok işkenceden ve iki yıllık hazırlıktan sonra, Ona doğru yüzdüğümüzde bu bizi davet eden yaşam alanı yeni bir yuva gibiydi. TED حين سبحنا نحوها بعد كثير من العذاب وسنتان من التحضير، هذا المقر كان ينتظر قدومنا بدا كبيتنا الجديد.
    Onun elini iki eliyle tutma ve Ona doğru eğilme şekline bak. Open Subtitles انظر كيف يقبض على يدها بكلتا يديه و يميل نحوها
    Oğul, eğer hayvanlarımıza bakarken keçimizi yiyen bir çita görürsen, çita çok tedirgindir. Yalnızca Ona doğru yürü. TED ولدي، إذا كنت ترعى ماشيتنا ورأيت فهداً يلتهم أغنامنا، والفهد في حالة هياج شديد. فقط أمشي تجاهه.
    Ona doğru dönüyoruz. Torpido hala kuyruğumuzda. Open Subtitles نحن نلتفت مباشرة إليه لا زال الطوربيد يلاحقنا
    Kendi etrafında dönmüş. Ve sonra altı tane çizgili tişörtlü eş parçaya bölünmüş. Ve Ona doğru yürümeye başlamışlar. TED وهو يلتفت اليها. ثم.. إنقسم الرجل الى ستة اجسام ترتدي قمصانا مخططة ويبدأون في الإتجاه ناحيتها
    Gerçekten ilham veren yüksek teknolojili bir gelecek hayal edip Ona doğru yönelmeyi deneyelim. TED دعونا نتصور مستقبلاً ملهمًا بتكنولوجيا عالية ونحاول التوجه نحوه.
    Cesur atları üzerinde Ona doğru sürdüler ve saldırdılar. TED وتوجهوا نحوه راكبين جيادهم الشجاعة وهاجموا.
    Değişimi belirleyen hücreler vardır ve siz dikkatinizin yönünü Ona doğru değiştirirsiniz. TED توجد هذه الخلايا الحساسة للتغيير وهي تقوم بتوجيه انتباهكم نحوه.
    Aceleyle balo salonuna girip pistte yerini belirledim Ona doğru koşup yüzüne ve göğsüne yumruklarımla vurmaya başladım ta ki kuzen Sebastian beni götürene dek. Open Subtitles لقد هرعت إلى صالة الرقص رأساً ووجدته جريت نحوه و بدأت أضربه على وجهه و صدره بيداى
    Ama tam tutulma sırasında ... Ona doğru çekilen nesneleri görebiliriz. Open Subtitles ولكن اثناء مرحلة الكسوف الكلي يجب ان نرى اي شيء متجه نحوه
    Bu iş ikinizin arasında. Lütfen silahı Ona doğru tut. Open Subtitles من الواضح أنّ هذه المسألة تتعلّق بكما فقط، لذا صوّب نحوه
    Tamam, böylece dönüyor güverte sorumlusu sendeleyerek Ona doğru geliyor sırtına saplanmış bir bıçak var. Open Subtitles مساعد الربان يجرى نحوها وهناك سكين فى ظهره
    Ross, Ona doğru bir adım atmak zorundasın. Open Subtitles روس، سَيكونُ واجبك إتِّخاذ خطوة نحوها.
    Bir pencere görüyor ve Ona doğru yürüyorsun. Open Subtitles تشاهدين نافذة وأنت تسيري نحوها.
    Sizi takdim edeceğim Kraliçe elini uzatacak, siz Ona doğru giderek tekrar eğilip selam verecek ve elini öyle sıkacaksınız. Open Subtitles سأقوم بتقديمك... ستمد الملكة يدها فتتقدم نحوها... فتنحني ثانيةً ثم تصافحها
    Ve Ona doğru koştum, bir koridordaymışcasına, sonra daha fazla ve daha da fazla aydınlandı sonra birdenbire şu kapılar vardı şu büyük sedefli kapı ve şu yaşlı moruk vardı ve bana çok yaramaz bir çocuktun dedi. Open Subtitles وكنت أندفع نحوها فيما ... يشبه الرواق ... ثم سطعت أكثر وأكثر ... وإذ فجأة رأيت تلك البوابات
    O ilk atışını yaptığında sen Ona doğru yürüyordun. Open Subtitles كنت تمشي تجاهه عندما أطلق تسديدته الأولى.
    Ona doğru yürü ve tam yanında dur. Open Subtitles هويَتكلّمُعلىaهاتف . المشي مباشرة إليه وتوقّف.
    Ona doğru baktıkça bile çadırı kurasım geldi. Open Subtitles انا لا يمكنني النظر ناحيتها من دون ان تتشتت سرعتي.
    4 kapılı siyah bir araçtaki maskeli bir şüpheli, Ona doğru sürmüş. O anda ölmüş. Open Subtitles مُجرم مُقنع، بسيّارة سوداء ذات أربعة أبواب، قاد صوبه مُباشرة وقتله على الفور.
    Sanki hava yastığı Ona doğru gelirken yön değiştirmiş gibi. Open Subtitles و لكن هنا كأن حقيبة الهواء كانت قادمة اليه و لكنها غيرت اتجاهها
    Ne istediğimi bilirim ve direk Ona doğru giderim. Open Subtitles أعرف ما أريد وأذهب إليه مباشرة.
    Ölümcül bir asteroitten kaçacağımız yere, sen Ona doğru koşmamızı istiyorsun. Open Subtitles بدلا من الهرب من حجر قاتل تريدنا أن نذهب باتجاهه مباشرة
    O da Fernando'nun geri çekilmemizi veya Ona doğru ilerlememizi istediğini söylüyor. Open Subtitles يقول أن فيرناندو يريدنا أن ننسحب أو ان نتحرك بإتجاهه.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more