Bizim iyi taraf olduğumuzu belki biri Ona söylemek ister. | Open Subtitles | ربما على أحدهم إخباره بأننا الشباب الطيبون |
Bu sadece... Bunu Ona söylemek onu gerçek yapar ve karar vermeni gerektirir. | Open Subtitles | إخباره بذلك سيجعل الأمر حقيقيًا وسيتوجب عليكِ اتخاذ القرار. |
Artık 28 yıI sonra gideceğin yeri Ona söylemek zorunda değilsin. | Open Subtitles | ألا تريدين إخبارها أن تغرب عنكِ بعد 28 سنة ؟ |
Yanlış bir şey yapmadıysam, neden Ona söylemek zorundayım? Pekala, DJ'le aranızdaki ilişki bittiyse, o zaman anlatma. | Open Subtitles | حسنا، إذا إنتهت علاقتك بدي جي حقاً أظن ألا تخبريه. |
Tek yapman gereken bunu Ona söylemek. | Open Subtitles | أنت تعلم أنك تحبها. الآن فقط عليك أن تخبرها |
Sana, anneme söylemediğim şeyleri Ona söylemek istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أخبرها أشياء حتى لم أخبرك بها أنت وأمي |
Kafamda ve kalbimde Ona söylemek istediğim çok şey vardı. | Open Subtitles | هناك الكثير من الاشياء في قلبي ورأسي اردت اخباره بها |
Ona söylemek istiyorum ama üzülecek diye deli gibi korkuyorum. | Open Subtitles | أقصد أريد أن أخبره لكني أخشى من أن أؤذيه بشدة |
Mecbur değilsin fakat, Ona söylemek istediğin bir şeyler var mı? | Open Subtitles | حسناً , لستِ مضطرة لفعل هذا لكن .. هل ثمّة أمر تودّين إخباره به ؟ |
Ona söylemek ister misin yoksa bunu senin için Dr. Disiplin'in yapmasını mı istersin? | Open Subtitles | هل تريدي إخباره أم تريدين من الطبيب التأديبي ليقوم بذلك؟ |
Bunu Ona söylemek istiyorsun biliyorum çünkü onu sevdiğini sanıyorsun, ama aynaya bir bak lütfen, tamam mı? | Open Subtitles | أعلم انك تريدين إخباره لأنك تعتقدين أنكِ تحبينه, لكن أنظري الى المرآة, حسناً |
Bunun doğru karar olduğundan emin değilsin .ama bunun Ona söylemek istediğin şey olduğuna eminsin. | Open Subtitles | لستِ متاكدةً ما إذا كان هذا هو القرار الصحيح لكنّكِ متأكدةٌ أن هذا ما تودّين إخبارها به |
Ona söylemek ve sormak istediğim o kadar çok şey var ki. | Open Subtitles | هنالك الكثير من الأمور أُريدُ إخبارها إيّاها والكثير من الأمور أُريدُ أن أسألها عنها. |
Foshan'ı terk ettiğim gün Ona söylemek istediğim bir şey vardı. | Open Subtitles | في اليوم الذي غادرت فيه لفوشان كان هناك شيء أردت إخبارها إياه |
Daha iyisini hak ettiğini Ona söylemek zorundasın Lux. | Open Subtitles | يجب عليك أن تخبريه أنك تستحقين الأفضل ، لاكس |
Hiçbir yalan bu durumu tersine çeviremez, ama Ona söylemek zorundasın. | Open Subtitles | ولا يمكن لكذبة واحدة أن تنسف كل هذا ولكن يجب أن تخبريه |
Bunu Ona söylemek ister misin? Elimizde uçak da yok, pilot da. | Open Subtitles | هل تود أن تخبرها ذلك؟ حسناً، الطائرة غير موجودة، إذن القبطان غير موجود. |
Ona söylemek istediğim birşey var, bugün çok önemli birşeyi fark ettim. | Open Subtitles | أريد أن أخبرها شيئاَ لأني أدركت أمراَ مهماَ هذا المساء |
Kendimi Ona söylemek zorunda hissettim, efendim. Özür dilerim. | Open Subtitles | شعرت بأنه يجب عليّ اخباره سيدي، إني اَسف |
Ona söylemek ister misin, Vic, ya da ben mi söyleyeyim? | Open Subtitles | هل نريد أن نقول له : فيك ، وأم أنا؟ |
Doğru olmayacak hiçbirşeyi Ona söylemek zorunda olduğumuzu sanmıyorum. Babanın nasıl olduğunu bilirsin. | Open Subtitles | لا أعتقد أننا يجب أن نخبره شئ ربما لن يصبح حقيقياً أنت تعرفين أباك كيف يكون |
Fakat hazır olduğunda, Ona söylemek istediklerin hakkında konuşacağız. | Open Subtitles | لكن عندما تكونين مستعدة, سنتناقش بشأن ما تريدين قوله له |
Er ya da geç Ona söylemek zorunda mısın Sen söyledi. | Open Subtitles | لقد قلت أنك يجب أن تقولي له عاجلاً أم آجلاً |
Hayır. Annemin Ona söylemek gibi bir niyeti olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | كلا، لا أعتقد أن أمي تنوي اخبارها أبداً. |
Ona söylemek istediğim çok şey vardı. | Open Subtitles | وهناك الكثير أرغب في أن اقوله له |
Bunu yapamayacağımı Ona söylemek üzereydim. | Open Subtitles | كنتُ على وشك أن أقول له أنني لا أستطيع فعل ذلك |
Böyle gidemezsin, Piper. Ona söylemek zorundasın. | Open Subtitles | لا يمكنكِ أن تذهبي ( بايبر ) يجب أن تخبريها |