"onu evine" - Translation from Turkish to Arabic

    • منزلها
        
    • بيتها
        
    • لبيته
        
    onu evine kadar takip ettiğini söylediğinde orada olmak isterim. Open Subtitles ولابدّ أن أكون هناك حينما تخبرها أنّكَ تتبّعتها إلى منزلها
    Bazen bizde kalırdı bazen de ben onu evine bırakırdım. Open Subtitles أحياناً تنام عندنا ، وفي بعض الأوقات آخذها إلى منزلها
    Onu, evine dinleme cihazı koyduğunu bilecek kadar iyi tanıyorum. Open Subtitles أعرفها جيداً بما يكفي لمعرفة بأنك كنت تتصنت على منزلها
    Jack genelde onu evine, Keelung'a götürüyordu. Open Subtitles كان جاك يأخذها كثيرا إلى بيتها في كيلونغ
    Romantik bir akşamı yemeği yedik, arabaya geçtik, öpüşmeye başladık, sonra benden onu evine bırakmamı istedi. Open Subtitles نحن ذهبنا الى عشاء رومانسي حقيقي عدنا للسيارة بدأت في الغزل ومن ثم طلبت مني ان اخذها الى بيتها
    Yönetmenin köpeğini çaldın, onu evine geri getirdin, yeni filmi için seni seçmelere sokacağını umut ediyordun. Doğru mu? Sorun değil. Open Subtitles ورجعته لبيته, على أمل انه يعملّك اختبار أداء فى فيلمه الجديد, صح كده؟
    Sadece bir gezinti... - Sonra belki onu evine bırakırız. Open Subtitles لا شئ ستذهب معنا بالسيارة سنعيدها الي منزلها
    Bir gece onu evine bıraktım. Arabada birazcık başladık. Open Subtitles أوصلتها إلى منزلها ذات ليلة، بدأنا نتكلّم في السيارة
    Saat 6'dan önce onu evine bırakacağıma söz verdim. Open Subtitles وعدت أن أمر على منزلها قبل الساعه السادسه
    Dinle, kız 17 yaşında, ve ben onu evine götürüyorum. Open Subtitles والآن أصغِ إلي . إنها بالسابعة عشرة من عمرها ، سآخذها إلى منزلها
    Dün gece yemekten sonra onu evine bıraktım ve sadece nazikçe bileğini öptüm. Open Subtitles الليلة الماضية بعد العشاء اوصلتها إلى منزلها مع فقط
    Ayrıca onu evine yakın yaşamak için kullanılabilir olmak istiyor. Open Subtitles بالإضافة أنها تريده أن يكون متوافراً للعيش قرب منزلها
    İnanılmaz şirin bir bebeğin var ve sen onu evine göndermek istemiyorsun. Open Subtitles لديكِ طفلة رائعة هنا ولا تريدين أن ترسيلها الى منزلها
    Teorine onu evine gönderecek kadar güveniyor musun? Open Subtitles أواثقةٌ أنتِ من هذه النظرية بحيث تعيدينها إلى منزلها الآن؟
    Sonra onu evine bıraktım. Onu arayacağımı söyledim ama biraz daha dışarda kaldık. Open Subtitles ثم سرت بها إلي منزلها ، وأخبرتها أنني ساتصل بها ، ثم تبادلنا القبلات لفترة أخرى
    Biraz geç olmuş, bu yüzden rica etsem onu evine bırakabilir misin? Open Subtitles وتأخر الوقت ، فهلاَّ أوصلتها إلى منزلها فضلاً ؟
    Sinemadan çıktık ve onu evine bırakıyordum kapısına geldik ve bunun doğru zaman olduğunu anladım. Open Subtitles خرجنا من الفليلم ورافقتها الى المنزل رافقته الى باب منزلها
    Bunu yarın Yargıç da fark ettiğinde onu evine gönderecek. Open Subtitles وعندما يدرك القاضي ذلك غدا سوف يرسلها إلى بيتها
    Bu yüzden söylemedim. onu evine götürüyordum. Open Subtitles هذا ما حدث، كُنت أوصّل المرأة إلى بيتها
    Annesi de alkoliğin teki. Kyle, onu evine yolla. Eve arkadaş getiremezsin. Open Subtitles كايل، أعده لبيته لن يزورك أصدقاء

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more