Onu görmek için bütün dünya para öder. - Hiçbir zincir taşımaz onu. | Open Subtitles | قارب نرفقه به ليطفو العالم بأسره سيدفع لرؤيته |
Joseph Platts'in resepsiyon memuruna Onu görmek için orada olduğumu... ve çıktığında... yumruğumla burnunun tam ortasına vuracağımı söyleyeceğim. | Open Subtitles | وسأخبر عمال الاستقبال عند جوزيف أنني أتيت لرؤيته وعندما يخرج سأجعل قبضة يدي تستريح فوق أنفه |
Gerçekten bize bu açıklamak için ya da Onu görmek için mutlu olabilir gerekiyor mu? | Open Subtitles | هل تريديننا أن نشرح لك حقاً أم يمكنك أن تكوني سعيدة لرؤيته ؟ |
Saldırıdan sonra, tutuklanmadan önce Onu görmek için hastaneye gitmişsiniz. | Open Subtitles | بعد الهجوم وقبل إلقاء القبض عليك ذهبت لرؤيتها في المستشفى. |
Belki Onu görmek için kaçtı. Whitney'den daha iyisi var mı? | Open Subtitles | ربما هربت لرؤيتها ويتني أفضل شخصية لإنتحالها |
Bir defasında Onu görmek için erken kalktım. | Open Subtitles | ولكني أستيقظ مبكراً، خصيصاً لأراها |
Dünyada hep bir şeyi görmek zorunda olduğunuz zaman Onu görmek için rahatsız etmezsiniz. | Open Subtitles | عندما كان عندنا الوقت لرؤية كل هذا لم نكن نزعج انفسنا لرؤيته |
Onu görmek için sabırsızlandığından kalbinin daha hızlı çarpmasıdır. | Open Subtitles | ولكن قلبكِ يقصف بسرعة لا يمكنكِ الإنتظار لرؤيته |
Bu yüzden telafi izinlerimden üç günü önümüzdeki hafta Onu görmek için kullanacağım. | Open Subtitles | لذلك أنا اقوم بمناوبات متعددة، لأخذ عطلة لمدة ثلاثة أيام الأسبوع المقبل لكي أذهب لرؤيته. |
Ve geçen gece Onu görmek için kılık değiştirip güvenliği geçecek kadar kararlıymışsınız. | Open Subtitles | وكنتِ مُصرّة للغاية لرؤيته في تلك الليلة لدرجة أنّكِ غيّرتِ مظهركِ لتعبري من خلال الأمن. |
Nereye gitse insanlar Onu görmek için akın ediyor, Thomas. | Open Subtitles | كل مكان يذهب إليه يا ثوماس، يأتي الناس من كل مكان لرؤيته. |
Onu görmek için taa Leeds'den geldim. | Open Subtitles | اوه، لقد عبرت كل هذه المسافة من ليدز لرؤيته |
Anneciğin bugün Onu görmek için kasabayı geçecek. | Open Subtitles | على ماما الذهاب إلى الناحية الأخرى من المدينة، لرؤيته |
Onu görmek için Orono'dan buraya otostop çekerek geldim. | Open Subtitles | لقد كنت اتنقل عبر طلب التوصيل المجاني من أورونو لرؤيتها. |
Oraya gitmeyi ve orada bir fırın açmayı düşünüyorum. Bugün Onu görmek için orada olmam gerekiyordu. | Open Subtitles | من المفترض أن أذهب إلى هناك لأنشئ مخبزي من المفترض أن أذهب لرؤيتها |
Eminim bir çok müşterisi sırf Onu görmek için dükkanına gidiyordur. | Open Subtitles | أجزم بأن الكثير من الزبائن الدائمين يذهبون للمحل فقط لرؤيتها |
Onu görmek için, ilk kez bu kadar sabırsızlandığımı itiraf edeyim. | Open Subtitles | اقول لك بأنني متطلع أكثر من أي وقت مضى لرؤيتها |
Şu anda bilinci açık. Onu görmek için iyi bir zaman. | Open Subtitles | إنّها مستيقظة الآن، سيكون وقتاً مناسباً لرؤيتها |
Bu mezun olmadan önce Onu görmek için tek şansın olabilir. | Open Subtitles | ربما ستكون فرصتكِ الأخيرة لرؤيتها قبل تخرّجكِ. |
Bir defasında Onu görmek için erken kalktım. | Open Subtitles | ولكني أستيقظ مبكراً، خصيصاً لأراها |
Herkes Onu görmek için ölüyor. Daha önce onu gören olmadı. | Open Subtitles | الكل يريد رؤيته حتى اليوم لم يره أحداً منا قط |
Onu görmek için size yalvariyorum. isterseniz Yosa'yi bana gönderin. | Open Subtitles | أرجو أن يُسمح لي برؤيته سترسل سيروجا لي أو ينبغي عليّ القدوم الى المنزل لوقت محدود؟ |