"onun suçu değil" - Translation from Turkish to Arabic

• ليس خطأه
• ليس خطأها
• ليس ذنبه
• ليست غلطته
• ليس ذنبها
• ليس خطؤه
• ليست غلطتها
• ليس خطئه
• ليس خطؤها
• وليس خطأه
• يكن ذنبها
• ليس خطئها
• ليس عيبه انه لا يستطيع
• ليس غلطته
• لم يكن خطأه

Evet, biliyorum, meme bezleri olmaması onun suçu değil.
نعم، أعلم أنه ليس خطأه أنه لا يملك غدد ثديية

Feda ettiğinden daha fazlasının ondan alınması onun suçu değil.
إنه ليس خطأه إنه أخذ منه أكثر من ما اراد أن يعطي

Babasının yani babamın annemizi terk etmesi onun suçu değil ki.
فكما تعلم, إنه ليس خطأها أن والدها.. والدي.. ترك والدتنا, صحيح؟

Kafasının öyle olması onun suçu değil.
لا تسخر من هنري ليس ذنبه أن رأسه بهذا الشكل

Bana senden daha çok ihtiyaç duyması onun suçu değil.
إنها ليست غلطته أنه يحتاج إلي أكثر منك الآن

onun suçu değil ama arabada pestilimiz çıkacak.
ليس ذنبها ولكن أخشى أننا سوف نكون مكدسين جداً في العربة

Neler olduğunu bilmemesi onun suçu değil. Eninde sonunda öğrenecek.
وهو ليس خطؤه أنه لا يعرف مايحدث

Bu onun suçu değil. Babası onun kaleden ayrılmasına izin vermiyor.
إنها ليست غلطتها والدها لم يقبل أن تغادر قلعتها

Bu gerçekten onun suçu değil. Yürüdüğü yol bu.
ليس خطئه فى الواقع إنها الطريقه لحل الموضوع

Bir kaçığın binaya ateş açması onun suçu değil.
ليس خطأه ان هناك وغد يطلق النار على المبنى

Bu kadar uzun sürmesi onun suçu değil!
أنه ليس خطأه أن الأمر أستغرق كل هذا

Bu onun suçu değil, bizim suçumuz.
حسنا، فإنه ليس خطأه. هو خطأنا.

onun suçu değil. Hormon replasman tedavisi görüyor. Acayip azıyor kadın.
هذا ليس خطأها ، إنها تحصل على العلاج بالهرمونات البديلة ، يجعلها مثتثارة بجنون

Toplumun uzun vadeli hafızasının, Japon balıklarıyla aynı olması onun suçu değil.
انه ليس خطأها ان كان العامه سريعي النسيان

onun suçu değil ve belli ki sizin de suçunuz değil.
إنه ليس خطأها وبالتأكيد ليس خطأكما

Onun hakkında sana ne söylediğimi biliyorum, ama tekrar başlamam onun suçu değil.
اعرف ما ستقولين أخبرتك بشأنه ولكن ليس ذنبه انني أتعاطى مجددا

Ama yine de onun suçu değil.
وإنّ الذنب لا يزال ليس ذنبه أيضاً أليس كذلك؟

Daha erken yatamaması onun suçu değil.
ليست غلطته كونه لا يستطيع النوم مبكرًا

onun suçu değil ama. O daha yaşlı.
الذنب ليس ذنبها, تعلمين إنها كبيرة في السن.

İşsiz olman onun suçu değil.
ليس خطؤه انك عاطل

Curtis onun suçu değil. Ben yardımını istedim.
كورتيس إنها ليست غلطتها أنا طلبت منها مساعدتي

- Evet başım belada. - Ama bu onun suçu değil.
ـ نعم انا في مشكله ـ و لكن هذا ليس خطئه

Kötü bir anne tarafından yetiştirilmek onun suçu değil.
ليس خطؤها أن التي ربّتها كانت أم سيئة

Eline geçirebildiği her şeyi kullanmayı istemesi onun suçu değil.
وليس خطأه أنه يرغب في كلّ ما تقع عليه يداه

onun suçu değil. Sadece nazik olmaya çalışıyordu.
لم يكن ذنبها كانت تحاول أن تكون لطيفة فقط.

Ama bu onun suçu değil! Bu okulun suçu.
لكن ذالك ليس خطئها هذا خطاء ألمدرسة

Geceleri uyumaması onun suçu değil.
انه ليس عيبه انه لا يستطيع النوم

Bu onun suçu değil.
الأمر ليس غلطته.

Aramızda olanlar, onun suçu değil, ve... bu konuyu şimdi değil de başka bir zaman konuşmayı tercih ederim.
ما حدث بيننا ، لم يكن خطأه و... وأفضل أن أتحدث مجدداً عن هذا الأمر في وقتٍ لاحق وليس الآن.