"orada oturmuş" - Translation from Turkish to Arabic

    • تجلس هناك
        
    • جلست هناك
        
    • لا بد أنّها كان جالساً في
        
    • جالس هناك
        
    • يجلس هناك
        
    • كنت جالساً هناك
        
    • جالسة هناك
        
    Hadi ama, orada oturmuş bir şişe şarapla basketbol maçı izlediğini biliyorum. Open Subtitles اعلم انك تجلس هناك ومعك بطل نبيذ تشاهد كرة السلة
    Bir süredir orada oturmuş, özel olmayan birine yazıyorsun. Open Subtitles تجلس هناك منذ فترة لتكتب إلى لا أحد على وجه الخصوص.
    Yani, kadın orada oturmuş, kırbaçlanmaya hazırdı. Open Subtitles أعني ، كانت تجلس هناك استعداد لمجرد أن أعتبر بسوط.
    orada oturmuş onunla konuşuyorum. Ama beni duyamıyor. Open Subtitles اذا جلست هناك و كلمتها فهى فقط لن لن تسمعنى
    orada oturmuş burayı seyrederek bizi beklemiş olmalı. Open Subtitles لا بد أنّها كان جالساً في الغرفة يراقب الأجواء في إنتظارنا.
    orada oturmuş, uyanman için çaresiz, aciz ve suçlu hissederek dua ediyordum. Open Subtitles لقد كنت أصلي بأن تستيقظي جالس هناك فقط عاجز,بائس..
    Kuşlar ve arılar üzerine gevezelikle başladım. orada oturmuş bana bakıyordu. Open Subtitles بدأت فقط أُثرثر عن حقائق الجنس، وكان يجلس هناك فقط، ونظرته إلي كأنها...
    Komik gelebilir ama orada oturmuş ve "Nasıl olur da bunca zamandır iyi bir kıza rastlamazsın, Hoyt?" diye düşünüyorum. Open Subtitles حسناً هذا يبدوا مضحكاً قليلاً لكني كنت جالساً هناك و أفكر " كيف أنك لم تقابل أي فتاة لطيفة من قبل ، هويـت ؟ "
    orada oturmuş, tek düşündüğüm ise onun sorunlarını dinlemek için bakıcıya saatte 3.25 dolar ödediğimdi. Open Subtitles وكنت أفكر وأنا جالسة هناك أننى أدفع لجليسة الاطفال 3.25 دولار فى الساعة لأسمع لمشكلاته
    orada oturmuş gülerken nasıl olurda bu kadar güzel görünebilir? Open Subtitles كيف يمكنها أن تجلس هناك وتضحك وتبدو جميلة جداً؟
    Tanıdığım en çok dayak yiyen kişisin... ve orada oturmuş etrafa şeker tükürüyorsun. Open Subtitles لقد ضربت مؤخرتك أكثر من أي شخص أعرفه في حياتي وأنت تجلس هناك وتقضم الحلوى!
    Evet. Hatta orada oturmuş senin özür dilemeni bekliyormuş! Open Subtitles اجل , بالواقع لقد سمعت انها تجلس هناك
    orada oturmuş, küçük bir çocuk gibi somurtuyorsun. Open Subtitles ! تجلس هناك تنحت كطفل صغير لعين
    Cidden orada oturmuş, konuşuyor musun? Open Subtitles حقاً , انت تجلس هناك تتحدث ؟
    Kendi işlerimi düşünüyordum, baktım ve Esther orada oturmuş bana bakıyordu galiba. Open Subtitles كنت أهتم بشؤني الخاصة ونظرت للأعلى ووجدت (إيستر) تجلس هناك فقط تلقي نظرة ، على ما أعتقد
    orada oturmuş gözümün önünde susuzluktan ölürken hiçbir şey yapamadım. Open Subtitles جلست هناك فحسب تموت من العطش امام عيني وليس بوسعي فعل شيء
    orada oturmuş, o koca gözlerini bana dikmişti. Open Subtitles جلست هناك ، تحدق في بعيونها الواسعة
    orada oturmuş böylelikle onun bakış açısında olabilsin diye. Open Subtitles جلست هناك لتبقي علي مرمي عينيه.
    orada oturmuş burayı seyrederek bizi beklemiş olmalı. Open Subtitles لا بد أنّها كان جالساً في الغرفة يراقب الأجواء في إنتظارنا.
    - orada oturmuş kendi kendine ne konuşuyorsun? Open Subtitles - - لماذا أنت جالس هناك تتحدث الى نفسك؟ -
    orada oturmuş kahve içiyor. Open Subtitles انه فقط جالس هناك يشرب قهوة
    Yüzünde peçeteyle orada oturmuş dilini çıkartıyordu. Open Subtitles إنه يجلس هناك و هناك منديل على وجهه
    orada oturmuş sana bakıyor. Open Subtitles انه يجلس هناك حق ينظر إليك.
    Sonra, orada oturmuş adama bakıyordum, tamam mı? Open Subtitles كنت جالساً هناك ناظراً إليه
    orada oturmuş, organ nakli ekibinin şefiyle konuşurken ona eğer nakil hastası olacaksam buna hazırlanmak için ne yapmam gerektiğini sordum isteksizce. TED وكنت جالسة هناك واتحدث بدون حماس الى جراح زراعة الاعضاء واسئله فيما يخص العملية وما هي الامور الواجب القيام بها من اجل الاستعداد لها

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more