| Babası petrol sendikalarında çalışmış-- ki bu işler, aynı vakitlerde Orada yaşayan siyahi büyük- büyükbabama asla verilmemiş. | TED | وعمل بوظائف عديدة في اتحاد النفط، وظائف لم يكن ليحصل عليها جدي الأكبر الأسود إذا كان يعيش هناك في تلك الفترة. |
| Bütün araziler yatırımcılar tarafından alındı. Orada yaşayan hiç kimse yok. | Open Subtitles | كل الأرض هناك بيعت من أجل المشاريع التطويرية لا أحد يعيش هناك |
| Batıl inançlılara göre bir eve uçarak kuş girerse Orada yaşayan biri ölecek demektir. | Open Subtitles | وفقاً للخرافة، عندما يحلّق طائر داخل المنزل، فهذا يعني أنّ شخصاً يعيش هناك سيموت. |
| Nehre inen bir yol var. Orada yaşayan ormancılar var. | Open Subtitles | هناك مسار يصل للنهار ثمة بعض الأشخاص البريين يعيشون هناك |
| Orada yaşayan insanlar sakladıklarından iki bakır çıkaracak olsalar derini yüzerler. | Open Subtitles | من يعيشون هناك لسلخوك حيًا لو استطاعوا صنع نحاس من جلدك |
| Kıçını parmaklayamamanın nedeni Orada yaşayan bir yılan balığı olması ve parmağını koparabileceğinden değil. | Open Subtitles | والسبب في أنك لا يجب أن تمسك مؤخرتك ليس لان هناك ثعبان بحر يعيش هناك |
| Fakat Elçilik bana Orada yaşayan bir Koreli olmadığını söylemişti. | Open Subtitles | ماذا؟ لكن السفارة أخبرتني بأنه لايوجد أيّ كوري يعيش هناك! |
| Ona Orada yaşayan Koreli olmadığını siz söylediniz fakat 3 yıldır orada okuyan bir Koreli kadın vardı. | Open Subtitles | أخبرتموها بأنه لا يوجد أيّ كوري يعيش هناك, لكن هناكَ امرأة كورية تدرس لمدة 3 سنوات. |
| Oraya nasıl girdiklerini bulmaya çalışırken ne kadar meşgul olduğunuzu bu yüzden Orada yaşayan insanları unuttuğunuzu hatırlayın. | Open Subtitles | تذكروا مدى انشغالكم بمحاولة تبيّن كيفية دخولهم وكيف أنّكم نسيتم أمر الشخص الذي يعيش هناك |
| Orada yaşayan amcanızın olduğunu duymamıştım. | Open Subtitles | لم أسمع ابدا بهذا الخال الذي يعيش هناك |
| Orada yaşayan adamı hatırlıyorum. | Open Subtitles | أتذكر الرجل الذي كان يعيش هناك. |
| Orada yaşayan tek bir Korelinin bile olmadığını söyledi. | Open Subtitles | يقول لا يوجد أيّ كوري يعيش هناك. |
| Ama binaları gelecek için yeniden tasarlamak Orada yaşayan insanları dâhil etmeyi gerektirecek. | TED | لكن تخيّل أبنية المستقبل سوف يتطلب دمج النّاس الذين يعيشون هناك. |
| Orada yaşayan insanlar ve bütün kardeşleri de kolonilerinin yararına, birlikte mi çalışıyorlar? | Open Subtitles | و البشر الذين يعيشون هناك أخوة يعملون معاً لأجل عظمة المستعمرة |
| Orada yaşayan insanlar ve bütün kardeşleri de kolonilerinin yararına, birlikte mi çalışıyorlar? | Open Subtitles | والبشر الذين يعيشون هناك هل جميعهم أخوة، ويعملون معاً لرفعة مستعمرتهم؟ |
| Mantıklı. Orada yaşayan Çinli göçmenler var. | Open Subtitles | ذلك أصبحَ مفهوماً، فهنالك سكان صينين يعيشون هناك |
| Sonra da oradaki bütün petrol Orada yaşayan insanların olacak. | Open Subtitles | وكل الثروة النفطية ستعود للناس الذين يعيشون هناك |
| Orada yaşayan insanların gidecek başka yerleri yok. | Open Subtitles | الناس الذين يعيشون هناك ليس لديهم مكان ليذهبوا إليه. |
| Orada yaşayan çocuk kendini astı. | Open Subtitles | الرجل الذي كان يقطن هناك شنق نفسه |
| Orada yaşayan yaratıkların, onu sürgün ettikleri, Dünya adında bir gezegenden geldi. | Open Subtitles | جاء من مكان يدعى الأرض. نُفي من المخلوقات التي تعيش هناك. |