Ve seni ortaya çıkarmak için bir mahkeme kararı çıkarmaya hazırlanacaklarını duydum. | Open Subtitles | ووزارة العدل ستتدخل، حيث سيقحمون مدعي عام مكلف بالتحقيق عمن كشف أمرك |
Belki onu hırsızı ortaya çıkarmak için kullanabiliriz. | Open Subtitles | َرُبَّمَا يُمْكِنُ أَنْ نَستعملَه لكشف اللصوص علي المفتوحِ. |
Sadece, Nazileri ortaya çıkarmak isteyen birinde bulunur. | Open Subtitles | ولكن فقط شخص يريد ان يكشف النازيين ليخرجوا فى العراء |
Sahra'da çalıştım, çünkü Spinosaurus adlı ilginç, dev bir yırtıcı dinozorun kalıntılarını ortaya çıkarmak niyetindeydim. | TED | عملت في الصحراء لأنني كنت في مسعى للكشف عن بقايا جديدة لديناصور غريب، مفترس وعملاق يدعى سبينوصور. |
Bugün hemen işe başlarım. Gerçekte ne kadar adi, şerefsiz bir firma olduğunuzu ortaya çıkarmak için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | بالطبع سأبدأ اليوم، لا أطيق صبرًا حتى أكشف حقيقتكم الشريرة |
Onlar fazla güçlenmeden önce rakiplerini ortaya çıkarmak en iyisidir. | Open Subtitles | حسناً، مِن الأفضل أن تكشف مُنافسك قبل أن يُصبح قوياً للغاية. |
Bu bir mikroskop ya da teleskop yapmak gibi birşey kendi davranışlarımız ve aramızdaki iletişimimiz hakkında yeni yapılar ortaya çıkarmak. | TED | انه مثل صنع ميكروسكوب او تلسكوب و الكشف عن بنيات جديدة حول سلوكنا حول التواصل. |
Molly daha şimdiden burada yaptıklarınızı ortaya çıkarmak isteyen bir muhabiri öldürdü ve şimdi bir başkasının peşinde. | Open Subtitles | مولي بالفعل قتلت أحد المراسلين من كان قريباً من فضح ما تفعله هنا و هى تطارد الآخر إنها تماماً صدفة |
Ve Onu ortaya çıkarmak için yeterli kanıt olsun Bilmek ilk olacak. | Open Subtitles | وعندما يكون لدى اثباتات كافية لفضح أمره ستكون أنت أول من يعلم بالأمر |
Yaptıkları dolandırıcılığı ortaya çıkarmak zorundaydım. Ben bunu senin için yaptım Phoebe. | Open Subtitles | إضطررتُ لفضحهم لعمليات الإحتيال التي كانوا عليها. |
Eğer sandığım kadar uzun süredir tüm bunlara el değmemişse burayı mühürleyene kadar tüm bunları ortaya çıkarmak istemem. | Open Subtitles | فطالما ظلّ كل شيء سليمًا طوال الفترة التي أقدّرها فلا أستصوب كشف هذه التحف قبلما نسدّ كلّ شقوق الغرفة. |
Ve ondan sonra ürünü ortaya çıkarmak için bir koşuşturmaca. | TED | فيها كل هذا الزحام والضجيج قبل كشف المفاجئة |
İklim derken, Denetleme Kurulu'nun hesaplardaki dolandırıcılığı ortaya çıkarmak üzere oluşunu mu kast ediyorsunuz? | Open Subtitles | بالمناخ، تعني لجنة الأوراق الماليّة والتبادل كونها كانت علي وشك كشف إحتيالك الحسابي |
Patronlarının ikiyüzlülüğünü ve yalanlarını ortaya çıkarmak için dosyalarınızı internete yükledim. | Open Subtitles | لقد قمنا بتحميل الملفات إلى الإنترنت لكشف كذب و نفاق الأشخاص الذين تعمل معهم |
Şimdi daha da uzağa gidiyoruz, dünyamızın en uç köşelerindeki görünmez sırları ortaya çıkarmak için çok yukarılara bakıyoruz. | Open Subtitles | سنبلغ الآن مواصيل أبعد، متطلعين عالياً فوقنا لكشف الأسرار الخفية في أقصى حواف عالمنا. |
Şimdiye kadarki yolculuğumun en şaşırtıcı hikâyesini ortaya çıkarmak üzere. Oh! | Open Subtitles | أوشك أن يكشف أروع قصّة في رحلتي حتى الآن |
Bildiğiniz gibi bu sınavlar asıl olarak bireysel özelliklerinizi ortaya çıkarmak için hazırlandılar. | Open Subtitles | كما تعلمون، فهذه الاختبارات وضعت أساسا للكشف عن قدراتكم الفردية |
Bugün hemen işe başlarım. Gerçekte ne kadar adi, şerefsiz bir firma olduğunuzu ortaya çıkarmak için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | بالطبع سأبدأ اليوم، لا أطيق صبرًا حتى أكشف حقيقتكم الشريرة |
Doğanın sırlarını ortaya çıkarmak için başka yollar aradı. | Open Subtitles | بحث عن طرق تجبر الطبيعة على أن تكشف أسرارها ثقافته كانت مفتوحة للأفكار والأسئلة الجديدة |
Çeşitli yöntemlerle, siyamatiği görünmeyen şeylerin içeriğini ortaya çıkarmak için kullanabiliriz. | TED | وعبر الطرق المتعددة التي يمكن عبرها تطبيق سيماتكس يمكننا بالفعل البدء في الكشف عن جوهر أشياء غير مرئية. |
Dünyamızın barışçıl olması için açıkça adaletsizlikleri ve kusurları var ve eğer hackerlar bunları ortaya çıkarmak ve düzeltmek için yardımcı olursa neden olmasın | Open Subtitles | هناك مظالم واضحة وعيوب في عالمنا ويمكن معالجتها سلميا وإذا كان المتسللون يمكنهم أن يساعدوا في فضح أو إصلاحها ، أنا أقول لم لا؟ |
İçerideki şeytanca varlığı ortaya çıkarmak için, tehlikesiz görünümün içini gördü. | Open Subtitles | لقد رأى ما قبع خلف المظهر البرئ ليكشف مصدر الشر الذي بداخله |
Din, esas sorunu ortaya çıkarmak için ihtiyaç duyduğun parlama noktasını sağlar... | Open Subtitles | الدين يقدم لك النقطة المضيئة التي تحتاجها لتكشف المشاكل الغير واضحة |
Vinci Emniyeti, belediye, başsavcılık ve diğer eyalet kurumlarının çevirdiği dümenlerle ilgili delilleri ortaya çıkarmak. | Open Subtitles | (والكشف عن التصادم بين شرطة (فينشي ومكتب العمدة والمدعي العام وأي من مؤسسات الولاية الأخرى - تعرفين أني لم أعد شرطياً - |
Ama bunları ortaya çıkarmak için denemek için gittiğini söylemiştin. | Open Subtitles | لكنني اعتقدت أنك قلت . أنك ستحاول أن تفضحهم |