| New York City'de, tekerlekli sandalyede olduğunuz için sizi almayı reddeden bir otobüsü durdurmak için kaç insan gerekir? | TED | كم عدد الأشخاص القادرين على إيقاف حافلة في مدينة نيويورك حينما يرفضون أن تدخلوا الحافلة لأنكم على كرسي متحرك؟ |
| otobüsü sadece takip mi ediyorsun yoksa bir noktada ona binmeyi mi planlıyorsun? | Open Subtitles | هل أنت تتبعين الحافلة فقط؟ أم أنك تخططين لركوبها بالسيارة فى وقت ما؟ |
| Diğer ulaşım seçenekleriyle rekabet içine sokmaktansa onlar hepsini kendi platformlarında toplamaya karar vermişler. Gojek uygulamasını kaldırmaktansa ulaşım tablosuna bakıp uzun mesafe için otobüsü tercih edebilirsiniz | TED | بدلًا من الصراع مع وسائل النقل الأخرى، اختاروا دمجها تدريجيًا داخل منصتهم، دون ترك تطبيق جوجيك، يمكنك الاطلاع على جدول المواصلات العامة واختيار ركوب الحافلة للمسافات الطويلة. |
| otobüsü kaçıracaksın neredeyse, ...ve bugün seni bırakamam ayrıca! | Open Subtitles | هيا أيها الكسول ، سيفوتك الباص ولا أستطيع إيصالك اليوم |
| San Francisco otobüsü 2. perona girmek üzere. | Open Subtitles | الحافلة الى سان فرانسيسكو تصل الآن رصيف 2 |
| Ben de hemen paramı istiyorum dedim. Yoksa arabayla şehre dönerim, siz de otobüsü beklersiniz. | Open Subtitles | لقد أخبرتك أننى أريد مالى الآن وسأعود إلى المدينة ويمكنكم أنتظار الحافلة |
| Umrumda değil. İlk otobüsü istiyoruz. | Open Subtitles | نحن لا نهتم نحن فقط نريد الحافلة القادمة |
| Eğer polis ikinci otobüsü görürse, hepimiz tutuklanırız. | Open Subtitles | لو رأت الشرطة الحافلة الثانية وهى قادمة, سيعتقلوننا جميعا |
| - Acele etmezse otobüsü kaçıracak. - Vakti var. | Open Subtitles | من الأفضل أن يسرع وألا ستفوته الحافلة لديه وقت |
| Okul otobüsü kullanıma hazır efendim. | Open Subtitles | الحافلة المدرسية ستعمل في الحال أيها الحاكم |
| Bu adam bütün otobüsü enfekte edebilir ve hepimiz hasta olabiliriz. | Open Subtitles | إذا كان ذلك الرجل الموجود في الحافلة مصاب بمرض معدي ، فجميعنا سنصاب به |
| otobüsü bekleyemem, Allah bilir ne zaman gelir. | Open Subtitles | لا يمكنني الإنتظار، لا أحد يعلم متى تصل الحافلة |
| otobüsü Keta'ya kadar sürecek yeni bir şoför bulmamız gerekiyordu. | Open Subtitles | فكان علينا إيجاد سائق حافلة أخر ليقلنا إلى مدينة كويتا |
| Ama yaşlı olduğu için ölmedi. Bir okul otobüsü çarptı. | Open Subtitles | لكنه لم يمت من الشيخوخة ضُرب من قبل حافلة مدرسية |
| Mahkumlarla dolu bir otobüsü sürmek için uygun muyum bilmiyorum. | Open Subtitles | لست متأكدا إذا أنا الرجل المناسب لقيادة حافلة مليئة السجناء. |
| - Gitmeliyiz. Geç kaldık. - otobüsü kaçıracağız. | Open Subtitles | علينا أن نذهب نحن متأخرون سوف نتأخر على الباص |
| Seninle takılmak isterdim, Leela ama bensiz 10:15 Nutley otobüsü gidemez. | Open Subtitles | إذاً على أية حال, كم أحب معاشرتك.. ولكن ذلك الباص المؤدي لنوتلي لن يقود نفسه |
| 105. otoyoldayım, polisin kaçak otobüsü başarıyla yönlendirdiği yerde... | Open Subtitles | هيلين لا انا هنا علي الطريق 105 حيث نجح رجال الشرطه في تحويل مسار الحافله الي الطريق السريع |
| Büyük demiştin, ama bir otobüsü yutacak kadar büyük olduğunu hiç düşünmemiştim! | Open Subtitles | قلت انه كبير ولاكني لم اعتقد انه يستطيع اكل باص كأنه يتنفس |
| Şey, öğretmenlerin nasıl her zaman eğer aptalın biri yaramazlık yapmayı kesmezse otobüsü döndürmekle blöf yaptığını bilirsin ya? | Open Subtitles | حسنا , تعرفين حين يخادعنا المدرّسون بقولهم انهم سيعودون أدراجهم بالحافلة اذا لم يتوقف أحمق ما عن العبث ؟ |
| Koca William, otobüsü ana caddeden götür. Haydi! | Open Subtitles | وليام خذ الاتوبيس على طول الطريق الرئيسى0 أذهب0 أذهب |
| Her sortlu kz için otobüsü durduramayz. | Open Subtitles | لا يمكننا إيقاْف الحافلةِ في كُلَّ مَرَّة تَرى فيها بنت بسروال قصير |
| Okul otobüsü niye sizde? Tamam. | Open Subtitles | لماذا هذا الأتوبيس المدرسي هنا؟ |
| Bayan Lamonsoff, sizi görmek ne güzel. Güzel okul otobüsü, Lenny. | Open Subtitles | مرحبا بك أم "لومنسوف" من الجيد رؤيتك أتوبيس مدرسة جميل ليني |
| Bir hayal edin, Lagos'taki her bir otobüsü bu örgütsel ağın bir parçası olarak. | TED | تخيل لو أن كل واحدة من هذه الحافلات في لاغوس كانت جزء من الشبكة المتداخلة. |
| Bir saat önce kalkan bir otobüsü yakalamanın imkânı yok. | Open Subtitles | من المستحيل الن أن تلحق بحافلة غادرت منذ ساعة مضت |
| Tur otobüsü soygunu mu? Hala vaktim var. | Open Subtitles | سطو على حافله سياحيه لازال لدي الوقت الكافي |
| Bütün otobüsü görüyor. | Open Subtitles | هو يُمْكِنُ أَنْ يَرى الحافلةَ الكاملةَ. |
| Rehineleri serbest bıraktığın an helikopterleri, otobüsü, ...motorsikleti ve dev tekeri getirtiyorum. | Open Subtitles | سأتى لك بالمروحيات والحافلة والهارلى والشاحنة ذو العجلات حالما... تعطينى الرهائن الملعونين |