"otobüs durağına" - Translation from Turkish to Arabic

    • محطة الحافلات
        
    • موقف الحافلات
        
    • محطة الأتوبيس
        
    • محطة الحافلة
        
    • موقف الحافلة
        
    • لمحطة الحافلات
        
    • محطة حافلة
        
    • محطة للحافلات
        
    • لموقف الحافلات
        
    • لموقف الحافلة
        
    • الى محطة
        
    • توقف الباص
        
    Bu malı götür. Onu otobüs durağına bırak. Open Subtitles حمّل هذه الحمولة وأفرغها في محطة الحافلات
    Onu otobüs durağına bırakacağım, ben de eve geri döneceğim. Open Subtitles انا سوف اوصلها الى محطة الحافلات في طريق عودتي
    Onu otobüs durağına bırakacaktım, ve hasta numarası yaptı. Open Subtitles لقد كنت أريد أن أوصله إلى موقف الحافلات عندما قام بالتظاهر على أنه مريض
    Ama durumu kötü görünüyor. Onu öylece otobüs durağına bırakamazsın. Open Subtitles ولكنه لا يبدو بخير، لا يمكننا تركه في محطة الأتوبيس هكذا
    O gece kocası, ondan ayrılmak istediğini öğrendi ve bira cesareti ve elinde kasap bıçağıyla onu otobüs durağına kadar takip etti. Open Subtitles تلك الليلة، اكتشف زوجها أنها تريد أن تتركه، وتبعها إلى محطة الحافلة وهو ثمل ويحمل سكين جزار في يده.
    Clasky'lerin evinden otobüs durağına kadar olan iki kilometrelik yol... hayatımdaki en uzun yürüyüştü. Open Subtitles مسيرتى من منزل كلاسكى إلى موقف الحافلة كانت الأطول فى حياتى
    Şu yöne doğru gidiyoruz ve otobüs durağına varıyoruz, ve şu büyük otobüslerden birine biniyoruz. Open Subtitles كيف تذهبين للمنزل ؟ نذهب لهذا الطريق ثم نصل لمحطة الحافلات و نركب إحدي الحافلات الكبيرة 82 00:
    Burası otobüs durağına dönmüş. Open Subtitles كأنها محطة حافلة هنا
    Otostopla en yakın otobüs durağına gittim. Open Subtitles ركضت إلى أقرب محطة للحافلات , و قام حاجب طيب القلب , صاحب عيون حزينة
    otobüs durağına gider, vaftiz olacakları toplardım... Open Subtitles أستطيع الذهاب إلى محطة الحافلات وأخذهم جميعاً
    Ertesi gün istediğim oldu ve otobüs durağına doğru yola çıktık. Open Subtitles في اليوم التالي فعلنا ما أردت وتوجهت إلى محطة الحافلات ،
    Devam et, bir 10-12 yıla otobüs durağına gidersin. Open Subtitles بهذه الطريقة، ستتمكن بلا شك مِن الوصول إلى محطة الحافلات خلال عشر إلى اثني عشر عاماً
    Gerçek postalar eve gelir otobüs durağına değil. Open Subtitles البريد الحقيقي يتم توصيله الى منزلك وليس موقف الحافلات
    Kişisel eşyalarımı aldım hesabımda para vardı ve beni otobüs durağına götürdüler. Open Subtitles أخذت أغراضي الشخصية كانت أموالي في الحساب و أخذوني إلى موقف الحافلات إتصلت بأمي في كل محطة توقفنا فيها
    otobüs durağına gittim ve bir otobüse bindim. Bir not bıraktım. Open Subtitles ذهبت الى موقف الحافلات وركبت الحافلة
    Giyinmiştik ve ben otobüs durağına doğru yürüdüm. Open Subtitles ثم لبسنا ومشيت معها الى محطة الأتوبيس
    otobüs durağına yürüyordum. Open Subtitles فقط أمشى حتى محطة الأتوبيس أين أمى ؟
    otobüs durağına yürüdü, ne takas edeceğini düşündü ya da korkmuş ve aç ailesini doyurabilmek için haftayı çıkarmak için ne yapabileceğini. Open Subtitles توجّه إلى محطة الحافلة يفكّرُ في ما يمكنُه أن يقايضه أو ما يستطيعُ فِعلَه ليحصُل على قوتِ يومِه
    Sana sandviç hazırlayıp yaşadığın otobüs durağına gelmek zorunda kalırdım. Open Subtitles \u200fوقتها سأضطر إلى إعداد شطائر اللحم المعلب \u200fوتوصيلها لك \u200fفي محطة الحافلة التي ستعيشين فيها.
    Selam, Poncho. Dışarı çık dostum. Sen bir otobüs durağına daldın. Open Subtitles بانشو، اخرجي ياصديقتي ــ كسرت لافتة موقف الحافلة ــ أجل أعرف سيدتي، سأصلحها غداً
    Evet, ama babam ve amcam ile otobüs durağına götürülmek mi? Open Subtitles أجل, لكن أن يتم مرافقتي إلى موقف الحافلة من قبل أبي و عمي؟
    otobüs durağına gidip, kızımın kasabasına giden otobüse bineceğim. Open Subtitles سأذهب لمحطة الحافلات و سأستقل الحافلة المتوجهة لمدينة إبنتي
    - Sizi otobüs durağına götürürüm. Open Subtitles ـ سأصطحبك إلى محطة حافلة.
    Hayır, sadece en yakın otobüs durağına kadar gidecektim. Open Subtitles كلا، إلى أقرب محطة للحافلات فحسب
    Çok fazla yağıyordu. otobüs durağına sığınmıştık. Open Subtitles كانت تمطرُ بغزارة ؛ ركضنّا حتى وصلنا لموقف الحافلات
    otobüs durağına kadar iki kilometre yürümek zorunda kaldım. Open Subtitles اضطررت للمشي لميل و نصف لموقف الحافلة
    Otobüse binmek şöyle dursun, otobüs durağına bile bakmam o zaman. Open Subtitles لأترك صعود الأوتوبيس لن أنظر حتى الى محطة الأوتوبيس
    otobüs durağına ulaştığımda otobüsü hareket ederken gördüm yani kaçırmıştım. Open Subtitles عندما وصلت إلى مكان توقف الباص رأيت الباص يغادر اذن فوّته

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more