"oturmaya" - Translation from Turkish to Arabic

    • الجلوس
        
    • للجلوس
        
    • ليجلس
        
    • وجلست
        
    • والجلوس
        
    • لأجلس
        
    • كي تجلس
        
    • أن نجلس
        
    Öyle günde 18 saat kıçını yaya yaya tırda oturmaya benzemez. Open Subtitles ليس الجلوس على مؤخرتك في شاحنة لمدة 18 ساعة في اليوم
    Yıllardır, derslerde tuvaletlerini tutarak oturmaya alışmışlar. TED لقد اعتادوا الجلوس خلال الدروس لسنوات وسنوات وهم ممتنعين عن قضاء حاجتهم.
    Ancak günümüz hayat koşulları bizi hareket etmekten çok oturmaya yönlendirmektedir ve insan bedeninin yapısı bu kadar hareketsiz bir hayat için uygun değildir. TED لكن في الوقت الحاضر تجبرنا أنماط حياتنا على الجلوس أكثر من الحركة بكثير لم تبنى أجسادنا من أجل هذه الحياة الكسولة
    Şarap çarptığı için bara biraz oturmaya gittim. Open Subtitles ،لقد ثملت قليلا من النبيذ ذهبت للجلوس في المشرب
    Sosyal hizmetlerden Cynthia, bu gece ben işteyken seninle oturmaya gönüllü oldu. Open Subtitles " وتطوعت عاملة قضيتك " سنثيا للجلوس معك الليلة وأنا في العمل
    Çember şeklinde oturmak, ateşin etrafında oturmaya benzer. TED الجلوس في دائرة تشبه الجلوسَ وسط النار.
    Burada oturmaya 10, 1 1 yıl önce başladın. Open Subtitles أنت بدأت الجلوس هنا منذ 10 أو 11 عام مضوا
    Hey, en önde oturmaya ne dersin? Bana sözleri oradan söyleyebilirsin. Open Subtitles ما رأيُكِ في الجلوس في السطر الأول وقول الكلمات لي
    Alışık olduğumdan daha ufak bir hedefti Bunun üzerine oturmaya karar verdim. Open Subtitles لقد كان اصغر مما انا متعود عليه .. لذا فكرت انه يجب علي الجلوس
    Yüksek enerjili radyasyon araştırma bölümüne geçtikten sonra ufak bir iş kazası geçirdi, bizim diğer elemanlar da onun yanında oturmaya çekiniyorlar. Open Subtitles تحول إلى بحث إشعاع مستويات الطاقة العليا عنده مشكلة صغيرة والآن باقي الرجال ينزعجون من الجلوس بجانبه
    Seni Victoria'ma götürdükten sonra tekrar gökyüzüne koyacaktım, ama sen belliki ne idüğü belirsiz bir yerde sonsuza dek oturmaya kararlısın. Open Subtitles كنت سأعيدك الى السماء بعدما أهديك الى فيكتوريا لكن من الواضح أنك تفضلين الجلوس هنا في اللا مكان للأبد
    Bir beyefendi böyle kasvetli bir mağarada oturmaya nasıl göz yumar? Open Subtitles كيف بمقدور رجل نبيل الجلوس في مكان كئيب كهذا؟
    Büyükbaba, hikaye yok. Bizimle gelebilir ya da burada köpek balığı bankında oturmaya devam edersin. Open Subtitles ايها الجد ، لا وقت للقصص ، يمكنك المجيئ معنا أو الجلوس هنا على المقعد ذو شكل القرش
    Seni yedi yıldır tanıyorum ama seninle aynı koltukta oturmaya bile zor dayanıyorum. Open Subtitles أنا أعرفك منذ 7 سنوات وبالكاد أتحمّل الجلوس بالأريكة معك
    Kenarda oturmaya alışık değilim, adamım. Open Subtitles لم أعتد الجلوس على الخطوط الجانبية، يارجل
    Ayrıca, yeni kralın ana danışmanlarından biri olarak küçük konseyde oturmaya davet ediyorum. Open Subtitles أدعوك أيضاً للجلوس في مجلس المشورة لتخدم كواحد من مستشارين الملك الرئيسيين.
    Şuradaki özel masamıza oturmaya ne dersin? Open Subtitles مارأيكِ بأنّ تذهبي للجلوس على الطاولة الخاصة
    fark edersin.Seninle oturmaya gelecek Twitter takipçilerin TED لن يأتي متتبعوك على تويتر للجلوس معك،
    Siz tanrılar şu kısacık ömrümde, aranızda oturmaya yetecek kadar iş yapmadım mı? Open Subtitles -ايتها الالهة -هل فعلت ما يكفى طوال حياتى القصيرة للجلوس بينكم؟
    Eğer biri oturmaya gönüllü oluyorsa neden izin vermiyor ki? Open Subtitles اذ ارد شخص ما التطوع ليجلس عليه لماذا لايدعهم يفعلون؟
    Yalnız kalmak istedim, o yüzden yukarıdaki yatak odalarından birine oturmaya gittim. Open Subtitles اردت ان اكون لوحدي، لذا ذهبت وجلست في احدى غرف النوم في الطابق العلوي
    Ateşin yanında oturmaya gidiyorum. Open Subtitles الحق ، أنا ستعمل الذهاب والجلوس على النار.
    Biliyor musun, düşündüm de, Karanlık bir odada bir öğretmenin yanında oturmaya hevesli değilim. Open Subtitles أتعرف،بعدالتفكير.. أنا لستُ متشوقة لأجلس في غرفة مظلمة مع مُدرّس.
    Babamla aynı sandalyeye oturmaya bile yakışmıyorsun sen. Open Subtitles انت حتى لست مناسبا كي تجلس على ذات الكرسي مثل ابي
    Pekâla, maç başlamak üzere. Beraber oturmaya ne dersin? Open Subtitles طيب, حسناً, ستبدأ المباره بعد دقائق, هل تريدين أن نجلس بجانب بعض؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more