| Hey çocuklar! Yalanmış! Hâlâ bir parşömen var. | Open Subtitles | يا رفاق, إن الخبر مزيف, مازالت توجد لفيفة لم تُكتشف |
| Elimizdeki parşömen çok işe yarıyordu. | Open Subtitles | اللفافة التي كانت لدينا تبدو بأنها كانت مفيدة لنا. |
| Bu, 50 sene önce, Paris'te küçük bir kitapçıda bulduğum bir parşömen nota kağıdı. | TED | وجدت هذه المخطوطة الموسيقية في مكتبة في باريس منذ 50 عاما مضت. |
| Onlar gün boyunca dışarıdayken ele geçirilen bir parşömen geliyor. | TED | بينما كانوا خارج المنزل أثناء اليوم، وصلت مخطوطة اعتراض |
| Eminim o parşömen yüzünden biranın tadı iğrenç oluyordur. | Open Subtitles | أراهن بأن اللفيفة تجعل طعم البيرة مروعاً |
| Tüm parşömen leke olursa çok üzülürüm. | Open Subtitles | أناستعملتنزعجيإذا كان هناك البقع جميع أنحاء الرق |
| Birkaç büyü kitabı, birkaç parşömen. | Open Subtitles | بعض كتب التعاويذ, وبعض المخطوطات |
| Morgan'ın bıraktığı sadece bu parşömen ve haritaydı. | Open Subtitles | لا , كل ماتركه * مورجان * كان هذه الورقه و الخريطه |
| Golem, parşömen tomarına yazılıp, ağzına atılan her görevi yerine getirirdi. | Open Subtitles | وكان العملاق يؤدي أيّ مهمة تكتب على لفافة وتوضع بفمه |
| Madem öyle, bir parşömen daha bulabilir miyiz bilmiyorum ama bir kez olsun dövüşmek istediğim biri vardı! | Open Subtitles | ،في هذه الحالة، لا أظن أننا سنحصل على لفيفة لكن هناك من أود مقاتلته لمرّةٍ واحدة |
| Bunun yanında bir başkasında ağızından bir parşömen çıkaracağını yazıyor. | Open Subtitles | دعك من هذه إسطورة آخرى البعض لديهم لفيفة بداخل أفواههم والتي يجب أن تخرجها |
| Onları parşömen kağıtlarına mı yazıyorsun? Yoksa taştan tabletlere mi? | Open Subtitles | أنت تَكْتبُهم على لفيفة ولوح حجري. |
| Büyük Kütüphane'deki araştırmalarım sonucu bir parşömen buldum. | Open Subtitles | في عدواني على المكتبة الكبيرة مسبقاً في هذا العام, قد وجدت اللفافة التي تحدد موقع |
| Büyük Kütüphane'den aldığım bu parşömen bizim haritamız. | Open Subtitles | هذه هي اللفافة المأخوذة من المكتبة العظيمة. هذه هي خريطتنا. |
| Orasını bilemem ama yapan kişinin çoktan öldüğü kesin çünkü bu parşömen en az 200 yıllık. | Open Subtitles | لا أستطيع تبرير ذلك، ولكن أياً كان ذلك الشخص، فقد توفى منذ أمد بعيد لأن عمر هذه المخطوطة يتجاوز المائتي عام على الأقل، |
| Tam aksine içinde bu parşömen vardı. | Open Subtitles | بالعكس هذه المخطوطة كانت بداخلها |
| İkinci Hokage'ye ait olduğuna inanılan parşömen ve Katana. Raijin'in kılıcı. [ Raijin= Yıldırım Tanrısı] | Open Subtitles | كما ترى, إنه مخطوطة الختم وسيف الهوكاغي الثاني الأسطوري ,سيف الرايجن سيد البرق |
| Ted, Toga'daki bir herif az önce geldi ve bir parşömen getirdi | Open Subtitles | تيد ، رجل أتى وسلمني مخطوطة |
| parşömen hakkında hiçbir şey bilmiyorum. | Open Subtitles | سامحينى أيتها المؤمنة، لا أعلم أيّ شيء عن اللفيفة. |
| parşömen iyileştirme dersim var. | Open Subtitles | لدي حصة مسائية في ترميم المخطوطات |
| parşömen Kan Kasesi'ne ulaşmak için bize ipuçları veriyordu. | Open Subtitles | " الورقه تزوّدَنا بالأفكارِ لكى نصل الى الـ " سينجرال |
| Gerçekten aptal bir parşömen karşısında Avatar'ımı vereceksiniz ? | Open Subtitles | أستسلمون الآفاتار مقابل لفافة غبية؟ |
| Bu kar suçlunun hiç istemese de kendi el yazısıyla imzasını attığı bir parşömen gibidir. | Open Subtitles | إنها بمثابة رق الكتابة ، الذي يُجبر المجرم على ترك توقيعه فوق سطحها والآن ماذا تقرأ من آثار الأقدام هنا ؟ |
| Mesela benim aldığım koku yeni biçilmiş çimen, yeni bir parşömen ve naneli diş macunu. | Open Subtitles | فعلىسبيلالمثال، أنا أشمّ رائحة عشب مقطع. وورقّ كتابة جديد ومعجون أسنان برائحة النعناع. |
| İlahi parşömen. | Open Subtitles | وانتقل في نهاية المطاف. |