| Ancak burada yapmaya çalıştığımız, binanın kendisini doğanın bir parçası haline getirmek, ki böylelikle doğa parktan şehre doğru uzansın. | TED | ولكن ما نريد أن نفعله هنا أن نجعل المبنى جزءًا من الطبيعة، ليمكننا من تمديد الطبيعة من الحديقة إلى المدينة. |
| Yani siz parktan ayrıldıktan sonra kimse iletişim kurmadı mı? | Open Subtitles | إذن ، ألم تتصل بها بعدما غادرت من الحديقة ؟ |
| Gün içerisinde veya opera olmadığında insanlar buraya gelebiliyor ve manzaranın keyfini çıkarabiliyor ve parktan binaya doğru yolculuklarına devam edebiliyorlar. | TED | خلال اليوم أو عندما لا يكون هناك أوبرا، يأتي الناس إلى هنا ويستمتعون بالمناظر، ويكملون رحلتهم في الحديقة داخل المبنى. |
| Bir gece parktan evime giderken 2 adam bana tecavüz etmeye çalıştı. | Open Subtitles | كنت أعبر المنتزه إلى البيت عندما حاول رجلان الاعتداء عليّ |
| parktan döndüğümüz zaman sahibe bizi bekliyordu. | Open Subtitles | عندما عدنا من المنتزه السيدة كانت فى أنتظارنا |
| Parkta ve tek başına. Çocuklar parktan korkar. | Open Subtitles | انه في المتنزه ولوحده الاطفال يخافون البقاء وحدهم في المتنزه |
| Bu berbat! Bu bir gezi değilki! Ben şimdi parktan geliyorum! | Open Subtitles | هذا مقرف، هذه ليست رحلة لقد عدت للتو من المتنزه |
| İstasyondan yürüyerek geldiniz ve parktan geçerek evin arka tarafına ulaştınız, öyle mi? | Open Subtitles | أذن.أنت أتيت سيرا من المحطه,عابرا خلال الحديقه الى خلف المنزل الرئيسي.أليس هذا صحيح؟ |
| Önemli değil, bayım. parktan bir tane daha alırız. - Haydi. | Open Subtitles | لا عليك يا سيدي سأحضر له غيره في الحديقة |
| Önemli değil, bayım. parktan bir tane daha alırız. | Open Subtitles | لا عليك يا سيدي سأحضر له غيره في الحديقة |
| April Ross'tan kaçtıktan sonra onu parktan kaçırdı, buraya cinayet mekanına getirdi. | Open Subtitles | لقد خطف أبريل من الحديقة بعد أن هربت من روس و أحضرها إلى هنا إلى منطقة القتل الخاصة به |
| O notun üstünde parktan bulaşmış ipuçları bulduk. | Open Subtitles | لقد وجدنا أدلةً من الحديقة على تلك المفكرة |
| Neyse, dün gece iyi ki parktan geçmeye karar vermişim diyorum. | Open Subtitles | انا سعيد أننى قررت المشى فى طريق الحديقة بالامس |
| Seni bir kadın aradı. Jelena. parktan tanışıyormuşsunuz. | Open Subtitles | إتصلت بك إمرأة إسمها جيلينا قالت أنها تعرفك من الحديقة |
| En kestirme yol 9. cadde değil, tamam mı? parktan geçmektir. | Open Subtitles | وافضل طريق جنوبا هي الجادة التاسعة عبر المنتزه |
| Charlie parktan kaçırılmadı, alışveriş merkezinde kaçırıldı. | Open Subtitles | لم يؤخذ تشارلي من المنتزه لقد تم خطفه من مركز التسوق |
| Arabam ileride, parkı geçince. - parktan geçelim. | Open Subtitles | سيارتى هناك بجانب المنتزه ويجب أن نعبر من هنا |
| İş arkadaşları hep parktan yürüdüğünü söyledi parkın diğer tarafında yaşıyormuş. | Open Subtitles | قال الموظفون بأنه لطالما مشى من خلال المتنزه لأنه كان يعيش على الجانب الآخر |
| parktan kestirmeden gidince iyi oldu. | Open Subtitles | الطريق المختصرة عبر المتنزه ستفلح. |
| Johnny Restarick, eve parktan gelerek girdiğini söylemişti. | Open Subtitles | جوني ريستاريك يدعي أنه دخل المنزل من خلال الحديقه |
| 15 yaşındaydı. Gündüz vakti parktan geçerek eve geliyordu. | Open Subtitles | يبلغ من العمر 15.مشي خلال متنزه في وضح النهار في طريقه إلى البيت |
| Görünüşe bakılırsa, Red John ya da onun gibi görünen biri o kızı bir saat kadar önce civardaki bir parktan kandırıp buraya getirmiş. | Open Subtitles | على ما يبدو، (ريد جون) أو شخص يزعم أنّه هُو استدرج الفتاة مِن مُتنزّه قريب منذ حوالي ساعة. |