"paylaştığımızı" - Translation from Turkish to Arabic

• نتشارك
• تشاركنا
• نتشاركُ

Tanrım, ortak olduğumuzu, her şeyi yüzde elli-elli paylaştığımızı sanıyordum.
كنت أظن أننا شريكان نتشارك كل شيء مناصفةً

Kyle'la neler paylaştığımızı bilemezsin.
ليس لديكِ اي فكرة عن ماذا نتشارك أنا مع كايل

Anahtarlarımızı başkalarıyla paylaştığımızı mı düşünüyorsun? Bu kurallara aykırı. Senin kurallarına.
اتظن اننا نتشارك المفاتيح هذا مخالف للقوانين قوانينك انت فينسينت

Günlüklerimizi ve şampuanlarımızı paylaştığımızı düşünürüm.
و كيف أننا تشاركنا مذكراتنا و صابون الاستحمام

Birbirimizi çok uzun süredir tanımadığımızı biliyorum ama bir çok şeyi paylaştığımızı hissediyorum.
أعلم أنّنا لم نتقابل منذُ مدّة، ولكنني أشعر أنّنا نتشاركُ الكثير.

Bu bana hâlâ hatıralarımızı umutlarımızı ve fikirlerimizi paylaştığımızı hatırlatıyor.
والذي يذكرنا أننا مازلنا نتشارك الذكريات ,الآمال والأفكار

Bilim adamları insan DNA'sıyla Archea DNA'larını karşılaştırdı ve yaklaşık 200 geni paylaştığımızı buldu.
قارن العلماء الحمض النووي للأركيا بالحمض النووي للإنسان و وجدوا أننا نتشارك في حوالي 200 جين

Andy ile paramızı paylaştığımızı öğrendiğim gün işimden ayrıldım, büyük ekranlı bir TV ve kendime on adet eşofman aldım.
اليوم الذي وجدت انني واندي نتشارك الاموال استقلت من عملي واشتريت تلفازا ضخما وارحت نفسي

Aynı değerleri paylaştığımızı düşünmüyorum. Neden bu kadar acele ettim?
انا لا اعتقد اننا نتشارك في نفس القيم لماذا نحن على عجلة بهذا الأمر؟

Yeterince geriye gittiğiniz takdirde ortak atalarımızı kelebeklerle gri kurtla mantarlarla köpekbalıklarıyla bakterilerle ve serçelerle paylaştığımızı bulacaksınız.
إذا عدت للماضي بشكل كافي ستجد اننا نتشارك سلف مُشترك مع مع الفراشات

O yüzden lütfen aynı hikayeyi paylaştığımızı sanma.
لذا رجاءً، لا تفترضي أنّنا نتشارك القصّة نفسها

Mo, diğerleri her zaman seni izlediğimi söylerler ama ben, aynı hayatı paylaştığımızı söylüyorum.
"مو"، الأخريات دائماً ما قالت أنها ستتبعك، أقول أننا نتشارك ذات الحياة.

Kudüs'ü bir musibetten kurtarmak için aynı amacı ve aynı isteği paylaştığımızı düşünüyorum.
اعتقد اننا نتشارك مصالح مشتركة رغبة مشتركة لتخلص أورشليم من الطاعون...

Bu saçma anlaşmayla velayeti paylaştığımızı da hatırlat.
وذكريها أننا نتشارك بحضانتها

Bunu paylaştığımızı sanıyordum.
اعتقدت اننا نتشارك ذلك

Aynı beyni paylaştığımızı unutma.
ياصاح، نحن نتشارك الدماغ.

Son sınıfta aynı odayı paylaştığımızı hatırlıyor musun?
أتتذكر عندما تشاركنا بغرفة أثناء السنة الأخيرة؟

Ayrıca, bu seçime ilişkin derin bir hayalkırıklığı ile iki partili politik sistemimize ilişkin ciddi kaygılar paylaştığımızı anladım
وتعلمت أيضا أننا تشاركنا بخيبة أمل عميقة في هذه الانتخابات، وأن لدينا مخاوف متزايدة بشأن نظامنا السياسي القائم على حزبين.

Bugün Smithsonian'daki şu doktor Hawaii'deki bir konferans sırasında özel bir şeyler paylaştığımızı ima etti.
تلك الطبيبة اليوم في المعمل "السمثسوني" لمحت إننا تشاركنا شيء ما مميزاً في "هاواي" -في مؤتمر ذات مرة

Uyandığımda, aynı yastığı paylaştığımızı görmeyi mi?
" أنّي استيقظتُ وإذا بنا نتشاركُ الوسادة؟ "

Haldane, ortalama olarak, bize özel genetik bilginin yarısını bir kardeşle ve sekizde birini de kuzenle paylaştığımızı biliyordu, bu yüzden de uğruna ölmeyi göze alıp gen savaşında ne kâr ne zarar edeceği kaç akrabası olduğuna dair soğukkanlı bir değerlendirme yapıyordu.
علم (هالديان) أنّنا في المتوسّط نتشاركُ حوالي نصف معلوماتنا الوراثيّة الدقيقة مع الشقيق, و الثمن مع أبناء العمومة, لذلك كان يُعطي تقييما جيّداً لكميّة الأقارب الذين بمقدوره تحمّل الموت لأجلهم, ولايزالون مُتعادلين في الصراع الوراثيّ.