Tanrım, ortak olduğumuzu, her şeyi yüzde elli-elli paylaştığımızı sanıyordum. | Open Subtitles | كنت أظن أننا شريكان نتشارك كل شيء مناصفةً |
Kyle'la neler paylaştığımızı bilemezsin. | Open Subtitles | ليس لديكِ اي فكرة عن ماذا نتشارك أنا مع كايل |
Anahtarlarımızı başkalarıyla paylaştığımızı mı düşünüyorsun? Bu kurallara aykırı. Senin kurallarına. | Open Subtitles | اتظن اننا نتشارك المفاتيح هذا مخالف للقوانين قوانينك انت فينسينت |
Günlüklerimizi ve şampuanlarımızı paylaştığımızı düşünürüm. | Open Subtitles | و كيف أننا تشاركنا مذكراتنا و صابون الاستحمام |
Birbirimizi çok uzun süredir tanımadığımızı biliyorum ama bir çok şeyi paylaştığımızı hissediyorum. | Open Subtitles | أعلم أنّنا لم نتقابل منذُ مدّة، ولكنني أشعر أنّنا نتشاركُ الكثير. |
Bu bana hâlâ hatıralarımızı umutlarımızı ve fikirlerimizi paylaştığımızı hatırlatıyor. | Open Subtitles | والذي يذكرنا أننا مازلنا نتشارك الذكريات ,الآمال والأفكار |
Bilim adamları insan DNA'sıyla Archea DNA'larını karşılaştırdı ve yaklaşık 200 geni paylaştığımızı buldu. | Open Subtitles | قارن العلماء الحمض النووي للأركيا بالحمض النووي للإنسان و وجدوا أننا نتشارك في حوالي 200 جين |
Andy ile paramızı paylaştığımızı öğrendiğim gün işimden ayrıldım, büyük ekranlı bir TV ve kendime on adet eşofman aldım. | Open Subtitles | اليوم الذي وجدت انني واندي نتشارك الاموال استقلت من عملي واشتريت تلفازا ضخما وارحت نفسي |
Aynı değerleri paylaştığımızı düşünmüyorum. Neden bu kadar acele ettim? | Open Subtitles | انا لا اعتقد اننا نتشارك في نفس القيم لماذا نحن على عجلة بهذا الأمر؟ |
Yeterince geriye gittiğiniz takdirde ortak atalarımızı kelebeklerle gri kurtla mantarlarla köpekbalıklarıyla bakterilerle ve serçelerle paylaştığımızı bulacaksınız. | Open Subtitles | إذا عدت للماضي بشكل كافي ستجد اننا نتشارك سلف مُشترك مع مع الفراشات |
O yüzden lütfen aynı hikayeyi paylaştığımızı sanma. | Open Subtitles | لذا رجاءً، لا تفترضي أنّنا نتشارك القصّة نفسها |
Mo, diğerleri her zaman seni izlediğimi söylerler ama ben, aynı hayatı paylaştığımızı söylüyorum. | Open Subtitles | "مو"، الأخريات دائماً ما قالت أنها ستتبعك، أقول أننا نتشارك ذات الحياة. |
Kudüs'ü bir musibetten kurtarmak için aynı amacı ve aynı isteği paylaştığımızı düşünüyorum. | Open Subtitles | اعتقد اننا نتشارك مصالح مشتركة رغبة مشتركة لتخلص أورشليم من الطاعون... |
Bu saçma anlaşmayla velayeti paylaştığımızı da hatırlat. | Open Subtitles | وذكريها أننا نتشارك بحضانتها |
Bunu paylaştığımızı sanıyordum. | Open Subtitles | اعتقدت اننا نتشارك ذلك |
Aynı beyni paylaştığımızı unutma. | Open Subtitles | ياصاح، نحن نتشارك الدماغ. |
Aynı beyni paylaştığımızı unutma. | Open Subtitles | ياصاح، نحن نتشارك الدماغ. |
Son sınıfta aynı odayı paylaştığımızı hatırlıyor musun? | Open Subtitles | أتتذكر عندما تشاركنا بغرفة أثناء السنة الأخيرة؟ |
Ayrıca, bu seçime ilişkin derin bir hayalkırıklığı ile iki partili politik sistemimize ilişkin ciddi kaygılar paylaştığımızı anladım | TED | وتعلمت أيضا أننا تشاركنا بخيبة أمل عميقة في هذه الانتخابات، وأن لدينا مخاوف متزايدة بشأن نظامنا السياسي القائم على حزبين. |
Bugün Smithsonian'daki şu doktor Hawaii'deki bir konferans sırasında özel bir şeyler paylaştığımızı ima etti. | Open Subtitles | تلك الطبيبة اليوم في المعمل "السمثسوني" لمحت إننا تشاركنا شيء ما مميزاً في "هاواي" -في مؤتمر ذات مرة |
Uyandığımda, aynı yastığı paylaştığımızı görmeyi mi? | Open Subtitles | " أنّي استيقظتُ وإذا بنا نتشاركُ الوسادة؟ " |
Haldane, ortalama olarak, bize özel genetik bilginin yarısını bir kardeşle ve sekizde birini de kuzenle paylaştığımızı biliyordu, bu yüzden de uğruna ölmeyi göze alıp gen savaşında ne kâr ne zarar edeceği kaç akrabası olduğuna dair soğukkanlı bir değerlendirme yapıyordu. | Open Subtitles | علم (هالديان) أنّنا في المتوسّط نتشاركُ حوالي نصف معلوماتنا الوراثيّة الدقيقة مع الشقيق, و الثمن مع أبناء العمومة, لذلك كان يُعطي تقييما جيّداً لكميّة الأقارب الذين بمقدوره تحمّل الموت لأجلهم, ولايزالون مُتعادلين في الصراع الوراثيّ. |