"pazarına" - Translation from Turkish to Arabic

    • لسوق
        
    • للسوق
        
    • سوق
        
    Birisinin tütün pazarına gitmesine izin verirsem, yerini bilecek. Open Subtitles و لو ترك زنجيا ليذهب معك لسوق التبغ ، سيعلم الإتجاهات
    Kitty, Evan, semt pazarına gitmeye ne dersiniz? Open Subtitles كيتي، ايفان ماذا لو ذهبنا لسوق المزارعين ؟
    Zırhını kazanmak için bir Lekesiz elinde gümüş ile köle pazarına gitmeli ve yeni doğmuş bir bebeği, annesinin önünde öldürmelidir. Open Subtitles ليكسب درعه يجب أن يذهب الطاهر لسوق العبيد بعلامة فضية و يجد رضيع جديد و يقتله أمام أمه.
    Bizce temelde mobilite için yeni bir model, barınma için yeni bir model, nasıl yaşadığımıza ve çalıştığımıza dair yeni bir model, gelişmiş teknoloji pazarına bir yol, hepsi bir araya gelebilir, TED نحن نعتقد بشكل قاطع بأنه يمكن دمج كل هذه المساحات مع بعضها، بنمط جديد لسهولة التنقل، نمط جديد للسكن. نمط جديد لكيفية حياتنا وعملنا، مسار للسوق من أجل تكنولوجيا متقدمة،
    Coca-Cola su üzerinde çok çalıştı, fakat şu an Türkiye'deki yetiştiricilerle Avrupa'ya meyve suyu satmak için 17 yıllık kontratlar imzalıyorlar. Bunu da Avrupa pazarına yakın bir ürüne sahip olmak için yapıyorlar. TED كوكا كولا بدأوا في العمل على المياه، وهم الآن يدخلون في عقود تستمر لسبعة عشر عاما مع مزارعين في تركيا ليبيعوا العصار في أوروبا، وهم يفعلون هذا لأنهم يريدون أن يكون لديهم منتج أقرب للسوق الأوروبي.
    Burada, Adalet departmanı da araba parçası pazarına bakıyor, ve departman bunu bu güne kadar takip ettiği en büyük suç soruşturması olarak tanımlıyor TED ما تزال وزارة العدل تتحرى في سوق أجزاء السيارات وهو ماتم وصفه بأكبر تحري إجرامي تم العمل عليه
    Bugün çiftçi pazarına gidiyorum birkaç şey alacağım planın var mı? Open Subtitles سوف أذهب لسوق المُزارعين لأجلب بعض الأشياء ألديك أيّ خطط لقضاء اليوم؟
    Mesela bir merdivene tırmanan bir iş insanı, merdiven hareket ediyor ve borsa pazarına dönüşüyor, bir de dolar simgeli şeyler var, bunlar hep güzel. TED وكما تعلمون، إنه رجل الأعمال الذي يتسلق السلم، ثم يتحرك السلم ويتحول إلى رسم بياني لسوق الأوراق المالية، وأي شيء يحمل علامات الدولار؛ يعتبر جيدًا دائمًا.
    Deniz ürünleri satan bir lokantada çalışıyorsanız, her sabah balık pazarına gitmek zorundasınızdır. Open Subtitles عندمـا تعمـل في مطعـم ... للمأكـولات البحريـة يتعيـن عليك الذهاب لسوق السمك كل صباح
    Midler Caddesindeki bit pazarına gitmiştik. Open Subtitles ذهبنا لسوق السلع الرخيصة والمستعملة في جادة "ميدلر"
    Balık pazarına git uzaktan keşif yap fotoğraf çek. Open Subtitles إذهب هناك لسوق السمك قم ببعض المراقبة، وإلتقط بعض الصور إستعمل أشياء مثل العدسات المقربة، أجهزة تنصت عن بعد لا تكشف نفسك، وإذا استحق ...
    Bitki pazarına gitti. Open Subtitles ذهب لسوق الأعشاب
    Hadi, boğa pazarına gidelim. Open Subtitles فلنذهب لسوق الثيران إذن
    Bayan Gravely ile araba pazarına atıldık. Open Subtitles أنا و السيدة (جرايفلي) لربما نذهب لسوق السيارات .
    Kesinlikle İtalyan pazarına gidiyoruz. Open Subtitles نحن بالتأكيد سنذهب للسوق الإيطالية.
    Sandhya'yı Goshaba pazarına götürmen gerekiyor. Open Subtitles عليك أن تأخذ سانديا للسوق في جوشابا.
    Çiftçiler pazarına gidiyorum. Open Subtitles حسناً ، أنا ذاهب للسوق
    - İtalyan pazarına gidelim. Open Subtitles -دعنا نذهب للسوق الإيطالي .
    Her il tarım için kendi pazarına sahipti. TED كل مقاطعة لديها سوق منتجات زراعية خاص بها
    Her gün 200 milyon dolarlık bit pazarına işe gelmek. Open Subtitles تأتي للعمل كل يوم في مبنى تكلفته 200 مليون دولار سوق البرغوث

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more