| Belki Pazarlıklar sırasında duruma hakim olmak için bir iki kamera daha eklerler. | Open Subtitles | ربما أضافوا بعض الكاميرات الجديدة لمراقبة هذه المفاوضات |
| Asgard karşılığında birşey vermeli. Pazarlıklar böyle olur. | Open Subtitles | الأسجارد يجب أن يعرضوا شيئا فى المقابل هكذا تسير المفاوضات |
| Pazarlıklar sonucunda sağlayacakları ilerlemeleri anladıkları zaman saldırmaya o kadar da istekli olmayabilirler. | Open Subtitles | ما أن يدركوا المميزات التي يمكنهم الحصول عليها من خلال المفاوضات ربما لن يكونوا متحمسين للهجوم |
| - Pazarlıklar yolunda gidiyordu, birden geçit bozuldu. | Open Subtitles | ؟ كانت المفاوضات تسير على مايرام ثم تعطلت البوابة |
| Ayrıca maaş, sigorta, park yeri üzerine yoğun Pazarlıklar yaptık. | Open Subtitles | بالإضافة إلى مفاوضات معقدة بخصوص الأجر والمزايا وموقف السيارة. |
| Arabulucu olduğunuz Kuzey Afrika'daki Pazarlıklar var ya? | Open Subtitles | المفاوضات التي توسطتِ فيها بشمال أفريقيا؟ |
| Ne dersiniz, bir ara verelim mi? Tüm bu Pazarlıklar, çok yorucu. | Open Subtitles | لم لانقول أن علينا أخذ إستراحه من كل هذه المفاوضات إنها فقط مرهقه |
| Eğer yapmazsan, bütün Pazarlıklar hemen sona erecek. | Open Subtitles | وإن لم تفعل، فستتوقف جميع المفاوضات فوراً، وسأسلبك طعامك |
| Evet? Somalili korsanlarla yapılan Pazarlıklar tıkandı. | Open Subtitles | المفاوضات مع الخاطفين الصوماليين وصلت طريق مسدودة |
| Bunun olmasına izin veremeyiz. Bu noktada Pazarlıklar devreye girer. | Open Subtitles | لايمكننا أن نسمح لذلك أن يحدث لذلك وجدت المفاوضات |
| Neden bütün Pazarlıklar kayıtdışı gerçekleşti? | Open Subtitles | لماذا كل المفاوضات التي حدثت غير مُسجلة؟ |
| Pazarlıklar başladıktan sonra otelden kimsenin süite girmesini istemiyor. | Open Subtitles | لا يريد دخول أحد من الفندق إلى الجناح فور بدء المفاوضات |
| Tüm saatler, telefonlar ve çeşitlik küçük ev aletleri Pazarlıklar başlamadan önce çıkarılacak. | Open Subtitles | كل الساعات، والهواتف، والأجهزة الصغيرة المتنوعة ستُزال قبل بدء المفاوضات |
| Anlaşma yasaları, Pazarlıklar boyunca bu tesis içinde hiçbir şekildeki silaha izin vermeyecek. | Open Subtitles | طبقاً لثور فإن قوانين المعاهده تقتضي ... بعدم وجود أسلحة من أى نوع فى هذه القاعده خلال المفاوضات .. |
| Bunun bir parçası olmak istemiyorum. Pazarlıklar. | Open Subtitles | لا ارغب فى ان اشارك فى هذه المفاوضات |
| Pazarlıklar kapandığı vakit ben devreye girerim. | Open Subtitles | أما أنا تقابلني حين تُغلق المفاوضات. |
| Pazarlıklar derhal devam edecek. | Open Subtitles | سوف تستأنف المفاوضات على الفور. |
| Her şey öngörülebilir değildir, ya da borsa en azından benim için, öngörülebilir değil, ama çoğu karmaşık Pazarlıklar öngörülebilirdirler. | TED | ليس كل شيئ قابل للتوقع , البورصة ممكن , علي الأقل بالنسبة لي , لا يمكن توقعها , لكن معظم المفاوضات المعقدة قابلة للتوقع . |
| Uzun süren Pazarlıklar sonucu.. | Open Subtitles | "بعد مفاوضات طويلة مع شركة " اي اس آي تمكن مجلس الشيوخ من اقناع الشركة بانتاج وتوزيع الوقود العضوي |
| Ajanınız Burke için Pazarlıklar yarın başlıyor. | Open Subtitles | مفاوضات ل الخاص بك وكيل بيرك تبدأ غدا. |