| O yatak odasının penceresinde her gece bekledim. Her gece umudumu boşa çıkardı. | Open Subtitles | وقفت في نافذة تلك الغرفة كل ليلة وكل ليلة قام هو بتخييب أملي |
| Tipik bir New York kenti dairesi penceresinde haftada yaklaşık bir salata yetiştirebildik. | TED | في الواقع استطعنا أن نزرع السلطة في أسبوع بما يتطابق مع نافذة شقة مدينة نيويورك. |
| Ve her gece kalenin penceresinde oturup gizlice hayalini kurarmış bir silah bulup, kendisini zapt edenin beynini patlatmanın. | Open Subtitles | وكل ليلة ، كانت تجلس بجوار نافذة القلعة وتحلم سرا بيوم ما تستطيع الحصول على مسدس |
| -Ama Rick Marshall'a bakmadınız. SFPT evinin penceresinde elle yazılmış bir işaret buldu. | Open Subtitles | إس إف بي دي وجدوا توقيع يدوي على نافذة بيته |
| "Biriciğim..." "Şu an şirin bir kır evi penceresinde..." | Open Subtitles | سيدتي العزيزة, انا الان عند نافذة باعثة على السعادة انظر الى بلد رائع الجمال |
| Etkileyici olabilirdi ama ne aradığınızı bilseydiniz odamın penceresinde asılı durduğunu görürdünüz. | Open Subtitles | سيكون ذلك مثيراً للإعجاب ولكن، لو كنت تعلم ما تبحث عنه لكنت رأيته مكتوياً على نافذة غرفتي |
| Şu anda, yolun üstündeki binanın penceresinde silah tutan birini gören iki tanıktan bilgi aldık. | Open Subtitles | سمعنا الآن من شاهدين شاهدوا رجلاً في نافذة البناء المطل على الطريق يحمل بندقية |
| Kendinizi tehlikede hissederseniz kirik kulenin en yüksek penceresinde bir mum yakin. | Open Subtitles | لو كنتِ في ورطة، اضيئي شمعة في أعلى نافذة بالبرج المُتهدم |
| Bir trenin penceresinde duruyordum, kuzeye koleje gittiğimde. | Open Subtitles | كنت أقف على نافذة القطار عندما ذهبت شمالًا إلى الجامعة |
| Çünkü komadan uyandığımda gördüğüm ilk şey kilisenin penceresinde beni tutarkenki yüzün oldu. | Open Subtitles | لأنه حينما صحوت من تلك الغيبوبة، أول ما رأيته كان وجهك حينما كنت تمسك بي من نافذة الكنيسة |
| Hastanedeki minik hediye dükkanının penceresinde bir işaret vardı. diyor ki, "Gönüllüler Aranıyor." | TED | على نافذة لمحل هدايا صغير في المستشفى مكتوب عليها "مطلوب متطوعين". |
| Bir sınıfta gösterini yapabilirsin, hava alanında, (Gülüşmeler) mağaza penceresinde. | TED | في فصل دراسي، في مطار، (ضحك) في نافذة عرض لمتجر |
| - ...penceresinde durduğunuzu belirtiyorsunuz. - Evet. | Open Subtitles | انت وقفت في نافذة مقهى كوني آيلاند نعم |
| Şu evin penceresinde dikilen kız. | Open Subtitles | هذه التي تقف في نافذة ذلك المنزل |
| Yangın çıkışı penceresinde levye izleri var. | Open Subtitles | علامات جيمي على نافذة النجاة من الحريق |
| Çünkü cam, muhtemelen bir kurşun darbesi ile parçalanmış, ayrıca sürücü penceresinde de cam yok. | Open Subtitles | ذلك لأن الزجاج قد تحطم والذي يتلائم مع ضرب الرصاص، أيضاً... لا يوجد زجاج على نافذة السائق |
| Kendinizi tehlikede hissederseniz kırık kulenin en yüksek penceresinde bir mum yakın. | Open Subtitles | اضيئي شمعة في نافذة البرج المُتهدم |
| Tüm zip dosyasını bozmak için veri transfer penceresinde "İptal"i tıkla. | Open Subtitles | لإحداث تلف بالملف المضغوط بشكل كُلي اضغطي على " إحباط " على نافذة نقل البيانات |
| Montavo'nun penceresinde benim parmak izim mi var? Benim olduğunu nereden biliyorsunuz? | Open Subtitles | بصمات أصابعي على نافذة "مونتافو"؟ |
| İkinci kat penceresinde parmaklıklar? | Open Subtitles | قبضان على نافذة طابق ثاني؟ |