Hadi ama kral ve peynirle düzeltemeyeceğin hiçbir şey yok. | Open Subtitles | بربك، لايوجد شئ لايمكن لهذه وشطيرة الجبن ، تحسّن جوّه |
Bir sosin içini peynirle doldurup, salamla sardıktan sonra, yağ dolu bir tavada pişiriyorlar. | Open Subtitles | يقومو بحشو الجبن داخل النقانق، ثم يلفونها باللحم ثم يكسونها بالشحم. |
Ört üstlerini fazladan peynirle | Open Subtitles | فما عليك إلا أن تغطّيها بالمزيد من الجبن |
Koyu kahve, sıcak süt, peynirle birlikte iki dilim Alman ekmeği, ...bal ve bir dilim kızarmış ekmek. | Open Subtitles | قهوة ، حليب ساخن، إثنان شرائح الخبز الألماني بالجبن واحدة من شرائح التوست بالعسل |
sonra onu serbest bırakmak için kafesin kapağını açtığında, karnı peynirle dolu olduğundan yerinde öylece bakıp durmuştu. | Open Subtitles | و عندما فتحت القفص لتطلق سراحه لقد بقي مكانه بمظهرٍ غبي لأنه كان ممتلئ بالجبن |
Yağsız peynirle yaptım. | Open Subtitles | قمت بصناعتها من الجبنة الخالية من الدهون |
Evet ama sadece peynirle karışınca işe yarıyormuş. | Open Subtitles | أنا قرأت هذا أيضاً ، فيما عدا أنه يعمل فقط عند مزجه بالجبنة |
Sadece biraz peynirle şarap almak istiyordum. | Open Subtitles | انا ايضاً اريد شراء النبيذ والذهاب لشراء الجبن |
Senin marifetlerinin kızarmış peynirle sınırlı olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | أشك أن مهاراتك في المطبع تتعدى تحضير الجبن المشوي |
Hem de üç değil, dört bile değil, tam beş tür peynirle iyi giden krakerlerin etrafında. | Open Subtitles | ورتب نفسه بوضع إحترافي في دائرة حول ، ليس ثلاثة أو أربعة ، ولكن خمسة أنواع من الجبن المختلف الألوان؟ |
Birazdan bu mavi peynirle yapacaklarım yasalara aykırı olabilir. | Open Subtitles | أريدكم يا رفاق فحسب أن تعلموا بإنني على وشك فعل الأشياء التي مع الجبن الأزرق ربما يجب أن تكون غير قانونية |
Üç çeşit peynirle yapıyorum. | Open Subtitles | الذي أعدّه رائع جدّاً أستخدم فيه ثلاثة أنواع من الجبن. |
Sayın Başkan, bu gece sizin için başlangıç olarak yenilebilir odun ve eritilmiş peynirle limonlu çorba hazırladım. | Open Subtitles | سيدي الرئيس, بهذه الليلة, أعددت لك, مقبلات حساء الليمون مع ألواح كريمة الجبن |
Sabahları birkaç kaşık kahvaltı gevreği yiyip gün içerisinde birkaç salam dilimini paylaşıp birazcık peynirle tüketmeye kadar düşmüştük. | Open Subtitles | نحن حرفيا نزلنا لأسفل لتناول ملعقتين من رقائق الذرة ونتشارك بعض شرائح السلامي في اليوم مع قطع الجبن |
- O peynirle fondü yapabilir miyim? | Open Subtitles | أيمكنني تحضير الفوندو بذلك الجبن ؟ يمكنك القيام بأي شيء |
Kulağını peynirle tıkadıktan sonra kurtçuklar oluşuyordu. | Open Subtitles | أصيبت بالديدان في أذنيها بعد أن سدتهما بالجبن. |
Saçmalık. Sesleri peynirle durduramazsın. | Open Subtitles | حسناً، هذا جنون لا يمكن إسكات الأصوات بالجبن. |
peynirle kaplanmış bir et vardır. | Open Subtitles | فمثلاً شريحة اللحم التي تغطى بالجبن |
Az yağlı süt talebi yıllar içinde artınca hükümet kendini elinde ne yapacaklarını bilmediği bir sürü peynirle buldu. | Open Subtitles | بينما الطلب على الحليب قليل الدسم تزايد على مر السنين الحكومة وجدت نفسها مع الكثير من الجبنة لم يعرفوا ماذا يفعلوا بها |
Bir başka parti için karınlarını peynirle doldurmaları gerek. | Open Subtitles | يحتاجون تبطين معدتهم بالمزيد من الجبنة من أجل ليلة أخرى من الاحتفال |
Bu taraftaki peynirle dolu. | Open Subtitles | لأن هذه مليئة بالجبنة |
Biftek, gerçek biftek üstünde peynirle beraber? | Open Subtitles | لحم البيتزايولا, لحم البيتزايولا الحقيقى بجبن موضوع أعلاه؟ |