| "Çocukluğumun Zissou'su, pişmanlık duyduğum rüyalarımı temsil ediyor." | Open Subtitles | ممثل طفولة زيسو كل الأحلام التي ندمت عليها |
| Senin yaşındayken pişmanlık duyduğum birçok şeyin baskısı üzerimdeydi. | Open Subtitles | تتألمين هكذا عندما كنت بعمركِ ، لقد كنت مضغوطة من عدة أشياء حيث ندمت عليها |
| Gittiğin için pişmanlık duyduğum şeyler yapmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | اضطررت لفعل أشياء ندمت عليها لأنك كنت غائبة |
| pişmanlık duyduğum tek şey senle evlenmemdir. | Open Subtitles | لا ، الشيء الوحيد الذى أندم عليه هو زواجي منكِ |
| pişmanlık duyduğum bir kazaydı sadece. Bunu sana anlatmayacaktım, ama sonra... | Open Subtitles | بل كان حادثاً أندم عليه بشدة .. ولم أكن سأخبرك بهذا ولكن |
| pişmanlık duyduğum tek şey, seninle tanıştığım gündü. | Open Subtitles | -الشيء الوحيد الذي ندمت عليه يوم أن لقيتك |
| Hayatımda pişmanlık duyduğum çok şey yaptım. | Open Subtitles | فعلت في حياتي أموراً كثيره أندم عليها الآن |
| Tüm hayatım boyunca pişmanlık duyduğum bir hataydı. | Open Subtitles | كانت غلطة ندمت عليها طوال حياتي |
| Benim pişmanlık duyduğum tek şey en başta onun Daniel'ın avukatı olmasıydı. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي أندم عليه هو بأنه كان محامي لـ ( دانيال ) في المقام الأول |
| Gerçekten pişmanlık duyduğum birşey bu. | Open Subtitles | إنه أمر أندم عليه حقاً |
| pişmanlık duyduğum bir hata. | Open Subtitles | شيء ندمت عليه |
| Gerçi saklayacak bir şeyim yok ama, pişmanlık duyduğum bazı iğrenç anlar var. | Open Subtitles | ...عن مراوغاتي وتكلفي و ليس الأمر أنه لدي شئ ما لأخفيه ...لأنني كما تعرف لكن هناك لحظات صغيرة مقرفة أندم عليها |
| pişmanlık duyduğum o hayati tercihleri ben yaptım. | Open Subtitles | إتخذت قرارات، قرارات مصيرية أندم عليها |