| Ve şu sonuca ulaştık, bu sahne anı hafızaya ekildiği zaman, insanlar bir piknikte kendilerine sunulduğunda bu yiyecekleri yemek istemediler. | TED | ووجدنا أنه بمجرد أننا زرعت هذه الذاكرة الزائفة، لم يرغب الناس في تناول تلك الأطعمة بذلك القدر في نزهة في الهواء الطلق. |
| Görevdesin, piknikte değil. | Open Subtitles | يا رجل ، انت في مهمة وليس في نزهة هل ذلك مفهوم |
| O piknikte biraz zehirli sarmaşık toplamam gerekirdi, bu...birazcık acı verdi. | Open Subtitles | لابد أننى ألتقط نبات سام فى تلك النزهة وكان... مؤلما قليلا. |
| 20 dakikaya piknikte olmamız lazım. | Open Subtitles | من المفترض أن نكون في النزهة خلال 20 دقيقة |
| Bana "Oyuncak Ayı piknikte" şarkısını söyler misin? | Open Subtitles | هيا, أنا هنا من أجلك هل تغنى لى أغنية النزهه تلك؟ |
| Ve bunların piknikte... neyi temsil edebileceğini söyleyeceksiniz. | Open Subtitles | إن كنتم تودون ستسمعون إلى ثلاث نغمات موسيقية وعليكم أن تخبروني بما قد تمثله إن تخيلتموها كنزهة |
| İnsanların piknikte oynadıkları bir oyun, tatlım. | Open Subtitles | -إنها لعبة يلعبها الناس في النزهات |
| Ben senin o piknikte tanıdığın adamım ve hep öyle olacağım. | Open Subtitles | أنا ذلك الرجل الذي قابلتيه في نزهة وسأكون دائمًا كذلك |
| Victoria parkında kilisenin düzenlediği bir piknikte mal afatını yine dışarı çıkarmış bir hafta falan sonra... | Open Subtitles | لقد أخرج عضوه في نزهة للكنيسة في حديقة فيكتوريا بعد أسبوع تقريبا |
| Yarın maç öncesi yapacağımız piknikte daha güzelleri olacaktır. | Open Subtitles | انهم سيكونون غداً أفضل في نزهة بعد المباراة |
| Senatör içinde bulunduğumuz tehlikeden bahsediyor ...sense piknikte gibi öylece oturuyorsun burada | Open Subtitles | نحن فقط أخبرنَا مِن قِبل عضو مجلس الشيوخِ حول الخطرِ الذي يُواجهُنا... و تَجْلسُ هنا كما لو كَانتْ هذه نزهة |
| piknikte sadece ikiniz miydiniz? | Open Subtitles | كنتما في نزهة لوحدكما، في أعالي الجبال |
| Bunu biliyorlar çünkü buldukları videodaki piknikte de kolyeyi takmış. | Open Subtitles | عرفوا ذلك لأنها كانت تلبسه... في نزهة مصورة على شريط فيديو... |
| Sonraki piknikte robot olmasın. | Open Subtitles | فى النزهة التالية لن نحضر رجالاً آليين |
| Eğer tekrar aynı adam olabilirsem, yani piknikte tanıştığın adam... ressam... eğer o adam olabilirsem, bu adamın karısı olmayı ister miyidin? | Open Subtitles | لو أمكنني أن أكون ذلك الرجل مرة أخرى الرجل الذي قابلتيه في النزهة الرسام... |
| piknikte 10 dakika falan kaldım. | Open Subtitles | لقد حضرت النزهة.. لـ 10 دقائق، ربّما |
| Bence onunla piknikte tanıştın. | Open Subtitles | أعتقد أنّك إلتقيت بها في النزهة |
| Evet piknikte. Yaz ortasında. | Open Subtitles | أجل, في النزهة في إجازة منتصف العام |
| Bana "Oyuncak Ayı piknikte" şarkısını söyler misin? | Open Subtitles | هل تغنى لى أغنية النزهه تلك؟ |
| piknikte onlara ihtiyacımız var. | Open Subtitles | سنحتاجهم في النزهه |
| piknikte görüşürüz. | Open Subtitles | أراكِ فى النزهه |
| Ve bunların piknikte... neyi temsil edebileceğini söyleyeceksiniz. | Open Subtitles | ستسمعون إلى ثلاث نغمات موسيقية وعليكم أن تخبروني بما قد تمثله إن تخيلتموها كنزهة |
| Peki piknikte ne yemek istersin? | Open Subtitles | - إذاً .. ماذا تتناولين في النزهات |