| polis memuru, bariz bir suçlunun peşinden neden gidemez hiç anlamıyorum. | Open Subtitles | لستَ أفهم بالضبط سبب عدم استطاعة شرطي من ملاحقة مجرمِ معروف |
| Bir polis memuru, alti kadina tacizde bulunmus ve siz bunu önleyebilirmissiniz. | Open Subtitles | ست نساء معتدى عليهن جنسيا من قبل شرطي وكان بإمكانكم منع هذا |
| Kocam bir polis memuru ve bunun olmasına izin vermeyecek. | Open Subtitles | زوجي هو ضابط شرطة وانه لا يريد ذلك بأن يحدث |
| polis memuru acemi bir baskında vuruldu. Dedektif dikkatsizlikle suçlandı. | Open Subtitles | تحقيق حول حادثة أطلاق النار فاشلة من قبـِـل ضابط شرطة |
| Bu polis memuru Joe Charles. Ambulansta annem ve Carol'la birlikteymiş. | Open Subtitles | هذا الضابط جو تشارلز لقد جاء في الإسعاف مع أمي وكارول |
| polis memuru, oluğun yanında bulunan deri parçasını sana gösterdi mi? | Open Subtitles | هل أخبرك الشرطي عن قطعة الجلد التي و جدها عند الميزاب؟ |
| Sadece beş dakika polis memuru oldun. Fark yaratmak istiyor musun? | Open Subtitles | أنت كُنت شرطية مسئولة لمدّة خمسةِ دقائِق |
| Yerel güçleri çalıştırdılar 100 000 polise ek olarak 600 polis memuru özel olarak eğitildiler Birleşik devletlerde | Open Subtitles | قد ساعدت عن بُعد في تدريب أكثر من مئة ألف شرطي و ستمئة ضابط شرطة آخرون قد تم تدريبهم داخل الولايات المتحدة |
| Bir polis memuru olarak bir polis memuruna mesleki saygılarımı iletmek isterim, fakat yasa bu konuda çok açık. | Open Subtitles | أود أن أمد لك مجاملة مهنية بصفتي شرطي لشرطي لكن القانون صارم هنا |
| Neden, bu polis memuru Leslie Barbara değilse. | Open Subtitles | أرجعوه الى هناك، يارجال إذا هذا , ليزلي باربرة شرطي |
| Birçok yerde, tutuklanmamak için rüşvet ödemeye ya da bir polis memuru ile cinsel ilişkiye girmeye zorlanabilirsiniz. | TED | في العديد من الأماكن يمكن أن تكون مجبرا على دفع رشوة أو حتى ممارسة الجنس مع ضابط شرطة لتجنب الاعتقال. |
| Yerleştiğim okulumun kütüphanesi ve rehber öğretmeni yoktu, fakat bir polis memuru vardı. | TED | إن مدرستي في المنطقة التي كنت فيها، لم تكن توجد بها مكتبة ولا مرشد، غير أنه كان بها ضابط شرطة. |
| Bir gün, sabahın yedisinde bir polis memuru, Meçhul Asker Anıtının altında körkütük sarhoş yatan bir genç bulur. | Open Subtitles | يوماً ما, عند السابعة صباحاً, وجد ضابط شرطة, أحدهم نائماً نومة من هو في حالة سُكر, شاب مُتمدّد على قبر جُندي مجهول. |
| polis memuru üç kovan bulmuş ve olayın raporunu yazmış. | Open Subtitles | وجدَ الضابط ثلاثة طلقات فارغَة و كتبَ تقريراً حولَ ذلك |
| Tamamen yasal bir oyuncak. Oradaki polis memuru bu söylediğimi onaylayabilir. | Open Subtitles | هذه لعبة قانونية، كما يمكن أن .يشهد الضابط هنا |
| polis memuru, oluğun yanında bulunan deri parçasını sana gösterdi mi? | Open Subtitles | هل أخبرك الشرطي عن قطعة الجلد التي و جدها عند الميزاب؟ |
| Kızdırdı ama ve bunu yanına mı bırakacağız? Sadece beş dakika polis memuru oldun. | Open Subtitles | أنت كُنت شرطية مسئولة لمدّة خمسةِ دقائِق |
| Başka bir zamanda, onurlu ve doğru olan şey bir polis memuru veya Başkan olmak olabilir. | Open Subtitles | في وقت مضىِ، كان من المشرف لك أن تكون شرطياً أو تكون رئيساً |
| Aynı zamanda, 11 yaşındayken bir polis memuru tarafından ilk kez durdurulup sorguya çekilmenin nasıl bir şey olduğuna dair kederli bir konuşma da yaptı. | TED | ولكنه تحدث أيضاً عن الحزن وأول توقيف واستجواب من قبل ضابط الشرطة عندما كان فى الحادية عشر من عمره. |
| polis memuru banyosunu arıyordu ve sonra bu kapıyı açtı. | Open Subtitles | كان أحد رجال الشرطة يبحث عن الحمام وفتح هذا الباب. |
| Şu anda kızağa alındın ve polis memuru değilsin. | Open Subtitles | لا يمكنك أداء دور الشرطية وانت معفاة من الخدمة |
| 12 yaşında bir polis memuru bu sabah kapıma geldi. | Open Subtitles | شرطى موظف منذ 12 عاما جاء إلى منزلى هذا الصباح |
| Bu 12 hafta sonunda, bazılarınız polis memuru olacak... ve bazılarınız olamayacak. | Open Subtitles | بعد تلك الأسابيع الـ12 ستكونون ضباط شرطة والبعض منكم سوف لن يكون |
| İki polis memuru vuruldu... 14. cadde ve 9. Bulvar'da! | Open Subtitles | لدي شرطيان مصابان عند الشارع 14 و الجادة التاسعة |
| Evet. Göldeki parktan sorumlu polis memuru. Kendisiyle biraz konuştum. | Open Subtitles | نعم, الشرطى المتواجد عند البحيرة, تحدثنا معا لفترة |
| Karşınızda dürüst bir polis memuru ile dürüst olmayan bir polis memuru olması olasılıkları çok yüksek. | TED | هناك رهانات على درجة كبيرة من الأهمية في كلتا الإحتمالين في وجود رجل شرطة نزيه أو غير نزيه. |
| Şerif, birkaç polis memuru kasabanın sınırındaki bir olaya müdahale etmeye gitmişti. | Open Subtitles | يارئيس تم ارسال عدد من الضباط الى اطراف المدينة للتعامل مع الوضع |