| Oh, hiçbirşey. Problem değil. Oh, hayır, hayır, efendim, şaka yapmıyor. | Open Subtitles | ـ لاشيء ، لا مشكلة ـ لا ، لا، ياسيدي هو لا يمزح |
| Tabi, Problem değil. Pizza ve pedikür de istiyor musun? | Open Subtitles | بالتأكيد، لا مشكلة أتريد بيتزا و تدريم لأظافرك بالمرة؟ |
| Tabi, Problem değil. Pizza ve pedikür de istiyor musun? | Open Subtitles | بالتأكيد، لا مشكلة أتريد بيتزا و تدريم لأظافرك بالمرة؟ |
| Eğer orjinal virüs bende olursa, hiç Problem değil. | Open Subtitles | إذا كان لدي الفيروس الأصلي لا توجد مشكلة |
| Problem değil, RV'den çekeriz. | Open Subtitles | لا مشكلة سأسحب بعضاَ منها من منزلي المتنقل |
| Tabi neden olmasın Problem değil | Open Subtitles | لأنني أريد أن يفلح هذا نعم , بالطبع , لا مشكلة أنا جاد .. |
| Problem değil. Onlar da gelebilir. | Open Subtitles | أوه، لا مشكلة في ذلك يمكنهم المجيئ أيضاً |
| Hiç Problem değil. Sabahki temizlik hizmetini iptal ettireyim. | Open Subtitles | لا مشكلة سألغي خدمة تنظيف الغرف الصباحيّة |
| Problem değil. Arkamdan kapıyı kapatırım. Teşekkürler. | Open Subtitles | لا مشكلة في ذلك سأقوم بإغلاق الباب خلفي شكرا |
| Beni sevmese bile Problem değil çünkü ben... | Open Subtitles | وحتي لو أنها لا تحبني لا مشكلة لأنني ... |
| Onlara daha söylemedin, Problem değil. | Open Subtitles | لم تخبريهم الى الان حسنا لا مشكلة |
| Onlara daha söylemedin, Problem değil. | Open Subtitles | لم تخبريهم الى الان حسنا لا مشكلة |
| Hayır, olur, kesinlikle Problem değil. | Open Subtitles | لا , حسناً , لا مشكلة على الإطلاق |
| Problem değil. Sadece yemeğe de biraz sakla. | Open Subtitles | لا مشكلة فقط وفر بعضاً منه للمقبلات |
| Taşlar çantaya. Elbette, Problem değil. Her ne istiyorsan. | Open Subtitles | ضع الاحجار بالحقيبة - سيدى, لا مشكلة, اى شئ تريده - |
| Para Problem değil, Yarın sabah gündeliğinizi ödeyeceğiz zaten. | Open Subtitles | لا توجد مشكلة ، سنقدم لكم جميع نفقات السفر صباح الغد. |
| AIDS bir Problem değil anlamına gelmez. | TED | فهذا لا يعني بالضرورة أن الإيدز ليس مشكلة بل هو مشكلة ضخمة |
| - Tabi Problem değil. | Open Subtitles | - متأكّد، لا مشكلةَ. |
| Evet, tabii ki, Problem değil. | Open Subtitles | نعم، اوكي، بالتأكيد، لامشكلة. |
| Onlarla tanışırım, onlarla yatarım, onlarla fetiş balosuna giderim... hiç Problem değil. | Open Subtitles | اقابلهم , أقيم علاقة معهم أذهب معهم للمباراة النهائية هذه ليست المشكلة |
| -O, Problem değil efendim., bu küçük çantayı paketleyip, burayı terk edicem. | Open Subtitles | انها ليست بمشكلة سيدي سوف اُعد هذه الحقيبة الصغيرة وارحل |
| Bu bir Problem değil. | Open Subtitles | ما من مشكلة |
| Polisi düşünme. Bu Problem değil. | Open Subtitles | لا تهتم للشرطي إنه ليس المشكلة |
| Parmağına takmamı istiyorsan, tamam yaparım, Problem değil! | Open Subtitles | ووضعه عليك، أنا سأقوم به. ليست هناك مشكلة |
| Başka bir şey bulurum. Problem değil. | Open Subtitles | فقط سوف أجد شئ أخر ليس بالموضوع الكبير |
| Bizim için Problem değil. | Open Subtitles | حسناً، إنه ليس مشكل بالنسبة لنا. |
| Ordunun komutasını bana ver, Ben de, o küçük amazon köyünü ezip geçeyim Ve sonrasında, Ambrosia'yı almak hiç Problem değil. | Open Subtitles | أعطني سيطرةً على جيشك سأدخل وأسحق القرية الأمازونية وبعد ذلك الحصول على الفاكهة لن يكون مشكلة |
| Tek kullanımlık telefonları tespit edebiliriz bu Problem değil. | Open Subtitles | يُمكننا سحب الأرقام وجعلها في المُتناول، لا مُشكلة. |
| Tayvan'dan yenisini alırız. Hiç Problem değil. | Open Subtitles | سنحصل على واحدة جديدة لك في تايوان ليست مشكلة |