| Son 20 yıldır puzzle dizayn ediyorum. | TED | في العشرين سنة الماضية كنت أقوم بتصميم الألغاز |
| Diğer yolla denemek yerine içerik ile ortaya çıkarılan puzzle formu bu. | TED | لذا هذا نوع من الألغاز يأتي من المحتوى, بدلا من العكس |
| Bu puzzle'ı tamamlamalısın. | Open Subtitles | ستنهين تلك الأحجية وأنا لم أضع قطعة واحدة. |
| Bütün puzzle'ı kendi başına bitireceksin, bana da son parçayı koymak düşecek. | Open Subtitles | ستنهين تلك الأحجية بأكملها وأنا لم أضع سوى قطعة واحدة. |
| puzzle kutusunun üstündeki resim gibi birşey. | TED | و الأمر كما الصورة الإرشادية في صندوق لعبة أحجية الصور. |
| Ben de günlük problemleri alıp onları puzzle haline getiriyorum. | TED | جيد , أنا أخذ مشاكل الحياة اليومية , وأصنع منها ألغاز |
| Biz puzzle kutunuzu bulduk ve onun hakkında konuşmaya geldik. | Open Subtitles | لقد وجدنا صندوق اللغز الخاص بك ولقد جئنا لسؤالك عنه |
| puzzle gibi olduğunu, düzeltemediğini söyledi. | Open Subtitles | قال أن الأمر يبدو وأنه كلغز بانوراما لا يمكن علاجه |
| Burada birkaç tane daha var. Bu fizik bazlı bir puzzle. | TED | هنا زوجين أخرين , من الألغاز الفيزيائية |
| Bir haftadır lanet olası puzzle yapıp duruyoruz. | Open Subtitles | لقد كنّا نلعب الألغاز الملعونه منذ أسبوع |
| puzzle, film gibi farklı oyunlarım var. | Open Subtitles | يمكننى إحضار الكثير من الألعاب الألغاز ، والسينما ، و المنوعات |
| Tabii, yüzlerce puzzle yapmaktan kas gerilmesi olmuştur. | Open Subtitles | نعم إنه كل الجهد الذي تبذله في لعب الألغاز |
| Sen puzzle yapıyorsun ve anıları biriktiriyorsun. | Open Subtitles | أنتِ تحلين الألغاز و تحفظين الأحداث المحيطه بك |
| Geri döndüğümde, birkaç tane puzzle oyunu oynayacağız. | Open Subtitles | عندما أعود، سوف نلعب بعضاً من ألعاب الألغاز. |
| puzzle'ın son parçası lazım bize. | Open Subtitles | نحن بحاجة إلى القطعة الأخيرة مِن الأحجية. |
| Bence bu çok güzel puzzle çözen parçalar yani. | Open Subtitles | أعتقد أن هذا أمر جميل الأجزاء الصغيرة التي تُكمل الأحجية |
| Evet, puzzle'ın sonraki parçası kuzen... | Open Subtitles | " حسنا , القطعة القادمة من الأحجية "كوجين |
| puzzle çözen parçaları. | Open Subtitles | الأجزاء الصغيرة التي تُكمل الأحجية |
| Bir puzzle parçalarını dizmek gibi | Open Subtitles | و لكنها كانت عملية تدريجيّة، و هى مثل أحجية الصور المقطوعة. |
| İnsan puzzle'ının en can alıcı parçası, hayatta kalma içgüdüsü. | Open Subtitles | ،قطعة حيوية من أحجية بشرية ! غريزة البقاء |
| Fakat geri geldiğimde, Samuel onun üzerinde uzanıyordu ve dudakları tam anlamıyla puzzle gibi birleşmişti. | Open Subtitles | لكن عندما عُدت كان " سامويل " يجلس أمامها " وشفاههم كانت مُغلقة على بعضها البعض كما في أحجية " جيجسو |
| Ve "doğru cevap" tabii ki birden fazla doğru cevap olabilir, birçok puzzle'ın birden fazla var. | TED | وبالنسبة للإجابة الصحيحة , بالطبع يمكن أن يكون عدة إجابات صحيحة ألغاز كثيرة لها أكثر من حل واحد |
| Bu yüzden puzzle şu: neden rüşvet, kibar ricalar, tahrik ve tehdit bu kadar sıkça üstü örtülü dile getiriliyor? | TED | بالتالي اللغز هو، لماذا الرشاوي، الطلبات المهذبة، والإلتماسات والتهديدات في كثير من الاحيان مبطنة؟ |
| puzzle? | Open Subtitles | بانوراما الألغاز ؟ |