Mutlu olduklarını bilmek sizin için çok rahatlatıcı oluyordur eminim. | Open Subtitles | أنا متأكدة بأن هذا أمر مريح جدا بأنهم مستمرون بسعادة. |
Ortalıkta uçuşan işine karışan, kanatlı şeyler. Hiç de rahatlatıcı değil. | Open Subtitles | يدورون حول بعضهم و لايتدخلون فى العمل ، أمر غير مريح |
Bu durum sadece iş için iyi değil aynı zamanda rahatlatıcı. | Open Subtitles | "ليس فحسب أن بيئة العمل جيّدة" "إنها مريحة بعض الشيء أيضاً" |
- Sizi karşılamak için yola çıkmışlardı. - Bu çok rahatlatıcı bay başkan. | Open Subtitles | لقد ركبوا جيادهم للترحيب بكم هذا مطمئن جدا ً سيدى العمدة |
Bu yüzden evin içinde ışıkları açık bırakırlar. Yetişkinler rahatlatıcı bulur. | TED | وهذا هو سبب ابقائهم على الانوار مضيئة ولكن البالغون يجدون في هذا الصوت راحة |
Bana nişastalı yiyecekler ile güzel ve rahatlatıcı yemekler pişirerek kederin azaltılabileceği öğretildi. | Open Subtitles | لقد تعلمت كيف أصرف الحزن بالخبز الجيد والطعام المريح وبالتالي الكثير من النشويات |
Bu bana göre, kendi gizemli yanıyla, çok çok rahatlatıcı bir düşünce. | TED | هذا بالنسبة لي، بغرابته، هو أمر مريح للغاية. |
Her seferinde hikâyenin nasıl gelişeceğini tam olarak bilmenin tuhaf bir rahatlatıcı yanı var. | TED | هناك شيء مريح بغرابة حول المعرفة الدقيقة لكيفية مسار القصة في كل مرة. |
Bu benim gibi bir insan için yaradılış piramidinin tepesinde olmak --Ben profesörüm -- rahatlatıcı bir durum. | TED | انه امرٌ مريح لبعض الاشخاص مثلي .. انا بروفسور هذا يعني أني على قمة هرم الكائنات الحية |
- Çok rahatlatıcı. | Open Subtitles | إنه مريح جداً تضع بعض الأملاح البحرية والزيت |
Çok rahatlatıcı, soğuk bir bakış açısı, değil mi? | Open Subtitles | هذا مريح جداً طريقة دموية في النظر إلي الأمر |
Ameliyatta kendi kepimi takmayı tercih ederim. rahatlatıcı bir şey. | Open Subtitles | أنني أفضل أن أجري الجراحة لابساً قبعتي الخاصة، أنه مريح لي |
En azından, işe başlamadan önce rahatlatıcı bir tatil yaptık. | Open Subtitles | حسنا، على الأقل كان لدينا فترة مريحة ،أمامك الان البدأ بالعمل |
Aranızdaki bu sıkı bağın tam anlamıyla rahatlatıcı olmadığı hissine kapılıyorum. | Open Subtitles | ينتابني شعورٌ أنَّ العلاقة القويّة ليست مريحة كليّاً |
Bu bilinen kelimeler her Smallville Lisesi mezuniyet konuşmasının başlangıcıdır ve kasten kullanıyorum çünkü konuşmamın geri kalanı o kadar rahatlatıcı olmayacak. | Open Subtitles | هذه الكلمات المألوفة دائماً ما تفتتح بها خطب التخرج وقد استخدمتهم متعمدة، لأن بقية خطابي لن يكون مطمئن إلى حد كبير |
Sevdiğiniz insanların, kimsenin onlara zarar veremeyeceği yataklarında uyuduğunu bilmek, huzur verici, hatta rahatlatıcı bir şeydir. | Open Subtitles | هنالك شيء مريح, وأيضاً مطمئن بمعرفتك أن الأشخاص الذين تحبهم نائمون في أسرّتهم حيث لا يمكن لشيء أن يأذيهم |
Bu rahatlatıcı bir durum. Söz konusu olan bin sterlin. | Open Subtitles | حسناً، هذه تعتبر راحة كبيرة لنا جميعاً، مع يجب أن أقول أن ألف جنية كانت في خطر. |
Basitçe kurallara karşı gelmemek çok daha rahatlatıcı geliyor. | TED | فمن المريح ان يعتمد المرء حلاً وان يستريح من التفكير فيه |
Hapise gidebiliriz, ve sen bunu biraz rahatlatıcı sayıyorsun. | Open Subtitles | يمكن أن تذهب إلى السجن، ويبدو أنك فقط للعثور عليه الاسترخاء أقل ما يقال. |
Günün sonunda işten eve gelince sizi tanıdık bir yüzün bekliyor olmasında çok rahatlatıcı bir şeyler var biliyor musunuz? | Open Subtitles | من المريح أن تعود من العمل لتجد وجها مريحا فى إنتظارك |
Televizyonda şiddetten başka bir şeyler de olması rahatlatıcı. | Open Subtitles | انه منعش رؤية شيء آخر غير العنف في الأخبار |
Durumunu düşünürsek bu pek rahatlatıcı değil. | Open Subtitles | هذا الشيء لي مطمئناً بالاعتماد على حالتك الصحية |
rahatlatıcı buldum. Yeşil. İnsanlar ıslık çalıyor. | Open Subtitles | لا أعلم,أنا أراه مُريح الملعب أخضر, الناس تتهامس |
rahatlatıcı bir ses tonu kullanın ama alçak sesle konuşmayın. | Open Subtitles | استخدموا نغمات مهدئة لكن لا تتحدثون بهدوء أكثر من اللازم |
Kötü bir şey olacak diye panik yapmadan sonunda şehirden ayrılmanın ne kadar rahatlatıcı olduğunu bilemezsin. | Open Subtitles | ليس عندك أدنى فكرة كم أنّي مرتاحة أخيراً أستطيع أن أتركَ المدينة ولا أخاف من أنَّ شيئاً مشؤومٌ سيحدث |
rahatlatıcı ve kolay değildir; ancak, bilim bu teoriye ne kadar bakarsa doğruluğu o derece fazla ortaya çıkıyor. | Open Subtitles | ليست مطمئنة, كما أنّها ليست سّهلة, لكن كلّما تعمّق العلم في هذه النظريّة, كلّما أظهرت صحّتها. |
Puro, canlandırıcı ve rahatlatıcı. Erkekler için bir keyif. | Open Subtitles | يجعل هناك تحفيز و ارتياح لدي الرجال |
Çok komik. Haberin olsun, sürüyle rahatlatıcı hobim var. | Open Subtitles | طريف جداً , سأعلمك أنني أمتلك العديد من الهوايات المريحة |