İnsanları iyileştiriyor. Her rahatsızlığı, her hastalığı. Dünyayı iyileştirmeyi planlıyor. | Open Subtitles | تستطيع شفاء الناس، أي مرض أو علة تخطط لشفاء العالم |
İnsan aklını ve beynini anlama çabası, bizim hiç bir rahatsızlığı iyileştirmemize yardımcı olmayacak olsaydı bile, yine de değerli olurdu. | TED | جهود محاولة العقل البشري والدماغ مجدية حتّى لو لم تساهم في علاج أي مرض. |
İşverenler, sicilinden dolayı onu geri çevirdi. Kalp rahatsızlığı ve diyabeti nedeniyle annesi, en yakın arkadaşı, 43 yaşında hayatını kaybetti. | TED | فقد رفضه أرباب العمل بسبب سجله الإجرامي، وتوفيت والدته، أعز صديق له في عمر 43 عاماً بسبب أمراض القلب ومرض السكري. |
Devam eden rahatsızlığı seni üzmüştür tatlım... ve tabi bütün Salem'i. | Open Subtitles | إن مرضه المزمن يبدو يسبب الإجهاد لكِ , يا عزيزتي وبالطبع , على كل من في سايلم |
Beyin araştırmacısı olmak üzere yetiştim çünkü erkek kardeşime bir beyin rahatsızlığı teşhisi konmuştu: | TED | لقد اخترت دراسة المخ لأن لدي أخ قد تم تشخيص حالته على أنها اضطراب بالمخ |
Kendi başıma gelenleri, hapse atılmamdan doğan rahatsızlığı... saymazsam, doğrusu pek umursamamıştım. | Open Subtitles | لكن ما لحق بي لم يضايقني بتاتاً عدا ما لقيته من إزعاج كوني سجيناً |
Billy Edward Lenz'de doğuştan var olan karaciğer rahatsızlığı cildinin sararmasına yol açtı. | Open Subtitles | بيلى إدوارد لينز ولد بمرض نادر يجعل جلده أصفر |
Zihin Sağlığı Ulusal Enstitüsü'ne göre zihinsel rahatsızlığı olan ortalama bir kişi yardım isteyene kadar 10 yıldan fazla zaman geçiyor. | TED | تبعاً للمعهد الوطني للصحة العقلية. يمكن للشخص المتوسط أن يعاني من مرض عقلي لمدة قد تزيد علي 10 أعوام حتى يطلب المساعدة |
Ayrıca verem olarak da adlandırılıyor ve şairlerin, sanatçıların, entelektüellerin de rahatsızlığı bu. | TED | كان يُدعى أيضاً المرض المُهْلِكْ، وكان مرض الشعراء والفنانين والمثقفين. |
Fakat alzheimer ve bunama rahatsızlığı olan milyonlarca insan için güçlendirilmiş hafızanın farkı, yalnız bir yaşam ile saygın ve ilişki kuran bir yaşam arasındaki farktır. | TED | ولكن بالنسبة إلى الملايين الذين يعانون من مرض الزهايمر والخرف، الفارق الذي تستطيع الذاكرة المطورة أن تحدثه هو فارق ما بين حياة العزلة وحياة الكرامة والاتصال. |
Septisemi, böbrek rahatsızlığı var. | Open Subtitles | لديهِ تعفّن في الدم، إنهُ مرض كلوي خطير. |
Gerçekte var olmayan bir rahatsızlığı tetikleyebileceğimi söylüyorsunuz. | Open Subtitles | أنتِ تحذرينني إذاً أنني قد أكون أعالج مرض غير موجود |
Sırt ağrısı, kalp rahatsızlığı ve hamile olmayanlar bir adım öne çıksın. | Open Subtitles | تقدموا إذا كنتم لا تعانون من ألم في أسفل الظهر، أو من أمراض القلب، أو الحمل |
Çok fazla mide rahatsızlığı ve bir de her yerde, sivrisinekten bulaşan bir hastalık olan malarya görülür. | Open Subtitles | وهناك أمراض المعدة منتشرة.. .. والملاريا أيضا في كل مكان ، وهو مرض من البعوض. |
Eğer ki rahatsızlığı müsaade ediyorsa hemen gelmesini söyle. Acele et. | Open Subtitles | وأطلب منه الحضور فوراً إن سمح مرضه بذلك . |
Efendi Tsugumo üzgünüm ki Hayato Yazaki de rahatsızlığı sebebiyle aramızda değil. | Open Subtitles | "أيها المعلّم "توسجومو "أخشى أن "حياتو يزاكى غائباً أيضاً لظروف مرضه |
Bu da şu an burada bulunan her birinizin gelişimsel bozukluk rahatsızlığı olan en az bir çocuk tanıdığı anlamına geliyor. | TED | والذي يعني أن كل واحد منكم هنا اليوم يعرف على الأقل طفلا واحدا يعاني من اضطراب النمو |
Bir insanın kalp ya da beyin rahatsızlığı varsa, süreç daha hızlı olabilir. | Open Subtitles | إن أصيب الشخص بانسداد بالشرايين أو اضطراب عقلي يمكن أن يكون التأثير أكثر سرعة |
Her tür rahatsızlığı önlemeye yarayan bir tür ağrı kesici. | Open Subtitles | هذا فقط بعض المسكنات للمساعدة في أي إزعاج. |
Hayır efendim ne rahatsızlığı. | Open Subtitles | لا، ليس هناك أي إزعاج |
Amcam da benzer kalp rahatsızlığı vardı bu yüzden anlıyorum... Alo... | Open Subtitles | في الواقع كان لدي عم مصاب بمرض في الشرايين، لذا أتفهم... |
Romatizmal kalp rahatsızlığı ve mitral kapakçık stenozu geçmişi var. | Open Subtitles | تاريخها الطبي لمرض القلب الروماتزمي بتضيّق الصمام |
Ama şöyle bir durumla karşılaşırsınız: o apartmanlar ve onları çevreleyen alanlar inşaattan ötürü rahatsızlığı ve dikkat dağılımını önleyecek kurallara sahip. | TED | لكن تعلم ما أنت مقبل عليه هل تلك الشقق والمناطق المحيطة بها قد استوفت الشروط الازمة لتفادي عدم الراحة والعيوب الانشائية. |
Bizim grup yani palyatif bakım, 2012'de hastaların en ağırları ile çalıştı -- kanser, kalp rahatsızlığı akciğer rahatsızlığı, böbrek hastalığı, bunama-- Onların hasta deneyimini nasıl iyileştirdik? | TED | مجموعتنا، الرعاية التلطيفية، في عام 2012، بالعمل مع أكثر المرضى معاناة، السّرطان، أمراض القلب، أمراض الرئة، أمراض الكلى، والخرف. كيف قمنا بتحسين تجربة المريض؟ |
Neticede yıllarca, paronayak kişilik bozukluğu rahatsızlığı çektiniz. | Open Subtitles | بعد كل ذلك تجد انك عانيت من الفوضى لسنوات من حياتك |