Washington'da Cumhuriyetçi William H Taft... başkandı ve hayat rahattı. | Open Subtitles | في واشنطن،وليام هاورد تيفت الذي يزن 300 باوند، كان رئيساً من الجمهوريين المتعصبين وكانت الحياة مريحة |
Küçüktü, ama fazlasıyla rahattı, bir yatak, bir sallanan sandalye, uzun bir masa ve küçük, müstakil, duvarla çevrili bir bahçeye bakan, masadan uzun pencereler ve sonra 300 metre kadar denize doğru uzanan altın rengi pampa otları. | TED | صغيرة ولكن مريحة للغايه، فيها سرير وكرسي هزاز ومكتب طويل وأطول منه كانت النافذه المطله على حديقةٍ صغيرةٍ مطوّقه بجدار من ثمَّ 1,200 قدم من نبات البامبس الذهبي يمتد نزولاً حتى البحر. |
Hatırladığım kadarıyla, yer çok rahattı ama... | Open Subtitles | كما أتذكر, كانت الأرض مريحة للغاية, ولكن... |
Onlar acayip rahattı! | Open Subtitles | كان مريحاً جداً |
Yatak çok rahattı. | Open Subtitles | الفراش كان مريحاً جداً |
Gayet evinde gibi, rahattı. | Open Subtitles | ولقد بدا كأنه مرتاحٌ في منزله. |
Evin küçük, sıcak ve rahattı. | Open Subtitles | منزلكِ كان دافئاً جداً وصغيراً ومريحاً |
Evet, kıyafetler rahattı. | Open Subtitles | أجل، أقصد أن ملابس الجراحين كانت مريحة |
Kilerden daha rahattı. | Open Subtitles | لقد كانت مريحة أكثر من المستودع |
Umarım, rahattı. | Open Subtitles | مريحة,على ما آمل |
Yer çok güzel ve rahattı. | Open Subtitles | الارض كـانت لطيـفة و مريحة |
Hatta gayet rahattı. | Open Subtitles | مريحة حقاً |
O kadar rahattı ki. | Open Subtitles | كان مريحاً جداً. |
Gayet evinde gibi, rahattı. | Open Subtitles | ولقد بدا كأنه مرتاحٌ في منزله. |
Evin küçük, sıcak ve rahattı. | Open Subtitles | منزلكِ كان دافئاً جداً وصغيراً ومريحاً |