Tina, bir de şöyle düşün. rasgele bir randevudan iyidir. | Open Subtitles | عليك النظر في هذا إنه أقل عشوائية من موعد أعمى |
Manyetik alandaki değişimler, kasabanın her yanında rasgele dalgalanmalara yol açıyor. | Open Subtitles | التقلّبات في الحقل المغناطيسي تسبّب عواصف عشوائية في جميع أنحاء البلدة |
Kimileri yaşar kimileri ölür- her şey rasgele gibi değil mi? | Open Subtitles | لكل من عاشوا أو ماتوا يبدو انه عشوائي أليس كذلك ؟ |
Kalabalığın içinde rasgele bir cinayet gibi duruyor, aslında dikkatle planlanmış bir cinayet. | Open Subtitles | ما يبدوا أنه قتل عشوائي بالزحام هو عبارة عن قتل مخطط له بعناية |
Hayat, bir dizi rasgele meydana gelen kaza ve hatalardan ibaret. | Open Subtitles | و الحياة ما هي سوى سلسلة من الحوادث العشوائية و الأخطاء |
Onlar alışkanlık dışıydı. Ben rasgele öldürürüm. | Open Subtitles | انت ترى بأنهم خارج نطاق طريقتي انا اقتل عشوائياً |
Gökadalar uzayda rasgele serpiştirilmemişlerdir, öbeklenmeye çalışırlar. | TED | بل إن المجرات لا تنتشر في الفضاء عشوائيا ؛ ولكن تتجه إلى التجمع. |
Kazanmanın rasgele olaylar ve silah yarışıyla ilgisi yok. | TED | الفوز ليس عبارة عن أحداث عشوائية أو سباق مسلح. |
Siyah kartlar ve kırmızı kartlar rasgele yerleşmişler. | Open Subtitles | الاوراق الحمراء والسوداء موزعة بصورة عشوائية |
Bir kelime olabilir, ama rasgele kesikler de olabilir. | Open Subtitles | هي يمكن أن تكون كلمة، أو هو يمكن أن فقط يكون جروح عشوائية. |
Yanıt zamanı azalıyor. Dün rasgele on iki kez telefonla görüştüm. | Open Subtitles | بالأمس قمت بالإتصال بعمل 12 مكالمة هاتفية عشوائية. |
Noktaların rasgele desenine benziyorlardı, ama değillerdi. | TED | هذه تبدو كشكل عشوائي من النقاط لكنها ليست كذلك. |
Onlar savaşlarını koltukta veriyorlar, sonra rasgele birini buluyorlar. | Open Subtitles | قضوا فترة الحرب جالسين على مؤخراتهم ثم يختارون إمرأة ما بشكل عشوائي |
Müdür, siz de benim kadar iyi biliyorsunuz ki mahkûmların konuşmaları rasgele olarak kaydediliyor. | Open Subtitles | أنت تعلم كما أنا أعلم, بأننا نُراقب مُكالمات السُجناء بشكل عشوائي |
Annem bana hep rasgele bir terörist saldırısında öldüğünü söylerdi. | Open Subtitles | أمي أخبرتني دائما إنهُ قُتل في إحدى الهجمات الإرهابية العشوائية |
Elimizde rasgele bireysel içgörülerden oluşan bir koleksiyon vardı ama bütünsel bir model yoktu. | TED | نحن بالكاد لدينا مجموعة من الرؤى الفردية العشوائية بدون نموذج شامل |
10 Ağustosta bir bilgisayar 800 bin Amerikalıyı rasgele seçecek. | Open Subtitles | فى الـ 10 من أكتوبر الحاسب سيختار عشوائياً 800 ألف مواطن أمريكى |
Geri kalanlar için ise sosyal güvenlik numaraları bilgisayarca rasgele seçilenlere 10Ağustos akşamı haber verilecek. | Open Subtitles | والبقية فى ليلة 10 أغسطس هؤلاء من تم إختيارهم عشوائياً |
Durusma simdi olursa... rasgele bir yargçla çalsmak gerekecek. | Open Subtitles | ان استمرينا الآن، سنظطر ان نحاكم . . امام قاضي مختار عشوائيا. |
Düzen rasgele değişiyor. Takip edebilmeye çalışıyoruz. | Open Subtitles | تتغير الأنماط بشكل عشوائى نحن نحاول أبقائها للأمام |
Olağanüstü. Kurbanlarını rasgele seçiyor. | Open Subtitles | اعني انه الاعظم لقد اختار ضحيه عشوائيه تماما |
Bu adamlar varken rasgele ateş atan tüfeğe ne gerek var? | Open Subtitles | حسناً، مع رجالٍ كهؤلاء من يحتاج لأسلحة تُطلِقُ طلقاتٍ سريعة عشوائيّة |
İsimleri ölüm ilanlarından rasgele mi seçilmiş? | Open Subtitles | هل تظن أنّ أسماءهم تمت إختيارهم بعشوائية من قسم النعيات؟ |
rasgele akıl okuyucuları getirmelerinin nedeni bu. | Open Subtitles | لهذا السبب يسمون قارؤ الافكار العشوائيين |
Ve şunu söylemeliyim ki, dışarıda gerçekleştirilen cinayetler rasgele değil, hepsi planlı. | Open Subtitles | وأنا يَجِبُ أَنْ أُخبرَك الذي القتل يَستمرُّ خارج لَيسَ عشوائيَ حقّاً. |
Test numunemin rasgele olduğundan emin olmak için. | Open Subtitles | كي أتيقن أن نموذج الاختبار خاصتي عشوائيًّا. |