Kalabalığın içinde rasgele bir cinayet gibi duruyor, aslında dikkatle planlanmış bir cinayet. | Open Subtitles | ما يبدوا أنه قتل عشوائي بالزحام هو عبارة عن قتل مخطط له بعناية |
Kusura bakmayın ama aşkın rasgele bir şey olduğuna inanmıyorum. | Open Subtitles | - أستطيع أن أبوس]؛ ر أعتقد أن الحب هو عشوائي. |
Her kapının kodu, personelce hazırlanmış rasgele bir sorunun cevabıdır. | Open Subtitles | رمز كل باب ليس سوى إجابة على سؤال عشوائي وضعه الطاقم |
Sevgili teknolojimi kullanarak rasgele bir arama yapacağım. | Open Subtitles | ساقوم ببحث عشوائي بإستخدام معشوقتي التكنولوجيا |
Efsane, terörist ve neo-faşistler tarafından son bulmuş ve o rasgele bir sivil olmuş. | Open Subtitles | الأسطورة تقول أنه قتل من الإرهابيين الفاشيين الجدد و هو كان مدني عشوائي |
rasgele bir numaraydı, büyük olasılıkla kullan-at lardan. Lewis. | Open Subtitles | رقم التعريف عشوائي ، ربما كان منسوخ لويس |
Bir şekilse eğer, rasgele bir sembol olabilir. | Open Subtitles | أو إن كان شكل، قد يكون مجرد رمز عشوائي |
Ne yani, rasgele bir mahkum seçtin ve evime mi getirdin? | Open Subtitles | - يا الهي فينس أنت تختار مجرما بشكل عشوائي وتحضره الى المنزل |
Derken rasgele bir şey söyleyip, tüm olayın delice olduğunu ima ettim. | Open Subtitles | ومن بعد قلتُ شيئاً عشوائي الذي اقترح قصة مجنونة بأكملها! |
rasgele bir şey, benim tarzımda. | Open Subtitles | شيء عشوائي .. شيء على طريقتي |
Bu rasgele bir seçim. | Open Subtitles | إنه إختيار عشوائي |
rasgele bir kontrol riskini göze alamazlar. | Open Subtitles | - هم لن يخاطروا تفتيش عشوائي. |