"reddetmiş" - Translation from Turkish to Arabic

    • رفض
        
    • رفضت
        
    • رفضه
        
    • أنكر
        
    • ورفض
        
    • رفضوك
        
    Fakat kendisi herhangi bir sınırlama altında sahneye çıkmayı reddetmiş. Open Subtitles و لكنه رفض الظهور في ظل هذا النوع من الاعتراض
    Bir maçta şike yapıp kaybetmesini istemişler o da reddetmiş. Open Subtitles الأسطورة تقول بأنه بدء حينما رفض رشوة لحسم نتيجة مباراة
    Ama o reddetmiş. Kesinlikle öyle bir şey yapmadığını iddia etmiş. Open Subtitles لكن ذلك الشخص رفض الفكرة ادّعى أنّه لم يفعل قطَ شيئا مثل ذلك
    Ona hiç itiraf etmememe rağmen beni yüz kere reddetmiş gibi hissediyorum. Open Subtitles بالرغم من أنني لم أقــم بالأعتراف إليها أشعر وكـأني رفضت 100 مــرة
    Ve İsrail Yüksek Mahkemesi, İsrail'de sığınmacı musevi olarak yaşama başvurusunu reddetmiş. Open Subtitles المحكمة العليا الاسرائيلية رفضت طلبة ليعيش هناك كيهودى عائد
    Sigorta şirketi organ nakli isteğini reddetmiş. Buna sebep olan kim bilmek ister misin? Open Subtitles طلبه للزرع تم رفضه من قبل تأمينه أتريد أن تخمن من كان الداعم؟
    Victor birini vurmayı reddetmiş, Philip Cowan diye biri de onu yakmış. Open Subtitles أنكر فيكتور الإغتيالات لكن شخص اسمه فيليب كاون اعترف عليه على أي حال
    Elbette Yüzbaşı yazılı emir olmadığı için reddetmiş. Open Subtitles و بالتأكيد رفض الكابتن تنفيذ الامر إلا بعد الحصول على امر كتابي
    Kendini tanıtmayı reddetmiş. Kuzeydoğuya, dağlara gidiyor. Open Subtitles رفض طلب التعريف عن النفس إنه يتجه نحو الشمال الشرقى إلى الجبال
    Tümör operasyonla alınabilirmiş ama alınmasını hep reddetmiş. Open Subtitles الورم بقى عمليا حقّ إلى أن النهاية، لكنّه رفض أن أزال.
    Savcı şu ana kadar dava açmayı reddetmiş durumda. Open Subtitles و حتى الآن مدعى عام المنطقة . رفض محاكمة القضية
    Aslına bakarsak, birkaç ay önce zehirlenerek cinayete kurban gittiğini ölmeden önce itiraf eden bir kadının hastaneye götürülmesini reddetmiş. Open Subtitles بالواقع، قبل بضعة أشهر رفض نقل إمرأة إلى المستشفى نتيجة تعرّضها للتسمم حتى إعترفت بجريمة القتل
    Hayır, hem o, hem kadın reddetmiş ancak daha sonra kadın ciddi bir boyun zedelenmesi yaşadığını söylemiş. Open Subtitles لقد رفض تلقيها في موقع الحادثة و لكن بعد ذلك هي إدعت أن لديها إصابات خطيرة بالرقبة
    Belediye köprüye bariyer koymayı da reddetmiş. Open Subtitles كما رفض المجلس البلدي وضع حواجز على الجسر
    Anladığım kadarıyla yufka yürekli dostumuz teklifimi reddetmiş. Open Subtitles إذن، أفهم من هذا أن صديقنا رقيق القلب رفض عرضي.
    24 saat korunuyor ama Trish 18 yaşına gelince korumayı reddetmiş. Open Subtitles على مدار الساعة و لكن تريش رفضت الحماية عندما اصبحت في الثامنة عشرة
    Bu kadın en kötü zamanlarda Irak'ta bulunup, sakinliğini yitirmeyip alaylarla birlikte kalmayı reddetmiş biriydi. Open Subtitles هذهِ أمرأة ذهبت إلى العراق ، أثناء صدمةالذعروالعروضالمُروعة.. و التي رفضت التطمّر مع القوات.
    Hepsi kuşu reddetmiş, buna inanabiliyor musun? Open Subtitles شجرة الصفصاف، وشجرة الدردار جميعها رفضت طلبه، أيمكنك تصديق ذلك ؟
    - Günaydın. Hükümet Yeşiller'in yasa teklifini reddetmiş, duydun mu? Sonderjylland Milli Parkı hakkındaki teklifi? Open Subtitles هل سمعتم ان الحكومة رفضت مقترح حزب الخضر؟
    Söylentiye göre adam Filipinler'deki Kamikaze Birliği'nde olmayı reddetmiş. Open Subtitles الاشاعات تقول إن ذلك الشخص قد تم رفضه من قوة الهجوم الخاصة في الفلبين
    Jin aslında Kazuya'yı babalıktan reddetmiş gibi görünüyor. Open Subtitles وعلى العكس فيبدو أن (جين) أنكر (كوزويا) كأب له
    Daha sonra bu konu hakkında kamuoyuna konuşmuş. Sonra da savaşmayı reddetmiş. Open Subtitles ثم تحدث علناً عن هذا لاحقاً ورفض بعدها أن يقاتل
    Tevekkeli vadideki bütün tesisatçılar işi reddetmiş. Open Subtitles لا عجب أن جميع عُمال السباكة في الوادي قد رفضوك

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more