rehberlik sisteminde sorun var ya da onun gibi birşey. | Open Subtitles | انت تعلم, هناك خطأ فى نظام التوجيه او اي شئ. |
Herkes bir rehberlik, bir amaç peşindedir. Acı çekmeden yaşayabilmenin peşinde. | Open Subtitles | كل ابن آدم ينشد التوجيه والغاية، والوسائل للعيش بدون مكابدة الألم. |
Kimse benden rehberlik beklememeli. | Open Subtitles | لا أحد يجب أن ينظر إليَّ من أجل الإرشاد. |
Lütfen dua edelim, barış için, rehberlik için, | Open Subtitles | لذا , دعونا نصلي من أجل السلام و الإرشاد |
Bu çok garip. Ama şaşırmadım, rehberlik danışmanım biraz aptaldı. | Open Subtitles | هذا غريب لكن على مايبدو كان مستشاري التوجيهي مشتتاً دائماً |
Tıpkı gitmiş olduğun o rehberlik hocasının sana, yetenekli olduğunu, söylemesi gibi.. | Open Subtitles | مثل عندما ذهبت الي المرشد واخبرك انك موهوبة |
Kule ile bağlantıya geçene değin uçaklara rehberlik eden bu kurum, havada işlerin ters gitmesine mani olmakla yükümlüdür. | Open Subtitles | المسؤول عن توجيه الطائرات حتى مراقبة حركة الطائرات تتولى المسؤولية عملهم منع أي شيء سيء من المنع أثناء الطيران |
Uygun rehberlik olmadan, beslenmesi, kolayca açık olabilir... | Open Subtitles | بدون إرشاد جيد ، حضانة ، قد .. يتحولوا بسهولة إلى |
Kollarını sadece rehberlik etmesi için kullan. Hayır, sen yap. | Open Subtitles | الأذرع تستخدم في التوجيه فقط لا ، أنت إفعلها |
Bugün rehberlik danışmanıyla üniversiteler hakkında konuşmayacak mıydın sen? | Open Subtitles | أليس لديك مقابلة اليوم مع مستشارة التوجيه للحديث بشأن رغباتك بالكلية ؟ |
Lisenin yeni rehberlik öğretmeniyim. | Open Subtitles | أنا مستشارة التوجيه الجديدة بالمدرسة الثانوية |
Sadece savaşmak için değil, köyümüze umut vermek ve rehberlik etmek için kendini eğitti. | Open Subtitles | إنه تدرب ولكن ليس على القتال، و لكن ليزود قريتنا و شعبنا بالأمل و الإرشاد. |
Bütün gün boyunca amfiden canlı yayında olacağız ve rehberlik hizmeti konuşmaya ihtiyacı olan herkes için mümkün olacak. | Open Subtitles | سنكون متقسمين للإستماع بقاعة المحاضرات كل اليوم, وموظفي الإرشاد سيكونون متاحين لأي شخص لمن يحتاج للتحدث إليهم |
Önünüzdeki yolda size rehberlik etmek isterim. | Open Subtitles | أنا هنا كي أعرض عليك الإرشاد في الطريق الذي أمامك |
San Ramone ortaokulundaki rehberlik öğretmeniyle konuştum, yarınki dünya prömiyeriniz için 50 tane risk altında velet buraya gelecek. | Open Subtitles | تحدثت إلا المستشار التوجيهي في المدرسة المتوسطة و سيكون هناك حوالي 50 طالباً |
Hayır, diplomamı doğrudan rehberlik odasından alıp anında ortamı terk edeceğim. | Open Subtitles | ..كلاّ، سأقوم بأخذ شهادتي من مكتب المرشد الأكاديمي .. وسأخرج من هناك للأبد |
Sınırlamaları anlamak bilimsel ilerlemeye rehberlik eder ve bilimde geçerli olan şey diğer birçok alanda da geçerlidir. | TED | فهم القيود يساعد في توجيه التقدم العلمي. وماهو حقيقي في مجال العلوم حقيقي في بقية المجالات. |
Bir süreliğine ücretsiz çalışma rehberlik ve yönlendirme gibi. | Open Subtitles | مزيد من وقت العمل غير مدفوع الأجر إرشاد وتوجيه شيئ مثل ذلك |
Hangi katta olduğunu bilmem gerekir, böylece sana rehberlik edebilirim. | Open Subtitles | أحتاج أن أعلم في أي مستوى أنت لذا أستطيع إرشادك من هنا |
Ya diğer çocukların yanında oluyor... - ...ya da rehberlik ediliyor. | Open Subtitles | فهو إمّا مع باقي الصغار أو يتلقى المشورة |
Her iki durumda da, sınırlamalar her amaca ulaştığımızı garanti etmek için karar verme sürecimize rehberlik eder. | TED | في كلتا الحالتين، هذه القيود ترشدنا الى صنع قرار يضمن تحقيق هدفنا. |
Kuğuların ölüye rehberlik ve arkadaşlık ettiklerini, ölümün eşiğinden geçişlerinde onlara yardım ettiklerini de söylerler. | Open Subtitles | يُقال أنّها بمثابة مرشدة للموتى |
Bu kitap, zincirlerinden kurtulup özgürlüğe kavuşmanda sana rehberlik edecek. | Open Subtitles | هذا الكتاب سوف يقودك من خلال أبواب السجن إلى الحرية |
Chris'in dosyasına göre annesi rehberlik öğretmenine, Dave'in babasına ve takım yardımcısı Marvin Watts'e karşı feci karmaşa çıkarmış. | Open Subtitles | وتبعاً لملف كريس فإن أمه قد استثارت غضباً في وجه مرشد المدرسة والد ديف |
Sana şehir boyunca Kazuo eteklerine kadar rehberlik edecek. | Open Subtitles | وقال انه سوف توجه لكم من خلال المدينة إلى سفوح كازو. |
O benim öğretmenim, laboratuvar asistanım ve işi tüm bu laboratuvar boyunca bana rehberlik etmek. | TED | وهي معلمتي و مساعدتي في المخبر وما تقوم به هو توجيهي في كامل هذا المخبر. |
- Küçük kızımın benim yerime ruhlar dünyasında Korra 'ya rehberlik edeceğine inanamıyorum. | Open Subtitles | كان عليها ان ترشد كورا إلى عالم الأرواح بدلا عني |