| Hatta aynı hindili İsveç sandviçinden söyledik ve o günü andık. | Open Subtitles | حتى أننا طلبنا شطيرة الدجاج السويري نفسه و خضنا في الذكريات |
| Yabancılarla konuşmamanı sana defalarca söyledik. | Open Subtitles | جيمي، أخبرناك مرارا وتكرارا لا تتكلم مع الغرباء |
| Arabaların altından bir düzineye yakın insan kurtardı. Ona geri gelmemesini söyledik. | Open Subtitles | لابد أنه أنقذ دزينة من الناس الذين كانوا عالقين أسفل السيارات .أخبرناه |
| Sonra da onlar gibi birisinin bu felaketlerle karşılaşma olasılığının kaç olabileceğini söyledik. | TED | وبعدها أخبرناهم بالإمكانية المتوسطة بأن تحل هذه المصائب بشخصٍ مثلِهم |
| Bir şeyleri sıfırdan inşa etmek istediğimizi söyledik, ...gurur duyacağımız bir şeyleri. | Open Subtitles | لقد قلنا أننا نريد أن نبني شيئًا من الصفر شيء نفخر به |
| Güvenlik görevlisine kızımızın kayıp olduğunu söyledik; kayıp olmadığı halde. | TED | اخبرنا حارس الأمن انها كانت مفقودة بالرغم من انها لم تكن مفقودة |
| Benim ülkem Fransa gibi pek çok ülkede üretimin bir geleceği olmadığını çocuklarımıza söyledik. | TED | في معظم الدول، كما هو الحال في بلدي فرنسا لقد أخبرنا أطفالنا بأن التصنيع لا مستقبل له |
| Ona bizimle arabada oturmamasını söyledik. O da şimdi bizimle yürümek istemiyor. | Open Subtitles | لقد طلبنا منه ألا يركب معنا الآن يقول إننا لا يمكننا أن نسير معه |
| Dört adamımızı geri istedik aksi taktirde çalışmayacağımızı söyledik. | Open Subtitles | لقد طلبنا منه رجوع رجالنا الاربعة ورفضنا الرجوع للعمل حتى هذا |
| O gece söyledik. Raporun tamamını verdik size. | Open Subtitles | لقد أخبرناك تلك الليلة وأعطيناك التقرير الكامل |
| söyledik ya, kimsenin burayı öğrenmesini istemiyoruz. | Open Subtitles | أخبرناك توًّا بأننا لا نودّ أن يعلم أي أحد بهذا المكان. |
| Eşim Greg ile birlikte, ne olursa olsun kimseden farkı olmadığını söyledik. | TED | ولكن زوجي جريج وأنا أخبرناه أنه بغض النظر عن أي شيء، كان مماثل لجميع الأشخاص. |
| Kuniko'daki domuzlar satmıştı. söyledik ama inanmadı. | Open Subtitles | لقد كانت خنازير في قرية كونيكو و أخبرناه بذلك .. |
| Bitişe doğru dizlerini kaldırarak ve hızlıca yürümeleri gerektiğini de söyledik. | TED | أخبرناهم أن يرفعوا ركبتيهم عاليًا، ويسيرو إلى خط النهاية بسرعة. |
| Onlara böyle olmasını istemediğimizi söyledik. | Open Subtitles | لقد أخبرناهم أننا لم نرد أن تنتهى القضية هكذا |
| HWT: Bunu defalarca söyledik ve hakkında bir eser ürettik. | TED | هانك: لقد قلنا ذلك مرات عدة، فعملنا قطعة فنية عن هذا الموضوع، |
| Sana söyledik, başka bir stüdyo adına falan çalışmıyoruz. | Open Subtitles | لقد قلنا لك، نحن لا نعمل من أجل ستديو آخر |
| Yani, çocuklara ayrıldığımızı daha yeni söyledik. | Open Subtitles | أقصد , نحن اخبرنا للتو الأطفال اننا منفصلان |
| Memurlara o zaman da söyledik, önemli bir şey değildi. | Open Subtitles | لقد أخبرنا رجال الشرطة حينها,أنه لم يكن أي شيئاً |
| ve başlangıçtan bu yana bir girişime girdiğimizden beri çok açıkca bir hayır kurumu olmadığımızı söyledik. | TED | وعندما شرعنا في هذه المبادرة, منذ البداية قلناها بوضوح: انها ليست عمل خيري. |
| Anne sana iki gün önce de söyledik, bir elektrikçi çağır. | Open Subtitles | أمي اخبرناك قبل يومين أن تتصلي بعامل كهرباء |
| Biz onları aramamaları için söyle söyledik. | Open Subtitles | هذا ما قلناه الناس ليكفّوا عن البحث عنهم |
| Ona duvarlara yazı yazmamasını söyledik. | Open Subtitles | لقد اخبرناه بان لا يكتب هذه الامور على الحائط |
| Onlara 615 numaralı odada kalan Gunderson'lar olduğumuzu söyledik Boston Celtics takımının tüm 6. katı tutuklarını öğrenene kadardı. | Open Subtitles | كان ذلك طائش اخبرناهم اننا الجنرسونز من غرفة 615 واكتشفنا ان بوسطن سيلتيكز يحجزون الدور السادس |
| - Hayır, düzeltemeyiz. - Bunu yapmak zorunda değilsin! Bir çıkış yolu olduğunu söyledik size. | Open Subtitles | لستم مضطرّين لفعل هذا، أخبرناكم أن هنالك خلاصًا من كلّ هذا. |
| Ve hatta hiç balina görememize rağmen ikimiz de o günün hayatımızın en güzel günü olduğunu söyledik. | Open Subtitles | ورغم اننا لم نرى اي حوتاً انا ومارك قلنا أنه كان أفضل يوم في حياتنا |
| Merkezi korumayı düşündüğümüzü söyledik. | Open Subtitles | لقد قولنا نحن ننوى الحفاظ على المركز لا انتظر لايمكن حدوث ذلك |