Buraya onun ne yaptığı hakkında hiç bir fikrimin olmadığı söylemek için geldim. | Open Subtitles | أتيت لأخبرك أني لم أعرف ما كان يفعله فحسب |
Sarısakal'ın oğlunun gemide olduğunu söylemek için geldim efendim. | Open Subtitles | أتيت لأخبرك أن ابن القرصان "يالوبيرد" على متن هذه السفينة. |
Sizi bir daha neden göremeyeceğimi söylemek için geldim. | Open Subtitles | جئت لأخبرك فقط لمَ لا أستطيع رؤيتك مجدداً. |
- Haklı olduğunu söylemek için geldim. | Open Subtitles | لقد مررت لكي اقول لكي انكي على صواب |
Merhaba. Burada çalışmayacağımı söylemek için geldim. | Open Subtitles | مرحباً ، أتيت لأخبرك أننى لن أعمل هنا |
Aslında buraya işi bıraktığımı söylemek için geldim. | Open Subtitles | في الواقع، أتيت لأخبرك أنني مستقيلة |
İlaçların yeterli olmadığını söylemek için geldim. | Open Subtitles | لقد أتيت لأخبرك أنّ الأدوية ليست كافية |
Seni çok sevdiğimi söylemek için geldim. Ben de seni seviyorum. | Open Subtitles | أتيت لأخبرك أننى أحبك |
Buraya, bu gece seninle film izleyemeyeceğimi söylemek için geldim. | Open Subtitles | أوه , جئت لأخبرك أنني لا أستطيع مشاهدة فيلم معك الليلة |
- Haklı olduğunu söylemek için geldim. | Open Subtitles | لقد مررت لكي اقول لكي انكي على صواب |
Ben, bugünden itibaren her şeyin, kontrolüm altında olduğunu söylemek için geldim. | Open Subtitles | حسنا انا هنا لأبلغك انه ابتداء من اليوم انا متحكم بكل شيء |
Galiba buraya sizinle ne kadar gurur duyduğumu söylemek için geldim. | Open Subtitles | أعتقد أني أتيت إلى هنا لأقول لك كم أنا فخور بك |
Sana Süper Çocuk'un beni görmeye geldiğini söylemek için geldim. | Open Subtitles | لقد أتيت لأقول لك أن " الفتى الخارق " أتى لرؤيتي يا راي |
Sana şunu söylemek için geldim aramızdaki ilişkiden dolayı çok mutluyum, gerçekten mutluyum. | Open Subtitles | أتيت فقط لكي أخبرك بأني سعيد حقاً بهذه العلاقة. سعيد بحق. |
Daha fazlasının peşindeyken kaybettiğin 150 bin seyircimizi geri aldığımızı söylemek için geldim. | Open Subtitles | أنا قدمت إلى هنا لأخبرك بأنّك استعدت 150 ألف مشاهد خسرتهم بينما كنت تُحاول أن تترفّع عن ذلك |
Bir süre şehir dışına çıkacağımı söylemek için geldim. | Open Subtitles | أتيت فقط لأخبرك بأني سأخرج من المدينة لبعض الوقت |
Ben sadece bu akşamki eğlencelere katılamayacağımı söylemek için geldim. | Open Subtitles | أتيت فقط لكي أقول أنني لن أحضر احتفالات هذه الامسية |
Aslında sana bir şey söylemek için geldim. | Open Subtitles | في الواقع انا اتيت لأقول لك شيء |
Yasal olarak burada bulunmanıza izin verilmediğini size söylemek için geldim. | Open Subtitles | جِئتُ لإخْبارك ليس مسموح قانونيا لِكي تكُونَ هنا |
Bundan sonra gelmeyeceğimi söylemek için geldim sana. | Open Subtitles | ولكن جئت لأقول لكِ هذا من الآن فصاعداً .أنا لن أأتي بعد اليوم |
Kirk'ü bulup adalete teslim etmek için şirketimin bütün kaynaklarını bu işe yatırdığımı söylemek için geldim. | Open Subtitles | ، إنه سبب وجودي هُنا لأخبرك أنني أضع كل مصادر شركتي من أجل مجهود إيجاد (كيرك) وتسليمه للعدالة |