| Söylentiye göre Kaptan yarın sabah sürat denemesi yapacakmış. Doğru mu? | Open Subtitles | و الشائعات تقول بأن الكابتن سيجرب ذلك غدا, هل هذا صحيح؟ |
| Söylentiye göre, Federaller Koy Limanı cesetleri için geliyorlarmış. | Open Subtitles | أتعلمون؟ تقول الشائعات بأنّ الاتحاديّين سيأتون لأجل جثث مرفأ الخليج |
| Bir Söylentiye göre Arafat da oradan giyiniyormuş. | Open Subtitles | تقول الإشاعة أن الكثير يَشتري بدلاته من هناك |
| Doğrulanmayan Söylentiye göre genç bir adam. | Open Subtitles | شاب صغير حسب هذه الإشاعة المجهولة المصدر |
| Ama pek çok Söylentiye göre geceleri garip şeyler oluyormuş. | Open Subtitles | لكن ثمّة إشاعات كثيرة وهمس بأن أمورًا غريبة تحدث ليلًا. |
| Söylentiye göre bizden biri, bir Rahip, gizlice ilaçlarını aksatıyormuş, | Open Subtitles | إشاعة تقول بأنّ أحدنا أحد الكهنه تّوقّف سرًّا عن أخذ الجرعه |
| Söylentiye göre mutfaktan çekilecekmiş, telefon pazarlamacılığı işinde ustabaşı olacak diye duydum. | Open Subtitles | تقولُ الشائعة أنهُ سيترُك العمل في المطبَخ و أنهُ سيُصبِح مُراقِب في شركة التسويق الهاتفي |
| Söylentiye göre kasa ucuz bir metalden yapılmış ve bükülmeye müsaitti. | Open Subtitles | الشائعة هي أن الخزنة كانت مصنوعة من المعدن الرخيص وقد انحنى |
| Söylentiye göre birimiz şüpheliyiz. | Open Subtitles | إذن، الشائعات تقول أنّ أحدٌ منّا هو المشتبه به. |
| Bu anılar için ona 10 milyon dolar ödendi ama Söylentiye göre taslağı deli saçmasıymış. | Open Subtitles | نال 10 ملايين دولار عن تلك المذكرات، ولكن تفيد الشائعات بأن مخطوطته مليئة بالهراءات. |
| Söylentiye göre Müdür hala burada koridorlarda dolaşıyormuş. | Open Subtitles | الشائعات تقول ان الحارس مازال يتنقل بين القاعات |
| Söylentiye göre şehrin 30 km dışında Postal Yolu yakınlarında bir tren durağı yapıyormuş. | Open Subtitles | الشائعات تقول بأنه يبني موقف سكة حديدية على بعد 20 ميل من المدينة على الطريق البريدي |
| Söylentiye göre kellesi hala Bastet'in Bubastis'teki sarayını süslüyor. | Open Subtitles | الإشاعة تقول أن رأسه مازالت تزين قصر باستيت في بوباستيس |
| Çünkü Söylentiye göre CIA'le çalışıyormuşsun. | Open Subtitles | الإشاعة أن تكون بأنّك عمل بوكالة المخابرات المركزية الآن. |
| Bir Söylentiye göre... eski bir montajcı etrafında örgütleniyorlarmış. | Open Subtitles | سمعت إشاعات سمعت أنهم أن منظّمون تحت قيادة مونتير سابق |
| Söylentiye göre film yönetmeni gibi bir şeymişsin. | Open Subtitles | هناك إشاعات أنكَ مُخرج أفلام أو شىء كهذا |
| Söylentiye göre, eski okulu onu atarken hayvan kontrol ekibini çağırmak zorunda kalmış. | Open Subtitles | هناك إشاعة تقول ، عندما مدرستها القديمة رفستها بالخارج |
| Bir Söylentiye göre bu adamlar Prens Wolgang'a gidiyormuş. | Open Subtitles | هناك إشاعة على أن هؤلاء الرجال .يعملون لصالح الأمير ولجانج |
| Söylentiye göre laboratuvarda ecstasy varmış. | Open Subtitles | بعض الإشاعاتِ تقولُ بأنه كان مصنعاً لحبوبِ الهلوسة. |
| Söylentiye göre, tanrılar ölünce, güç odaklarını ele geçirmeye karar vermiş. | Open Subtitles | هناك شائعة تقول أنه بعد موت الآلهة، هي على وشك أن تحكم الأرض. |
| Söylentiye göre işini şeker dükkanı gibi Dünyanın her yerinde korsanları işe alarak yürütüyor. | Open Subtitles | الخلاصة هيَ أنه يُدير عملياته بحرّفية عن طريق تجنيد خبراء في الكمبيوتر من جميع أنحاء العالم |
| Söylentiye göre... toprakları birleştirmek için yendiğin düşmanlar onları kullanıyor... ve baş kaldırmak için fırsat kolluyorlar. | Open Subtitles | ..تقول الشائعه. الاعداء الذين أفشلو توحيد الارض ..كان |
| Bu akıl hastanesini deliler ele geçirip yönetmeyecek, bu Söylentiye burada bir son verelim. | Open Subtitles | والمجانين لن يديروا هذا المصحّ بالذات. لنضع حدّا لتلك الاشاعة الآن. |
| Bir Söylentiye göre Tesla, ödülü Edison ile paylaşmayı reddetmişti. | Open Subtitles | انتشرت اشاعه ان تيسلا رفض مشاركه الجائزه مع توماس أديسون |