| Tabi ki olayları çarpıtır ama çıkıp da bunu böyle söyleyemezsin. | Open Subtitles | بالطبع هي مدمنة على الحشيش لكن لا يمكنك قول هذا فقط |
| Zamâne dünyasında, yasadışı göçmenler hakkında olumsuz tek bir şey bile söyleyemezsin gibi. | Open Subtitles | في عالمنا اليوم، لا يمكنك قول أي شيء سلبي عن المهاجرين غير الشرعين |
| Çünkü kalp ya da bağırsakların aksine en azından çıplak gözle bakarak bir beyin hakkında çok bir şey söyleyemezsin. | TED | لأنه، خلافاً لمثلاً، القلب أو الأمعاء. لا يمكنك قول الكثير عن الدماغ بمجرد النظر اليه، على الأقل بالعين المجردة. |
| - CIA'de bir köstebek olduğu sürece Vaughn'a hiçbir şey söyleyemezsin. | Open Subtitles | هناك جاسوس فى المخابرات المركزيه لا يمكنك اخبار فون بأى شيئ |
| Pekala, bak, eğer burada birlikte yaşayacaksak benim yanımda bu tarz şeyler söyleyemezsin. | Open Subtitles | اسمع، إن كنّا سنعيش هنا معاً، لا يمكنكَ أن تقول أموراً كهذه قربي. |
| Bir iliskiden ne bekledigini öyle pat diye söyleyemezsin karsidakine. | Open Subtitles | لا يمكنك إخبار شخص ما بما تريدينه بالضبط من العلاقة |
| Ona kiminle takıIıp takılamayacağını söyleyemezsin. | Open Subtitles | . أنت لا تستطيع إخبارها من الذى يجب أن تتواعد معه |
| Bunu söyleyemezsin, çünkü burada üç kişi daha var. | Open Subtitles | أنت لا تستطيع قول ذلك لأن هناك ثلاثة أشخاص آخرين هنا |
| Kimseye bir şey söyleyemezsin. Bu konuda çok tuhaflar. | Open Subtitles | لايمكنك قول اي شيء لأي احد إنهم غريبون حول ذلك |
| Sır tutmam için bana yemin ettirdi onun için hiçbir şey söyleyemezsin, anne. | Open Subtitles | جعلني أقسم على السرية , لذا لا يمكنكما قول شئ أمي |
| - Artık bunu söyleyemezsin! | Open Subtitles | ــ لا تريد أن تعرف ــ لا يمكنك قول ذلك لي الآن |
| Burada bakarak bunları söyleyemezsin. | Open Subtitles | لا يمكن قول أنه لا يهتم بها من النظرة الأولى |
| "İçecek bir şey ister misiniz?" Böyle bir şey söyleyemezsin. | Open Subtitles | تحتاجين لشراب؟ هذا ليش قول مسموح لكِ ان تقوليه |
| İnsanlara benim Bayan Nancy olduğumu söyleyemezsin. Her şeyi mahvedeceksin! | Open Subtitles | لاتستطيع اخبار العالم بانني الانسه نانسي ستدمر كل شئ |
| Bu senin ailen değil. Onları normal addettiğini asla söyleyemezsin. | Open Subtitles | حتى عائلتك لا تستيطع أن تقول أنه كان امرا طبيعيا |
| Dinle, yukarıda olduğumu kimseye söyleyemezsin. | Open Subtitles | أستمع, لا يمكنك إخبار أحداً أنني بالأعلى |
| Hayır, hayır. Ona doğruyu söyleyemezsin. Tüm bunlar yüzünden zaten yeterince stresli. | Open Subtitles | لا,لا,لا,لا يمكنكِ إخبارها الحقيقة,فهي مرهقة للغاية بسبب كلّ هذا |
| Basit bir hizmetkardan başka bir şey değilsin. Bana ne yapacağımı söyleyemezsin. | Open Subtitles | انت لست شيئ ألا خادم تافه أياك أن تملي عليّ ما أفعل |
| -Emin olamadım y eni tanıştığın bi kıza söyleyemezsin. | Open Subtitles | لا، لن أكذب عليكِ هذا شيء خطير تخبره لفتاه قابلتها تواً |
| İnsanlara her şeyi söyleyemezsin, gerçek olsa bile. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تخبر الناس بكل شيء حتى و لو كان ما تقوله هو الحقيقة |
| Ama ona seni buraya getirdiğimi söyleyemezsin, tamam mı? | Open Subtitles | لا يمكنك إخباره بأنني أحضرتك إلى هنا، حسناً؟ |
| Çıkıp da insanlara böyle şeyler söyleyemezsin, her ne kadar onları sevmesen de. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تقولي أشياء كهذه علي الناس مهما كان مدي كرهك لهم |
| Evet, ona ne yapıp yapmayacağını sen söyleyemezsin. | Open Subtitles | أجل، ليس لكَ أن تخبرها بما يمكنها فعله أو لا |
| Sabahın körüydü ve çok yorgundum, hem ayrıca, hiçbir kuralını çiğnemediğini söyleyemezsin bana. | Open Subtitles | و لا يمكنك إخباري أنك لم تخترق قوانينك يمكنني، لم أفعل، و سأبقى كذلك |
| -Kaybolduğumuzu söyleyemezsin. | Open Subtitles | لا تخبرهم أننا ضللنا طريقنا. لن يتسامحوا معك قطّ. |
| Maceradan maceraya, ha? Eğlenmediğimizi söyleyemezsin. | Open Subtitles | نحن نحظى بمغامرة كبيرة لا يمكنك ان تقول أننا لا نمرح |