| Hayatın buradan göründüğü kadar kolay olmadığını bana söyleyen sendin. | Open Subtitles | أنت من قال الحياة لا تبدوا أبسط مما هي هنا |
| Hiç çatışmaya girmeden bu savaş hakkında karar veremeyeceğimi söyleyen sendin. | Open Subtitles | أنت قلت أنني لا أستطيع الحكم على الحرب وأنا لم أقاتل في معركة بعد |
| Bir dakika! Sel basmayacağını.. ..söyleyen sendin! | Open Subtitles | انتظر دقيقه ، فأنت الشخص الذي قال أنه لن يكون هناك طوفانا |
| İnsanlara daha çok empati göstermemi söyleyen sendin. | Open Subtitles | أنت من أخبرني بأنني يجب أن أكون متعاطفة أكثر. |
| Karşındakini anlamanın biraz vakit aldığını söyleyen sendin. | Open Subtitles | قومي بإغواء فين وقلت أن الرجل يحتاج لهذا حتى يشعر بما يملك |
| Kokpite her girişinde ölüm hakkında düşündüğünü söyleyen sendin. | Open Subtitles | قلتى أنكِ تفكرين عن الموت بكل مرة تدخلين فيها لقُمرة القيادة |
| Bana kalbimi dinlememi, çünkü beynimizin bizi mahvettiğini söyleyen sendin. | Open Subtitles | أنت أخبرتني أن نستمع إلى قلوبنا، لأنّ أدمغتنا تُفسد علينا الأمر. |
| Daha fazla kültüre ihtiyacımız olduğunu söyleyen sendin. | Open Subtitles | أنت الذي قلت أننا بحاجة إلى مزيد من االثقافة |
| Hayır, onun da kendi payına düşmesi gerekeni yapmasını söyleyen sendin. | Open Subtitles | كلّا، أنت من قال إنه لا يقوم بحصّته الواجبة من العمل. |
| Unutma, önemli olanın yalnızca bu dünya olduğunu söyleyen sendin ve haklıydın da. | Open Subtitles | تذكر، أنت من قال أن هذا هو العالم الوحيد الذي يهم وكنت مُحق |
| Maksimum patlamanın iki geçidi de buharlaştıracağını söyleyen sendin. | Open Subtitles | أنت من قال أن زيادة الحد الأعلى قد يتسبب بتبخر البوابتين |
| Bugün gelmeyeceğini ve yarın döneceğini söyleyen sendin. | Open Subtitles | أنت قلت أنك لن تعود و أنه بإمكاننا المغادرة مبكرا |
| Bu şey bizi takip ediyor. Bunu söyleyen sendin. | Open Subtitles | لا , لا أعتقد أنها بطيئة أنت قلت هذا بنفسك |
| Mimar olmak istediğini söyleyen sendin. | Open Subtitles | أنت الشخص الذي قال أنك كنت تطمح لتصبح مصمم |
| Geleceği görmenin imkansız olduğunu söyleyen sendin. | Open Subtitles | أنت الشخص الذي قال أنه من المستحيل أن نرى المستقبل |
| Yanlış hatırlamıyorsam, orgazm olduğunda iki damla boşaldığını söyleyen sendin. | Open Subtitles | وكما أتذكر الأمر . . أنت من أخبرني بأنها عندما تأتي تطبخ في الماء |
| Karşındakini anlamanın biraz vakit aldığını söyleyen sendin. | Open Subtitles | قومي بإغواء فين وقلت أن الرجل يحتاج لهذا حتى يشعر بما يملك |
| Kokpite her girişinde ölüm hakkında düşündüğünü söyleyen sendin. | Open Subtitles | قلتى أنكِ تفكرين عن الموت بكل مرة تدخلين فيها لقُمرة القيادة |
| Onu bir at gibi koşturmamı söyleyen sendin. | Open Subtitles | أنت أخبرتني بأن أجعله يركض كالجواد، حسنا لقد فعلت |
| Bak, Batı Yakası Anayolu'na gitmemi söyleyen sendin. | Open Subtitles | انظر، أنت الذي قلت أن أذهب إلى الطريق الغربي السريع |
| Bana kimsenin başkan yardımcılığını geri çevirmediğini söyleyen sendin. | Open Subtitles | أنتِ من قال أنه لا يوجد أحد يرفض منصب نائب الرئيس |
| Çok eğlenceli, yeni bir şeyler istediğini söyleyen sendin. | Open Subtitles | انه كما تعلمين , انه مصطنع انه مسلي أنت قلت بنفسك أنك تريدين شيئا منعشا |
| Bana ait olmayan bir hayatı yaşamaya çalıştığımı söyleyen sendin. | Open Subtitles | انت الشخص الذي قال أن كل هذا كان أنني أنا من كانت تسعى |
| - Paramız olmadığını söyleyen sendin. | Open Subtitles | أنت الشخص الذي أخبرني بأن ليس لدينا مال |
| Hislerimle daha fazla iletişime geçmemi söyleyen sendin. | Open Subtitles | أنت من أخبرتني أنه علي أن أتواصل أكثر مع مشاعري |
| Medyum olduğumu söyleyen sendin. | Open Subtitles | أنت من أخبرته أنّي وسيطة روحية |
| Onun ve dizinin seni geride tuttuğunu söyleyen sendin. | Open Subtitles | أجل أنت من قلت أنها هي والعرض، يجذبونك للوراء |